20 Nisan 2008 00:00
asya pasifik te bu hafta
aceh: tsunamiyle gelen barış...
Avustralyada 2005 yılında Kara Yol (The Black Road) başlıklı bir belgesel yapıldı. Belgeselin konusu, Aceh bağımsızlık hareketi ve onu haberleştirmek için bölgeye gidip harekete katılmış bir Avustralyalı gazetecinin kişisel öyküsü idi... Böylece konu, uzun süre Asya-Pasifik gündeminde kaldı; bu aralarsa, yavaş yavaş unutuluyor. Peki nedir Aceh bağımsızlık hareketinin içyüzü ve bugün Aceh, ne durumda? Bu yazıyı, bu iki temel soruya ayıralım...
Acehte 15. yüzyıldan beri, aynı adlı bir sultanlık olduğu biliniyor. 19. yüzyılda Hollanda, Endonezyayı denetimi altına alıp bölgeyi Hollanda Hint Adaları olarak adlandırdığında, Acehi bütünüyle denetimi altına alamamıştı; din tabanlı direniş, yüz yıl kadar etkili olmuştu; ama yine de Aceh, haritalarda, Hollanda Hint Adalarının bir parçası olarak gösteriliyordu. 2. Paylaşım Savaşından sonra Endonezya bağımsız olunca, Acehi kendisinin bir parçası saydı. Anlaşmazlık zaten burada başlıyor. Acehliler, zaten hiçbir zaman gerçel olarak Hollanda Hint Adalarının bir parçası olmamış olan ülkelerinin Endonezyaya katılmasına karşı çıktılar. 1970lerle birlikte, Acehte çıkan petrol ve doğal gazdan gelen gelirin Cakarta yönetimine gitmesi ve bölge için kullanılmaması, son damla oldu. Son Aceh sultanının soyundan gelen Hasan di Tiro (1930- ), 1976da Acehin bağımsızlığını ve kendisinin sultanlığını ilan etti. Daha sonra, kendisi ve üst düzey yöneticiler, İsveçe sürgüne gitmek zorunda kaldılar. Çatışmalar yaklaşık 30 yıl sürdü, ta ki 2004 sonundaki tsunamiye dek... Bağımsız Aceh Hareketi, 230 bin Acehlinin ölümüne yol açan felaketten sonra barış masasına oturdu. Toplu kıyımlardan sorumlu Endonezya ordusunun bölgeden çekilmesine karşılık, Acehe özerklik verildi. Tüm siyasal tutuklular serbest bırakıldı; buna karşılık, Aceh Bağımsızlık Ordusu, silah bıraktı ve eski savaşçılar, sivil yaşama katıldılar; bir bölümü, yapılan eyalet seçimlerinden sonra siyasal görevler aldılar.
Türkiyede sömürgecilik tartışmalarında, parçala-yönet siyasasına özel vurgu yapılıyor. Buna göre, özellikle ABD sömürgeciliği, büyük ve güçlü devletlerdense küçük ve güçsüz devletleri yeğliyor; çünkü küçük devletleri boyunduruk altına almak daha kolay. Oysa sömürgeciliğin, bunun tersi siyasayı güttüğü de görülmüştür: Bir arada tutarak yönet!.. Bu durumda, büyük bir devlet Amerikancı ise onun üzerinden bölgeyi yönetmek, onu parçalayıp ayrı ayrı birimler altında yönetmekten daha kolaydır. Aceh ve sömürgecisi Endonezyaya gelirsek; Osmanlı, bir yüzyıl kadar dağılmamasını nasıl ki Britanyanın bölge siyasalarına borçluydu; Endonezyanın bölünmesi de ABD açısından olumsuz. Bir arada tutarak yönetin üstünlükleri bir yana; Endonezyanın parçalanması ya da daha güzel sözlerle, Iraklaştırılması ya da Balkanlaştırılması, bölgedeki ABD çıkarlarının diğer güçlerce güneş tutulmasına uğratılması anlamına geliyor ki, ABD buna yanaşmaz. Dolayısıyla Aceh, temelde parçala-yönet yerine bir arada tutarak yönet ilkesinin egemen olduğu bir bölgede bağımsız olmaya çalıştığı için bağımsız olamamıştır.
Brunei de bağımsız oldu. Hem de çok geç bir tarihte; 1984te bağımsız oldu. İngilterenin eski sömürgesi idi. Brunei, sultanlıkla yönetilen petrol varsılı bir şeriat düzeni. Aceh ile tümüyle aynı nedenle, tarihte bölgede bir sultanlık olarak var olmasını gerekçe göstererek bağımsız oldu. Aceh, denizaşırı sömürgelere kaynak ve enerji harcayıp durmaktansa onları uzaktan yönetmek daha kârlı diyerek Hindistan, Pakistan, Burma, Malezya, Singapur, Brunei vdden çekilen Britanyanın sömürgesi olsaydı; çoktan bağımsız olmuştu. Ama Britanyanın değil Hollandanın bölgeden çekilmesinden sonra, yeni-sömürgeci rolüne soyunan Endonezyanın egemenliği altında. Acehin engin petrol ve doğal gaz kaynakları da, bağımsızlıktan sonra Acehe yeterince güç sağlardı...
Aceh, Kutupçuluk akımının bir uygulama tahtası olarak görülebilir. Kutupçuluk, Mısır Müslüman Kardeşler Örgütünün ileri gelen fikir babalarından Seyid Kutupun (1906-1966) yorum ve değerlendirmelerinden oluşmuş bir dünya görüşüdür. Kutupçuluğa göre günümüzde, Muhammedci dünya, yeniden cahiliye dönemine dönmüştür; İslamın gerekleri, şeriatı uygulamayan Muhammedci ülke yöneticileri elinde yerine getirilmemektedir. Muhammedci dünyanın bu yeni cahiliye döneminden çıkabilmesi için, Muhammedci dünya yeniden fethedilmelidir. Kutupçuluk, Aceh toplumunu birebir açıklıyor. Endonezyanın en kuzeyinde olup Güney Tayland Muhammedcilerinden yalnızca bir boğazla ayrılan bölge, tarihte Endonezyanın ilk Muhammedci olan bölgesi ve Muhammedciliği Endonezya geneline ilk yayan bölge olarak biliniyor. Aceh, çoğunluğu Muhammedci olan Endonezyanın sulandırılmış İslamına karşı, tümüyle şeriatın uygulandığı bir düzen istiyor. Aceh uleması, yer sarsıntısının ve tsunaminin Acehe yakın bir yerde başlamasını ve Acehten 230 bin can almasını, şeriatın yeterince uygulanmamasına bağladığı için; 2005le birlikte bölgede şeriat düzeni daha da katı bir biçimde uygulanmaya başlandı. Dinsel açıdan belki de daha önemli nokta ise Endonezyanın bölgedeki Şiiliğin merkezi olması...
29 yıldır süren çatışmalar, tsunamiyle bitiverdi. Bangladeşin bağımsızlığı ise (bağımsızlık öncesinde Doğu Pakistan olarak geçiyordu), bölgedeki kasırgadan sonra yeterince yardım etmediği ileri sürülen Pakistana karşı gerçekleşmişti. Bir bağımsızlık, kasırgayla geliyor; bir bağımsızlık hareketi tsunamiyle son buluyor... Belki Aceh de, Bangladeş bağımsızlığında olduğu gibi yeni bir tsunami sonunda yeterince yardım etmeyen Endonezyaya karşı yeniden ayaklanacak...
Dr. Ulaş Başar Gezgin