20 Nisan 2008 00:00

kamyon kasasında yaşam savaşı

Şairin .... dizeleriyle anlattığı tarım işçileri, kamyon kasalarında geldikleri Çukurova’da çadırlarda yaşam savaşı veriyor.

Paylaş

Şair Ahmet Kutsi Tecer’in “Sen omuzunda yorgan, elinde torban/Sen mevsim işçisi, büyük gezginci/doğduğundan beri sen, anan, baban/Orakçı, çapacı, ırgat, ekinci” dizeleriyle anlattığı tarım işçileri, kamyon kasalarında geldikleri Çukurova’da çadırlarda yaşam savaşı vermeye devam ediyor.
Her yıl basında, yaşanan ölümlü trafik kazaları ile gündeme gelen tarım işçileri, sadece yılın 3 ayı yaşayabildikleri memleketlerine uzun bir iş göçünün ardından sadece borçlarını ödemek için dönüyorlar. Son yıllarda yaşanan trafik kazalarının sadece basına yansıyan bir kısım olduğunu anlatan işçiler, bu kazaların yanı sıra birçok işçinin çok farklı biçimlerde ölüm tehlikeleri ile karşılaştığını dile getiriyorlar.

‘Bu ülkede mi yaşıyoruz?’
Kamyon kasaları ile Şanlıurfa’dan gelen Muhammed Demir, 15 yaşından bu yana hayatının bu şekilde sürdüğünü anlatıyor. 25 yılı aşkın süredir diyar diyar gezip çalıştığını söyleyen Demir, eşinin ve çocuklarının da kendisi gibi aynı yaşama mahkum kalmasından duyduğu üzüntüyü dile getiriyor. Kamyonet kasalarında yolculuk etmenin ne olduğunu bilmek için bir kere bu şekilde bir ilden bir başka ile gitmenin yeterli olacağını ifade eden Demir, “İnsan ne olacağını, nereye gittiğini bilmiyor. Üstü kapalı bir şekilde nereden nereye gittiğini görmeden saatlerce bu şekilde gitmek insanı korkutuyor” diye konuşuyor.
Son yıllarda medyaya yansıyan kazaların aslında bundan önceki yıllarda da yaşandığını dile getiren Demir, kendisinin her yıl bir kazaya şahit olduğunu anlatıyor. Her yıl Çukurova’ya 16 YTL için ailecek geldiklerini belirten Demir, kendilerini bu ülkede yaşıyormuş gibi hissetmediklerini söylüyor.

‘16 YTL için diyar diyar geziyoruz’
2 ay önce Şırnak’tan Adana’ya gelen Hüsamettin Aydemir, tam 12 yıldır şubat ayıyla birlikte kamyon kasaları ile Çukurova yollarına düştüklerini söylüyor. Kış ayları gelene kadar Çukurova’da başlayıp Karadeniz’de son bulan göçlerinden bahseden Aydemir, 1 yıl içerisinde nasıl yaşadıklarını şu şekilde anlatıyor: “Kış aylarında borçlanıyoruz. Şubat ayı gelince burada iş alan elciler bizim oralara geliyor. İşe gideceklerin ismini alıyor. Daha sonra şubat ayı gelince de kamyon kasaları ile yollara düşüyoruz. İlk olarak Adana’ya geliyoruz. Burada domates, karpuz ve pamuk işleri bitene kadar kalıyoruz. Burada sazlardan yaptığımız çadırlarda kalıyoruz. Denize çok yakın olduğu için geceleri çok rüzgar oluyor. Bu yüzden bazen çadırları iyi yapmadığımız zaman yıkılma ya da çadırların uçması gibi sorunlar yaşıyoruz. İşlere ise sabah güneş doğmadan traktör römorklarıyla gidip geliyoruz. İşler bitene kadar bu şekilde çalışıyoruz. Daha sonra yine Şırnak’tan geldiğimiz gibi kamyonet kasaları ile Karadeniz’e fındık toplamaya gidiyoruz. Bu iş de bittikten sonra Şırnak’a dönüp borçlarımızı ödeyip, kışı bu şekilde geçiriyoruz.”
Bulunduğu bölgede yaşayanların büyük bir çoğunluğunun hayatlarını bu şekilde sürdürdüğünü söyleyen Aydemir, çekilen eziyetin karşılığının 18 YTL olduğunu, elcinin payı çıkıldığında ise ellerine 16 YTL kaldığını aktarıyor. “Ülkenin en çok ezilen kesimi biziz” diyen Aydemir, bu şekilde yaşamaktan başka ne yapacaklarını bilmediklerini söylüyor.

Her yerde ölüm var
Ailesinin yıllardır bu şekilde Çukurova’ya geldiğini belirten Şirin Engin ise 2 yıldır tarlada çalışmaya başlamış. Kamyon kasaları ile gelip aylarca çadırlarda yaşamak zorunda kaldıklarını dile getiren Engin, buna alışmakta zorluk çektiğini, ancak alışmak zorunda olduğunu söylüyor. En son yaşadıkları çadırların kendileri işteyken patlayan bir tüp yüzünden yandığını anlatan Engin, “Biz tarladaydık, çadırlar yanmış. Neyse ki kimseye bir şey olmadı. Ama biz içindeyken de bu olabilirdi. Sadece kamyon kasalarında değil bizim yaşadığımız her yerde ölüm tehlikesi var. Tarlada sıcakta, akşam çadırda burada yaşamak kolay değil” diye konuşuyor.

Çukurova’da işçiler mücadele ile kazandı
Ülkede son yıllarda basına yansıyan, tarım işçilerinin kamyon kasalarında taşınması sonucu yaşanan ölümlerin yeni olmadığını anlatan Tarım İşçileri Komite Üyesi Avukat Tugay Bek, 1 Şubat 2005’te Adana’da yapılan Tarım İşçileri Kurultayı sonucunda çıkan karar ile bu sorunun yaşanmaması için mücadele kararı alındığını hatırlattı.
İşçilerin kamyonlara istiflenir şekilde tarlalara götürülmemesi için işçilerle beraber bir imza kampanyası başlattıklarını aktaran Bek, bu kampanya sonucunda 4 bin imza topladıklarını ve bu imzaları Adana Valiliği’ne verdiklerini dile getirdi. İmza kampanyasında tarım işçilerinin yaşadığı bölgelerde kapı kapı gezerek çalışma yürüttüklerini vurgulayan Bek, bu süreçte bazı işçilerin bu sorunun çözümü konusunda çok umutsuz olduğunu belirtirken, bazı işçilerin de kendilerine “Olur mu öyle şey, kamyonlar olmazsa sepetleri, merdivenleri biz nereye koyacağız?” cevabını verdiğini söyledi. Yapılan çalışma sonucu şu anda Çukurova bölgesinde tarım işçilerinin kamyon kasaları yerine servislerle taşındığını vurgulayan Bek, verilen örgütlü mücadelenin işçiler açısından umut verici bir duruma dönüştüğünü kaydetti.

Erman Koçak
ÖNCEKİ HABER

bir dönüşüm döneminde ilk meclis ve demokrasi

SONRAKİ HABER

pippa bacca’nın son performansı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...