10 Nisan 2008 00:00
Üç bölümlük politik bir deneme
Fransız sinemasında yeni dalga akımın en önde gelen yönetmenlerinden biri olan Marksist estetik kuramını en uç noktalara taşımış ünlü Fransız yönetmen Jean Luc Godardın ilk İngilizce filmi olan Sympathy For The Devil, sinemaseverle buluştu. Amerikan karşı kültürünü konu alan filmin boşrolünu Rolling Stones grubu üyeleri paylaşıyor.
Film, dünya tarihi, kültürü ve siyasetinde çığır açan, dünyanın her köşesinde insanları sınırlayan, otoriter ve rekabet ilişkilerine dayalı dünya sistemine isyan olarak ortaya çıkan 1968 olaylarının günümüze kadar gelen etkilerini sinemaseverlere yansıtmayı amaçlıyor. Rolling Stones grubunun filme ismini veren şarkılarının prova ve kayıt aşamalarının görüntülerinin yerleştirdiği üç bölümlük politik bir denemeden oluşuyor. Filmin yapımın tamamlanmasından 5 ay önce bir suikast sonucu Amerikan başkanı John F. Kennedynin öldürülmesi, Amerikan toplumunun geçmişten gelen ırkçı köklerinden arınamaması, özgür bir biçimde kendi kimliğini yaşamak isteyen kadınların toplumun muhafazakar değerleri nedeniyle taleplerinin bastırılması, tüm dünyayı etkisi altına alan savaş ortamının insanlara korku pompalaması, Batı toplumunun egemen güçlerinin Komünizm tehlikesine karşı dayattığı baskıcı kuralların başka bir otoriter toplum anlayışını ortaya çıkarması filmin konularını belirleyen temel unsurlar.
Rolling Stonesun stüdyo çalışmalarının arasına yerleştirilen ilk bölüm, Amerikada örgütlenen, ırk ayrımı ile mücadele amacı ile kurulmuş, silahlı bir örgüt olan Kara Panterleri konu alıyor. Hurda arabaların arasında silahlarını elden ele taşıyan, yüksek ses ile kitaplar okuyarak mücadeleye hazırlanan, Kara Panter üyelerinin tasvir edildiği bu bölümde siyah ırka mensup Amerikalıların, yıllar boyunca beyazlara kölelik etmeleri, dillerini, kültürlerini unutmaları sonucu ellerine nasıl silah almak zorunda kaldıkları ve beyaz insanlara karşı ne kadar öfkeyle dolu oldukları yansıtılıyor. Filmde bir Kara Panter, beyaz kadınlara duyduğu arzuyu, onların siyahi kadınlara göre ne kadar çekici bulduğunu anlatan bir metini yüksek sesle okurken, bir diğer Kara Panter ise siyah ırka mensup insanların birleşmesi ve hep beraber beyaz ırkın tahakkümüne karşı mücadele etmesi gerektiğine ilişkin bir metin okuyor. Filmin bu bölümü, ezilen kesimlerin onları ezen kesimlere duydukları öfkenin zaman zaman onların sahip olduklarına özenmeye düşebildiğini gösteriyor.
Filmin ikinci politik mesajlar içeren bölümünde ise Eve Democracy isimli bir kadın ile televizyoncuların yaptığı bir röportaj yer alıyor. Bütün bir röportaj sahnesi boyunca sorulan sorulara Eve Democracynin ağzından sadece iki yanıt alınabiliyor: evet ya da hayır. Televizyoncuların Eve Democracye sorduğu sorular siyaset, sanat, kültür, seks, uyuşturucu maddeler gibi bir çok konuyu barındırıyor ve o dönemin muhalif insanlarının düşünce yapılarını tek kelimelik yanıtlarla açıkça ortaya koyuyor. Filmde röportaj yapılan kadının ismi bile 68 kuşağı kadınlarının, nasıl bir kimlikle ve nasıl bir düzende yaşamak istediğini ortaya koyar nitelikte...
Filmin üçüncü bölümünü ise porno dergiler, çizgi romanlar ve Marksist kitapçıklar satan bir dükkanda geçiyor. Filmin bu bölümü dükkana gelen müşterilerin dükkan sahibini Nazi selamı ile selamladıktan sonra köşede duran iki Maocu genci tokatlayıp dükkandan çıkmalarını gösteriyor. Bu bölümde alternatif sanat ürünlerine erişilebilecek bazı mekanlarda bile aslında sistemin içinde yer aldığını ve oradaki hiyerarşinin de diğer mekanlardan pek de farklı olmadığı yansıtılmak istenmiş.
İsmi ve Rolling Stonesun stüdyo çalışmalarının görüntülerine büyük yer vermesi dolayısıyla, basit bir rock n roll filmi olarak tanımlanabilecek olan Sympathy for The Devil, aslında bunun da ötesine döneminin siyasi ve toplumsal yapısını oldukça başarılı yansıtan bir eser. (İstanbul/EVRENSEL)
68 kuşağı tartışılıyor
27. Uluslararası İstanbul Film Festivali, 68 ve Mirası başlıklı bölümü kapsamında bugün saat 16.00da düzenlenecek söyleşiye konuşmacı olarak Murat Belge, Fatmagül Berktay, Ertuğrul Kürkçü ve Festivalde 68 ve Mirası bölümü kapsamında Büyük Geceler ve Küçük Sabahlar ve Mister Freedom adlı filmleri gösterilecek olan dünyaca ünlü fotoğrafçı ve yönetmen William Klein katılıyor.
Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Kampüsü Fazıl Say Sahnesinde saat 16.00da başlayacak söyleşi öncesinde, Türkiye 68inin alamet-i farikası olan Devrimci Gençlik Köprüsü adlı Bahriye Kabadayı imzalı belgesel ücretsiz olarak izlenebilecek.
Uğur Karakullukcu
Evrensel'i Takip Et