09 Nisan 2008 00:00
İNSAN VE SPOR
Denizlisporda sular durulmuyor. Futbolcuların yaptığı antrenman boykotunda işin içeriği belirmeye başladı.
Denizlisporda sular durulmuyor. Futbolcuların yaptığı antrenman boykotunda işin içeriği belirmeye başladı. Güya oyuncular boykota antrenör Güvenç Kurtar tarafından yönlendirilmiş, sonra da çalıştırıcı antrenmana çıkarak futbolculara suçüstü yapmış. En son yerel basına yansıyan haberlere göre ise suçun kaptan Yusuf başta olmak üzere bazı futbolcuların üzerinde kalması, teknik kadro nedeniyle olmuş. Son durumda futbolcular, yönetim ve teknik ekip üç ayrı kategoride değerlendirilmelidir. Çünkü kendini aklamaya çalışan bu sacayağı, Denizlisporu tehlikeli bölgenin uzağında tutmuş, ama Denizlisporun sürüklendiği bataklığı da kurutamamıştır.
Futbolculardan başlayalım. En dolaysız dişli. Futbol adına kadrosunun üstünde bir başarının temsilcileri olan sporcular, gerçek bir takım gibi işi sahiplenerek kendi adlarına piyasalarını güçlendirdiler. Sonuçta ekonomik değerlerini artırdılar. Bu durum, onlar adına çok olumlu bir geleceğin kapısını araladı. Ta ki son eylemlerine kadar. Eylem için yanlış ülke seçtiler!..
Teknik ekip, başta Güvenç Kurtar olmak üzere, ikinci ayaktaki sorumluluklarını yerine getirmiştir. Futbolcuların başarısı, öncelikle teknik kadronun başarısıdır ve bu durum birbirinden ayrılamaz. Bir kere hocalarına minnettarlık duyacak konumdayız. Bu takım her ilde direkt düşmemeye oynardı. Ama Denizlide yukarıda kalmayı başardı. Her fırsatta kaba eleştiriye maruz kalan Güvenç hoca, bugüne dek sürekli futbolcularını öne çıkardı, para sorununu dillendirdi, hatta kendi çalışma alanını bu açıdan tehlikeye attı. Risklerini üstlenerek. Şimdi futbolcu dayanağıyla kötü ilan edilirse, bu işin içinde başka beklentiler var demektir. Sonuçta teknik kadro, işini iyi yapmış ve maaşını al(ama)dığı kulüpte birçok sıkıntıyı aşarak ekibi bir arada tutmayı başarmıştır. Hazmetsek de, etmesek de
Ve yönetim
Hep kaynak bulamadıklarından, destek olunmadığından söz ettiler. Hep suçlu arandı. İstifalar oldu, yöneticiler değişti. Sonunda belediye de işe dahil edildi. Ancak temel sorun olan ekonomi konusundaki çözümsüzlük aşılamadı, borç listesinin kabarmasından öteye gidilemedi. Bu durum, kulüp yönetememenin bir göstergesidir. Yüze yakın çalışanına, ki buna futbolcu yetiştirmekle sorumlu altyapı çalıştırıcıları da dahil, iki yıla yakındır maaş ödenmiyor. Futbolu önüne koyup her şeyi sallayan gazete ve köşe yazıcıları, bunca insanın akşam olunca evlerinde ne yediğini dahi sorgulayamadı. Evet, sonuçta hepimiz horozları zor şartlarda sahiplenmeye çalıştık, anlaşılır bir durum. Ama takıma sabit gelir kaynakları oluşturacak bir yönetsel irade bir türlü ortaya konulamadı. Sürekli yönetici küstüren, birleştirici değil de ayrıştırıcı olan anlayış, zaten çağdaş bir kulüp manzarası ortaya çıkaramazdı.
Yönetici inisiyatifine değil, kurumsal kulüp olma kimliğine dayalı bir yapılanmanın temelini atma yeteneği sergileyememiş onca yönetim deneylerine, iktidar destekli belediye de dahil oldu ama olumlu bir sonuç elde edilemedi. Muhtemel ki, Belediyesporun ikinci klasman ligine yükselmesiyle günah savılacak. Nazireyle bakarsak, vezirlerin görüntüsü bu
Sonuçta, ortada apaçık duran sacayağının üzerinde emeğini ortaya koyan yüze yakın insanın, futbolcuların ve teknik kadronun, emeklerinin karşılığı verilememektedir.
Haliyle Denizlisporun sahne arkasında yer alan karınları aç, borç batağına saplanmış çalışanları, geleceklerini karanlıkta görmektedir.
Kimse suçlu aramamalı. Bu kargaşada ne futbol kalır, ne hoca, ne de futbolcu
Haliyle seyirci de kalmaz. Denizlispor, yetiştireceğimiz futbolcularla kurtulabilir ancak. Beyin gücünü devreye koyacak iradeli yönetimlerin işi tutması umuduyla
Hakan Keysan