15 Nisan 2008 00:00
Klişeleri yıkan bir film, Gitmek
Hüseyin Karabeyin tersine bir yolculuk hikayesi olan filmi, Türkiye sinemasında özellikle Kürtlere bakış açısındaki klişeleri yıkan bir film. 27. İstanbul Uluslar arası Film Festivalinde yarışan film yarın saat. 21.30da Emek Sinemasında gösterilecek.
Hüseyin Karabeyin tersine bir yolculuk hikayesi olan filmi, Türkiye sinemasında özellikle Kürtlere bakış açısındaki klişeleri yıkan bir film. 27. İstanbul Uluslar arası Film Festivalinde yarışan film yarın saat. 21.30da Emek Sinemasında gösterilecek.
Türkiye sinemasında Kürtler hep yanlış tanıtıldı ve dolayısıyla seyirciye de yanlış anlatıldı. Hemen çoğu filmde Kürtler, hep ağzı laf yapmayan, şarkıcı, türkücü, aptalca konuşan ve komik tiplemeler olarak lanse edildi. Filmlerin böyle olması bir yana Türkiyede Kürtler kültürden siyaset yaşamına dair entelektüel fikirleri olan insanlar olarak bile kabul edilmedi. Hatta Kürtlerde böyle karakterler ortaya çıkınca, onlara da hemen siz hiç Kürde benzemiyorsunuz yakıştırmasında bulunuldu. Bugün ise Türkiye sinemasında Kürtlerin karakter olarak gösterildiği tüm filmleri ters düz eden bir filmle karşı karşıyayız.
Karabeyin, tersine bir yolculuk hikayesi olan filminde aşıklar da alışılageldik Yeşilçam filmlerindeki jön ve aktristler gibi değil. İstanbulda yaşayan tiyatrocu Ayça Damgacı ve Güney Kürdistanlı oyuncu Hama Ali Khan, bir filmin setinde tanışır ve birbirlerine aşık olurlar. Film çekimleri bittikten sonra Ali Khan Güney Kürdistana, Ayça ise İstanbuldaki rutin yaşamına geri döner. Ardından ABD, Iraka saldırır ve savaş patlar. Ali Khan, Ayçaya ulaşmak için TIR şoförleriyle video mektuplar göndermeye başlar, sonlarına da kendi oynadığı ucuz filmlerden parçalar koyar. Ancak bir süre sonra mektuplaşmaları da zora girince Ayça, Güney Kürdistana gitmeye karar verir. Aliye ulaşmak için yollara düşen Ayça, Kürt coğrafyasında Kürtlerin, bilmediği yaşamlarının içinde bulur kendini. Savaştan kaçan mülteciler, bölgede yaşanan savaşın acı ve çirkin yüzüyle yüz yüze gelir Ayça.
Filmin çekimleri İstanbul, Diyarbakır, Mardin, Silopi, Van, İranın Urmiye, Güney Kürdistanın Hewlêr ve Süleymaniye kentlerinde yapılmış ve 6 bin kilometre yol katedilmiş. Operasyon bölgesinde çekilen filmin dili de enternasyonal bir özelliğe sahip. Filmde, Kürtçenin Kurmancî, Soranî lehçelerinin yanı sıra Türkçe, Farsça, Arapça ve İngilizce konuşuluyor.
Saf bir gerçeklik
İnsanca bir film olan Gitmekte belgesel ve kurmacının ortaya çıkardığı saf bir gerçeklik duygusu hakim. Kürtlerin ve yaşadıkları bölgenin hiçbir filmde gerçekçi olarak gösterilmediğini ifade eden Karabey, Ya kurban olarak gösteriliyoruz ya da terörist olarak, ama biz de hayatı yaşıyoruz, aşklar yaşanıyor, bir espiri anlayışımız var, hayattan zevk almaya çalışıyoruz. Hayatımız zengin, ruh durumumuz zengin, bunu da göstermek istedik. Şırnakta Irak sınırında bir düğün çektik, bütün o bölgeye dair insanların kafalarındaki klişeleri yerle bir eden bir düğün diyor.
Çekimler sırasında Silopi yolu üzerinde gördükleri boşaltılmış bir köye de filmde yer verdiklerini ifade eden Karabey, Köylerin boşaltılması artık haberden bile sayılmıyor, ama hiç kimse şunu düşünmüyor; köyü boşaltılan insan neyini kaybeder? Sadece evini mi kaybeder, annesini gömmüştür mezarlığa onu oradan alamaz ki, böyle gerçeklikler var filmde. İnsanı toprağa bağlayan birkaç taş parçası değil. Orada yaşanmışlıklar, geçmişimiz var, bunları hatırlatmak istedik.
Filmde Kürt dilinin şiirselliğini de hissetmek mümkün. Karabey, Bir anne Türkçeyi anadili olmadığı için bozuk konuşuyor, ama siz onu bir Kürtçe dinleseniz ruhsal zenginliğini, edebiyatının zenginliğinin anlayacaksınız. Filmin bir sahnesinde bir anne Türkçe bilmediği için Kürtçe anlatıyor duygularını, ağzımız açık kalıp dinliyoruz. O kadar akıcı ve şiirsel bir ifadesi var o yaşlı kadının. Çünkü o yaşta, o görünüşte bir insanı hiç böyle dinlememiş Türkiye insanı, onun neler söylediğini bilmiyor.
Ezberleri bozmak istedik
Karabey Kürt sorununun nasıl çözülmesi gerektiği konusunda da görüşleri olan duyarlı bir yönetmen. Üç kuruş para verip bizi bir yerlerde barındırarak bütün sorunun çözüleceğini zannediyorlar. Bunun böyle olmadığını anlatmak istedik diyor. Kürt sorununun yetmiş, seksen yıldır farklı düzeylerde varlığını sürdürdüğünü ifade eden Karabey, Türkiyede Kürtlerin farklı karakterlerde kabul edildiğini belirterek, Kürtlere bakış açısındaki ezberleri bozmak istediğini belirtiyor.
Filmde önemli noktalar olduğunu ifade eden Karabey, eğer bir barış sürecinden bahsedilecekse, küçükken bize bir şarkı öğrettiler okulda, orda bir köy var uzakta, gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür. Eğer gitmezsek, görmezsek o köy senin değil kardeşim, git gör, anla, çünkü o köyde yaşayan kişi senin nasıl yaşadığını biliyor, televizyondan dolayı, çalışmak için İstanbula gelen, büyük şehirleri gelen akrabalarından dolayı senin nasıl yaşadığını biliyor, bir sen bilmiyorsun onun orada ne şartlarda yaşadığını. Biz o köyü ve oraları sahipleri üzerinden göstermeye çalıştık.
Filmin başrollerini de paylaşan Ayça Damgacı ve Ali Khan, filmde kendi hayatlarını canlandırıyorlar. Filmin diğer oyuncuları ise Mahir Günşiray, Emrah Soydemir, Volga Sorgu Tekinoğlu, Nesrin Cevadzade, Ani İpekkaya ve Cengiz Bozkurt. Senaryosunu Hüseyin Karabey ve Ayça Damgacının ortaklaşa yazdıkları filmin görüntü yönetmeni Emre Tanyıldız. Filmin müzikleri Kemal Sahir Gürele kurgusu Mary Stephena ait. Rotterdam Film Festivali bünyesinde geçtiğimiz yıl kurulan Hubert Bals Fonu, Amerikada bağımsız filmleri destekleyen Global Film Infiative ve Kültür Bakanlığı tarafından desteklenen film Türk-Hollanda ortak yapımı. Gitmek 27. İstanbul Uluslar arası Film Festivalinde yarın saat. 21.30da yönetmenin katılımıyla Emek Sinemasında gösterilecek. (İstanbul/ANF)
Bayram Balcı