13 Nisan 2008 00:00

daha çok kâr, daha çok iş cinayeti

Her gün yeni bir iş kazası, her gün yeni bir iş cinayeti haberi alıyoruz Tuzla tersanelerinden. Merak edeniniz var mı? Tuzla tersanelerinde neler oluyor?Tuzla tersanelerini inceleyecek olursak nelerle karşılaşırız? Gerçek öylesine can yakıcı, öylesine açıktır ki...

Paylaş

Her gün yeni bir iş kazası, her gün yeni bir iş cinayeti haberi alıyoruz Tuzla tersanelerinden. Merak edeniniz var mı? Tuzla tersanelerinde neler oluyor?
Tuzla tersanelerini inceleyecek olursak nelerle karşılaşırız?
Gerçek öylesine can yakıcı, öylesine açıktır ki... Tuzla’da yaşananlar iş kazası değil, daha çok kâr etmek adına Tuzla tersanelerini köle pazarına çeviren tersane patronlarının kanunlara uygun işledikleri iş cinayetleridir. Bazen bakanlar görmek istemez ya da görmek istediğini görür; gerçeği örtmeye, yok saymaya çalışır. Ama ölümler, yaralanmalar devam eder. Tersaneler çalışıyor, kâr ediyorsa gerisi teferruattır. Çoğu tersane patronunun gözünde kaynak makinesi kaynak ustasından değerlidir. İşçi ucuzdur çünkü.
Öyle olaylar yaşanıyor ki Tuzla tersanelerinde, gerçek bir tokat gibi çarpıyor yüzlere. Saklanamaz, mesela işçinin biri geminin dış yüzünde raspa yaparken iskeleden suya düşer. Dalgıçlar düşen işçiyi çıkarmak için suya dalarlar ve ne zaman suya düştüğü ve öldüğü bilinmeyen başka bir işçinin de cesedini çıkarırlar sudan. Bu nasıl iş ortamı, bu kadarı da olmaz demeyin; Tuzla’da tersaneler gerçeği bu. Tersane patronu kaç tane kaynak makinesi, kaç tane raspa, kaç tane boya makinesi olduğunu bilir. Kaçının çalışıp kaçının çalışmadığını bilir. Kontrol eder, ettirir ama tersanede kaç işçi çalışıyor, sabah kaç işçi işbaşı yaptı, akşam kaç işçi işyerinden ayrıldı, bilmez. Ama kaç metre iş yapıldığını bilir. Kaç para kazanmış, bilir.
Korkusu da yoktur tersane patronunun, o temsilcisini komşu tersane patronunu Meclis’e göndermiştir. Hem iktidar hem muhalefet partisinde temsilcisi vardır, Ankara’da tersane patronu AKP’li-MHP’li milletvekilidir. CHP’li ilçe başkanını da yaptın mı, taşeron sorunu kalmaz. Sömürü çarkı tamamlanmıştır.

İşçilerin bir araya gelmesi suç
Öbür taraftan işçilerin bırakın Meclis’e temsilci göndermeyi, bir araya gelmeleri bile suç. Ölen arkadaşlarını anmak, haklarını aramak için tersane önünde toplanmaya kalktıkları an, çevik kuvvet devreye giriyor ve işçileri sapasağlam gözaltına alıyor. Ama ne hikmetse çevik kuvvet otobüsüne alınan işçiler yaralanıyor. Beyin kanaması şikayeti ile hastaneye sevk ediliyor. Müşahede altına alınıyor. Düzenin kolluk kuvvetleri düzeni koruyor. Sömürü çarkının dönmesi için herkesin bir görevi var.
Düzen işliyor. Çark dönüyor. Tersaneler kâr ediyor. İşçiler ölüyor.
Meclis’te komisyonlar kuruluyor. Ama AKP milletvekili vermediği için inceleme yapamıyor. Yapanlara da ancak para cezaları kesiliyor. Ama ölümlerin, iş kazalarının ardı arkası kesilmiyor.
Bölgede işveren kuruluşu olan GİSBİR (Gemi İnşa Sanayicileri Birliği) Başkanı Murat Bayrak, hiçbir sorun olmadığını, ölümlerin işçilerin dikkatsizliği sonucu meydana geldiğini, işveren olarak her türlü tedbiri aldıklarını, ancak kalifiye olmayan işçilerin beceri ve bilgi sahibi olmadığını, yapılan işlerin dikkat gerektiren tehlikeli işler olduğunu söylüyor. İşveren kuruluşu olarak eğitimi verdiklerini, işçileri eğittiklerini, çok fedakar olduklarını; hastane, sağlık ocağı yaptıklarını, işçileri ne kadar sevdiklerini, onlara hizmet için her şeyi yaptıklarını anlatıyor.
Kısaca işverenler, işin tehlikeli olduğunu biliyorlar, “Ne yaparsak yapalım kazalar olur, tümü ile engellemek mümkün değil” diye düşünüyorlar.
Kazaların olduğu tersaneler öncelikli olmak kaydı ile birçok tersaneyi gezerek işçilerin yaşam ve çalışma koşullarını yerinde incelediğinizde; işverenin türbine oynadığını, yapılanların, yapıyoruz denilenlerin sorunu çözmekten uzak olduğunu, sorunu çözmek yerine sorunu gizlemeye dönük olduğunu hemen görüyorsunuz.

Kural yok hak yok
Gördüğünüz manzara en hafif anlatım ile köle pazarını andırıyor. Manzara şöyle:
Tersanelerde 2 grup işçi gözleniyor.
1. grup baretli iş elbisesi giymiş, edindiğimiz bilgiye göre bunlar her tersanede yönetici kadrosunda bulunan ve tersanenin kendi çalışanı olan işçiler. Bunlar az sayıdaki işçiler.
2. grup işçiler taşeron firmalara ait işçiler, bunlar hem kalabalık hem de üst başları perişan ve soru sormak istediğimizde kaçıp kaybolan işçiler. Kimse ile açık alanda görüşemezsiniz. Konuşmaları yasaktır. İşçiler ellerinde su bidonları taşıyorlar. Sorduğumuzda içime suyu olduğunu öğrendik. Tersanelerde temiz içme suyu dahi yok.
Tersaneler bölgesinde işçiler arası dayanışma yok. İşçiler arasında ücret eşitliği yok. İş güvenliği, iş ve işçi sağlığı koşulları asgari düzeyde dahi sağlanmamıştır. İşçilerin büyük çoğunluğu SSK’lı değil; SSK’lıyım diyenlerin işe girişi yapılıyor, sonrası yok. Tersanelerde günlük çalışan işçi mevcudunu kimse bilmiyor. Böyle bir kayıt yok. İşçiler işe başka işçilere ait kartlarla veya nüfus cüzdanlarını kapıya bırakarak giriyor. Gerçek böyle olunca işyerinden çıkış yapan işçi sayısı da bilinmiyor. İşyerinde işçiler taşeronun insafına terk edilmiştir. İşin sahibi ile işi yapan taşerona kadar çoğunlukla 3 ya da 4 firma göreve alınıyor. Ana tersane sahibi işi alıyor, kârını alarak işi alt firmaya aktarıyor. Aracı firma kârını içinden alarak işi ana taşerona veriyor. Ana taşeron kazancını alıyor, işi alt taşerona veriyor. Alt taşeron işi maliyetinin çok altında bir fiyat ile yapmak zorunda kalıyor. İşi yapabilmek için her türlü maliyetten kaçınıyor. Böylece işçi sağlığı tehlikeye giriyor. Ana tersane sahibi sorumluluktan işi devrederek kurtuluyor. Alt taşeron ise resmi olarak sorumlu değil. Bu nedenle iş ve iş güvenliği sorumluları bulunamıyor. Muhatap yok. İşçiler örgütsüz. Sendikalı işçi sayısı yok denecek kadar az, sendikalı olmak isteyen işçiler işten çıkarılıyor.

Acil olarak yapılması gerekenler
1) Tersanelerde iş ve iş güvenliği sağlanmalıdır.
2) İşyerindeki sorunlardan ana işveren sorumlu olmalıdır. Taşeronun işçilerin SSK primini yatırıp yatırmadığından tersane sahibi sorumlu olmalıdır.
3) SSK ödemesini yapmayan ve /veya SSK’sız işçi çalıştıran taşerona hak ediş ödemesi yapılmamalı, prim tutarı kesilerek kalan ödeme yapılmalıdır.
4) Devletimiz tersanelerde işçi sayısını takip etmek ve SSK kontrolü yapmak yerine işin bedeli üzerinden SSK primlerini resen ana firmaya tahakkuk ettirmelidir.
5) İşçilerin barınma, temizlik, yemek vs. alanları çağdaş standartlara getirilmelidir.
6) İşçilerin sendikalı olma hakları sağlanmalıdır. İşçi örgütleri desteklenmeli ve işveren örgütü karşısında mücadele edebilecek güce kavuşturulmalıdır.
7) Sendikalı olmak isteyen işçilerin işten çıkarılmalarına son verilmelidir.
8) Eşit işe eşit ücret verilmesi sağlanmalı, işyerleri arasında ve taşeron işçileri ile tersane işçileri arasında ücret eşitliği sağlanmalıdır.
İnşaat Mühendisi Mehmet Doğan
ÖNCEKİ HABER

kemal burkay’ı hatırlarken…

SONRAKİ HABER

o da bir şey mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...