13 Nisan 2008 00:00
ÖZGÜRLÜK
Siyasi yaşama ilişkin yazmak istiyorum ama yazamıyorum.Türkiyede siyasi yaşam kamplaşmalar üzerine kurulmuş.
Siyasi yaşama ilişkin yazmak istiyorum ama yazamıyorum.
Türkiyede siyasi yaşam kamplaşmalar üzerine kurulmuş. Bir kampta olan sadece kendi çizgisini destekleyen yazıyı beğeniyor, beğenmezse yazara o kampın önceden belirlediği slogan etiketini yapıştırıyor. Hiçbir kampın siyasi çizgisine uygun yazmazsanız, her kampın uygun gördüğü sloganları hak edip, bol etiketli yazar giysisiyle dolaşır oluyorsunuz. Her kampın kendi çizgisine uygun bir şeyler bulup, öyle yorumlayacağı biçimde yazmışsanız, yakanıza oportünist etiketi yapıştırılıyor.
Yargıya ilişkin yazmak istiyorum ama yazamıyorum.
Günümüze uygun moda kavramlar türedi; omzunuzu ya da yakanızı bu kavramların etiketlerinden koruyabilmek üstün beceri gerektiriyor. Kavramlardan biri mahkemeyi etkilemek ya da daha post modern modaya uygun ifadesiyle yargılama sürecini etkilemek; diğer kavram, uygulaması yaygınlık kazanmaya başlayan gizlilik. Yazsanız, şunu deseniz: Yahu, hem yargılama faaliyetinin meşruiyet temeli millet egemenliğidir diyorsunuz, hem de milleti yargılama faaliyetini eleştirmek, sürecini izlemek hakkından mahrum eden hukuki anlayışı kabul ettirmeye çalışıyorsunuz; söyleyin, bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz ? Devam etseniz ve sorsanız, üstelik, millet egemenliği toplumsal bir kurgudur, kurgu üzerine temellendirilen yasak olur mu ? Yanıt, önceden belirlenmiş siyasi veya hukuki slogan etiketlerle verilecektir.
Kendime yazacak bir konu seçeyim, TCK 301 değişiklik önerisi, emniyet güçlerinin uygulamaları, TBMMnin kabul ettiği yasalar hakkında yazayım diyorum ama konu seçemiyorum, yazamıyorum.
Kimi milli irade diyor, kimi terörle mücadele/güvenlik diyor, önce bu uyduruk kavramı ya da korku salan anlayışı eleştirmek gerekiyor. Eleştirince slogan etiketler gelip bir yerinize yapışacak.
Turizme ilişkin yazmak istiyorum ama yazamıyorum.
Ne yazsam, önce yılanlar, fareler, balıklar, geyikler, ayılar, kuşlar, ağaçlar, çiçekler isyan edecekler, bize ait olan yerlere gelip bizleri yok ediyorsunuz, buna da turizm diyorsunuz diye haykıracak ve doğada insandan başka türe ya da cinse yer vermemekle suçlayacaklar. Sonra, turizm yatırımcıları önceden öngördükleri kendi sloganlarının etiketlerini yapıştıracaklar.
Yeme içme konusunda yazmak istiyorum ama yazamıyorum.
Önüme ne konsa, beğensem de beğenmesem de yerim, içerim. Neyin niye lezzetli ya da lezzetsiz olduğunu bilemiyorum ki yazayım.
Sanat, edebiyat, dans, caz, müzik sinema, tiyatro, televizyon konusunda yazmak istiyorum ama yazamıyorum.
Bu konularda görüş belirtmeye yeterli bilgi donanımın yok. Ne yazsam, başkalarından önce etiketi ben yapıştıracağım : Cahil!
Etiketçilikten korunabilmenin yolunu gene benden önce biri, Sokrates bulmuş meğer, ona sığınıyorum :
Hiçbir şey bilmediğimi bilecek kadar cahilim.
Yücel Sayman