13 Nisan 2008 00:00

o da bir şey mi?

Nefesimizi tuttuk, kaşık büken adamın jüri üyesi olacağı programı bekliyoruz. Yıllarca Türk televizyonlarının birbirine benzeyen jürilerini izleye izleye bunu hak ettik.

Paylaş

Nefesimizi tuttuk, kaşık büken adamın jüri üyesi olacağı programı bekliyoruz. Yıllarca Türk televizyonlarının birbirine benzeyen jürilerini izleye izleye bunu hak ettik.
Günlerdir Uri Geller adında İsrailli bir adamla yatıp kalkıyoruz. Kendisi Sinan Çetin’in arkadaşı. Neredeyse Paris Hilton kadar takip ediyorlar adamı. Kimmiş, neymiş, ne yer ne içermiş, ne zaman gelir, ne zaman gidermiş...
Bu adamın yeteneği, elini kolunu oynatmadan, bakışlarıyla kaşıkları, metalleri bükmesi. “Düşünce gücü”nü kullanıyormuş kendisi. Bilim adamları incelemişler, çözememişler. Hakkında yazılıp çizilenlere göre vaktiyle CIA için çalışmış, KGB’nin dosyalarını silmiş, seri katilleri bulmuş. Benim en çok hoşuma giden icraatı şu: Rusları nükleer silahsızlanma anlaşması imzalamaya ikna etmiş!
Kafamda bir senaryo oluştu: Amerikalılar silahları bırakacakmış, ama Ruslar bırakmıyor diye zavallılar zorda kalmışlar. Ne yapalım derken, biri çıkmış, bizim bir arkadaşın amcaoğlu var, böyle gözlerini belertip baktı mı kaşığı büküyor demiş. “Eee?” demişler. İşte Rusların karşısına koysak, onları da büker demiş...
Amma saçmaladım değil mi? Hadi ben saçmalamayı kabul ederim. Peki bir insana böyle bir hayat hikayesi uyduranlar, kaşık büküyor diye adamın birini memlekete getirip jüri üyesi yapanlar saçmalamıyor mu?
Diyelim bakışlarıyla kaşık büküyor, diyelim bu bir illüzyon değil, nasıl yapıldığını bilim açıklayabiliyor ya da açıklayamıyor. Fark etmez. Marifet midir yani?
Bana sorarsanız değil. Mucizeler Gecesi diye bir program var. Orada her gün kırık camlar üstünde yürüyen mi istersiniz, balon içine giren mi, tuğla yiyen mi, çeşit çeşit insan çıkıyor. Hiçbirinin başının göğe erdiğini görmedim.
Ama Seda Sayan gibi en acılı muhabbetin ortasında bir salon dolusu kadına göbek attırabiliyor mu? Mehmet Ali Erbil gibi insanların donunu bile indirse kahkahalarla güldürüyor mu? Kaynana Semra gibi oğlunu televizyona “şehit” verse de mücadeleye devam ediyor mu? Biz onları izleriz arkadaş.
Kaşık büküyormuş. Bana mı büküyor?

televizyonunu yeni açanlar için
Skeçlerden oluşan bir komedi programı epeydir piyasada yoktu. Fox’ta başlayan Komedi Türk, bu açığı kapamaya niyetli. Altan Erkekli, Rasim Öztekin, Zuhal Topal gibi oyunculardan oluşan bir ekibi var. Programın ilk bölümünde, fena halde eski Levent Kırca skeçlerini hatırlatan bir hava vardı. Ki bu iyi bir şey değil. 20 yıl devam eden Olacak O Kadar’ın orijinali bile artık seyirci bulamıyor, onun benzerine kim bakar? Kredi kartı, kumarhane, sabah programları gibi konuları hedefe koymuşlar. İyi espriler bulsalar bile o kadar uzatıyorlar ki, seyirciye “Bitse de kurtulsak” dedirtiyor. Ama bu kadronun, daha iyi metinler, daha kısa skeçlerde çok daha iyi işler yapabileceğini biliyoruz, bekliyoruz...
Burhan Altıntop, Var Mısın Yok Musun’un “Hissediyorum” saçmalığına son noktayı koydu. Bu hafta Avrupa Yakası dizisi, Acun’un Var Mısın Yok Musun’unun stüdyosunda geçiyordu. Sunucusuyla, yarışmacılarıyla gerçek yarışma ortamı kurulmuştu. Burhan Altıntop, başlarda yarışmanın geleneklerini yerine getiriyordu. Herkese ne hissettiğini sordu, ona göre kutu açtırdı, küçük açana teşekkür etti. Ama kutusunda 500 bin “hissedip” de 5 YTL çıktığını görünce, ne yapacağını şaşırdı tabii. Hissettiğinden o kadar emindi ki, “Konfeti atmayın, oramıza buramıza kaçıyor” diye uyarı bile yaptı. Sonunda da, tahmin edileceği gibi, zaten konfeti falan yağmadı. Kendisini Burhan Altıntop’tan zeki zannedenler, onun kadar komik duruma düşmediğini sananlar, bir açıklar mısınız: “Kutudakini hissetmek” dediğiniz nedir?

ivis kısmet peşinde
(Yer: Dest-i İzdivaç programı stüdyosu. Yaşlı bir amcaya eş aranırken dayanamayan ismini vermek istemeyen seyirci İVİS, stüdyoya girer.)
Yaşlı amca: Evlenmek istiyorum kızım. Bana bir eş bulun. Evlenecek biri olsun. 40’ında olsun, genç olsun. Bana eş olsun.
Seyirci 1: Genç eş istiyorsun ama koca olabilecek misin ona?
Sunucu: Amca nasıl olsun, güzel olsun mu? Cilveli olsun mu? Sana canım cicim desin mi?
İVİS: Akıllı olsun. Ne için toplandınız bakayım siz buraya? İşiniz yok mu sizin?
Sunucu: Bizim işimiz evlenmek isteyenlere yardımcı olmak...
İVİS: Neden? Onlar kendi kendilerine yapamıyorlar mı?
Seyirci 2: Bir bakalım eşini memnun edecek mi?
İVİS: Kardeşim size ne? Kimin kimi memnun ettiği burada canlı yayında mı konuşulurmuş! Aralarında yapacakları işi neden size anlatsınlar?
Sunucu: Burada her şey konuşulur... Evlilikle ilgili...
İVİS: Neden? Burası yatak odası mı?
Seyirci 3: Bence bunlar evlenmesin. Bence öteki ikisi evlensin. Bence ben evleneyim ama kimseyi beğenmiyorum. Bence bütün bekar erkekler gelsin, ben bir bakayım. Ben aşkı bulsam her yere giderim...
İVİS: Sen önce bir tuvalete git, yüzünü yıka. Evlenmek istiyorsunuz da, bunca yıl bir televizyon programı çıksa da derdimizi söylesek diye mi beklediniz bu kadar insan?
Seyirciler: İVİİİS, buraya da gel. Evleneceğin kadında aradığın özellikleri söyle bize.
İVİS: Yaklaşmayın, paravanı kafanızda kırarım yemin olsun. Hadi dağılın, kamerasız ortamda insanlarla tanışın. İlla evlenecekseniz, sizi sunucu tanıştırmasa da birini bulursunuz. Yaklaşma! Ben hemen başka kanala kaçıyorum. İster evlenin, ister evlenmeyin. Bana ne be!
cızırtı - Çağdaş Günerbüyük
ÖNCEKİ HABER

daha çok kâr, daha çok iş cinayeti

SONRAKİ HABER

benim de sesim var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa