16 Nisan 2008 00:00

Yamaçlı’nın kentsel dönüşüm kabusu



Malatya’nın Kentsel Dönüşüm Projesi’yle yıkılacak olan mahallelerinden biri Kernek. Yeni ismi Yamaç olan mahalle Malatya’nın ‘en’lerinin yaşandığı bir bölge. Yamaç, Malatya’nın hem en yoksul hem de en güzel manzaralı yeri. Dolayısıyla rantiyerlerin iştahını kabartan bir mahalle. “Malatya Malatya Bulunmaz Eşin/Gönülleri Coşturur Ayla Güneşin/Aman Aman Aman Kernekli misin/Kerneke de Gelmeye Yeminli misin” dizelerine de konu olan Kernek’in ta kendisidir Yamaç. Eskiden orta halli ailelerin yaşadığı bir yer olan mahalle için bugün bundan bahsetmek mümkün değil.
Mahalleli kadınların belki de dertlerini tasalarını unutturan şey, oturdukları kapı önlerinden Malatya’yı seyre dalmak. Yamaçlı kadınların AKP’li Malatya Belediyesi’nden isteği, sağlıksız evlerinin yıkılması karşılığında kafalarını sokacakları, üzerine para vermeyecekleri bir ev.
Başlarını sokacak
bir ev istiyorlar
Yamaçlı Ümmühan Çevik, kızının evinde oturuyor. Çevik tepkili konuşuyor: “Fakir fukara zar zor bir ev yapmış, başını koyuyor. Yazık günah değil mi? Nereye gidecekler! Ben kiracıyım kızımın evindeyim. İki oda bir aralıktır. Erdoğan’a rica ediyorum, ben diyorum ki fakir fukaranın evini yıkma. Günahtır. Bak sen değerli bir adamsın. Biz nereye gideceğiz?” 70 yaşındaki Çevik, “Evlerimiz yıkılacaksa da bize başımızı sokacak ev versinler. Üzerine para vereceksek istemiyoruz” diyor.
Saadet Güven ise, “10-15 milyon verip 90 milyarlık bir daireyi nasıl ödeyeceğiz. Ne şekilde bize hak tanıyorlar. Elimden geldiği kadar direteceğim” şeklinde konuşuyor. Suna Karaman 20 yıldır oturdukları evi 10 yıldır tamir ettiklerini anlatıyor. Kıt kanaat ellerine geçenle evlerini tamir etmişler. Tam tamirle birlikte sıkıntılar bitti derken kentsel dönüşüm karabasan gibi üzerlerine çökmüş. Karaman, “Hakkımızı veriyorlarsa yıksınlar. 2-3 kat veriyorlarsa olur. Yoksa kimse evini verir mi. Biz 10 senedir tamir ediyoruz hiç elimizde bir şey yok. Niye öyle yapıyorlar, hakkımızı versinler. Önceden tapu vermeyelerdi. Madem yıkacaklardı o zaman bize tapu vermeselerdi. Veya niye alıyorsunuz diye o zaman müdahale etselerdi. Öyle olur mu? Kimse de vermez. Verdikleri 10-15 milyar bir senelik kiramız. Kiralar 500 milyon” diyor.
Sultan teyzenin vücudunda evini yaparkenki çektiği çilenin izi var. Sultan teyze, “Ne söyleyeyim ben evimi yıktırmam. Ta çarşının içinde su sırtladım getirdim çamur ettim. Evimi yıktırmam” diyor.
Zengine verecekler
Nuriye Can, bacağından yeni ameliyat olmuş. Ev desen iki göz. Bir uyudukları, oturdukları oda, bir de banyo, mutfak tuvalet olarak kullandıkları evin girişi var. Ayakta zar zor duruyor. Eşine tepkili işsiz olduğu için. Hayattan tüm hıncını eşine sarf ettiği sözlerle çıkarıyor. Can, “Burayı yıksalar parayı nasıl ödeyeceğiz. Bir maaşın olacak ki. Maaş yok bir şey yok. Tapumuz yok. Yıkılsa çok perişan oluruz. Kernek hep fakir yeri. Hep ğallik ğullik taşlarla yapılmış. Eşim boş gezi. 2 çocuk. Evimiz yıkılsa nereye taşınacağız ne yapacağız. Evimiz kötü olmaya çok kötü. Ama yıkılırsa, o iki göze kafamızı sokuyoruz. Biz kira vermeyiz. Elektrik, suyu ödeyemiyoruz. Zebani gibi bomboş gezi kocam” diyor.
Seher Karaoğlan da istemiyor dönüşümü. Karaoğlan, “Oturulucak durumda değil ama başka çaremiz de yok. Verecekler ev, iki üç mislini alacaklar. Rant için yapılıyor, zenginlere satmak için. Bize hiç verirler mi” diyor. (Malatya/EVRENSEL)
Derya Karaçoban / Çağdaş Aslan

Evrensel'i Takip Et