10 Nisan 2008 00:00
Muğlanın bir başka yüzü
Muğladan Akbüke doğru gidenler Yerkesik beldesini 3 km geçtiklerinde yol kenarındaki köy mezarlığındaki levha dikkat çeker. Kerimoğlu Eyüp Efe burada yatmaktadır
Muğladan Akbüke doğru gidenler Yerkesik beldesini 3 km geçtiklerinde yol kenarındaki köy mezarlığındaki levha dikkat çeker. Kerimoğlu Eyüp Efe burada yatmaktadır
1901 yılının bahar ayında sevdiği kızın evinde uyurken Kör Arap tarafından uykusunda öldürülen Eyüp Efenin hikayesi bugün düğünlerde çalınan, söylenen oynanan Kerimoğlu türküsüyle yaşamaktadır.
Aslen Pisili olan Eyüp Efe, zamanın derebeylerine, rejiye ve haksızlığa başkaldırının sembolüdür. Bugün yöredeki tüm düğünlerde oynanan Kerimoğlu türküsünde halk Kerimoğlunu ölümsüzleştirmiş ve onu vuran zamanın kolluk komutanı Kör Arapı ise inceden alaya almıştır:
Öf aman da aman da
Şu dağlarda keklik kalmadı.
Oyna len de koca Arabım sen oyna
Senden başka yiğit (!) kalmadı.
Öf ülen de aman da
Yerkesikinen şu Pisinin arası
Nerelerde bozulmuş
Kerimoğluylan Kör Arabın arası
Öf aman da öf aman
Eyüp Efem gitti gitti bulunmaz
Elleme Kör Arabım elleme
Uykularda adam vurulmaz
Değerli araştırmacı yazar H. İlker Altınsoy un Kerimoğlu romanı bir solukta İnce Memed tadında okunacak bir eser.
Kerimoğlunun vurulduğu ev Yüksek Mimar E. Aladağın projesiyle aslına bağlı kalınarak restore edilmiş. Belen Kahvesinden sonra Kerimoğlu evini canlandırarak kültürümüze kazandırdığı için kendisini kutlamak gerekiyor. Kerimoğlu evi ve mezarı Yerkesik beldesinden 3 km uzaklıktaki Menteşe Mahallesinde yer almakta. Akbüke doğru gidenlerin soluklanıp Kerimoğlu Evini görmeleri, yörenin sıcak insanlarıyla köy kahvesinde bir bardak çay içmeleri, onlara Muğlanın diğer bir yüzünü gösterecektir.
Köylüler Kerimoğlu hikayesi dışında yok olan tütüncülüğü anlatacaktır. Dikkatli ve bakmasını bilen gözler, üretmek için çırpınan bu yoksul insanlardan susuz ve boş tarlaların hüzün kokan hikayelerini dinleyecektir. Atmışından sonra kadınların beli eğirilirdi.. Kim bilir belki tütün kırmaktan ya da çapadan Doktor yüzünü kim göre Şimdi köylerde toprakta çalışan gençler yok. Okuyan kendini kurtaran, kente atmış kendini. Okumayansa otellerde karın tokluğuna çalışmakta. Ekmek kalmadı gayri köylerde
Bıraksan 90lık Havse Nine neler anlatmaz... Ömründe bir kez bile denize ayağına sokmuş mudur?..Torununun Bozburun yapısı kayığıyla balığa çıkmaya heveslenmiş midir?.. O şimdi kucağında yeni doğmuş oğlağı torununu kucaklar gibi kucaklamada önünde keçisi bir gözlü kiremitli eğreti evinin yolunu tutmakta
Menteşe Mahallesinin biraz uzağındaki Damla Deresi, derin bir vadi boyunca uzanıyor. Yazın kavurduğu günlerde bile kayalardan damlayan sular sanki bu yöre insanın akıttığı gözyaşları
900 metre rakımlı Kıran Köyü Tepesinden bir dantel gibi uzanan Kerme Körfezi
(Gökova) bir başka güzel görünüyor Yeşilçam ormanlarının maviyle kucaklaşması, sanki sevgililerin kucaklaşmasını andırıyor Bozulmamış doğanın bakirliğini daha ne kadar sürdürebileceği ayrı bir konu Ancak neo-liberal politikalar sonucunda bu yörelerin rant alanı haline gelmesi kaçınılmaz gibi gözüküyor
Hüseyin Canel
Eğitim Emekçisi (MUĞLA)