6 Mayıs 2008 00:00

KENTTEN GELEN


Bu başlık bir Bond filminin adı. Kel alaka denecektir haklı olarak. 1 Mayıs ve sonrası Evrensel’in köşe ve diğer yazılarına bakılırsa yoğun olarak l Mayıs konusu işlenmiştir. 4 Mayıs Pazar günkü sayfaları çeviriyorum. 10 köşe yazısının 7’sinin konusu yine l Mayıs. Buralarda ters bir şey yok. Ancak sormak lazım, l Mayıs öncesi başbakanın biz emekçilere sunduğu paha biçilmez veciz bir eğitici sözün hakkı yenmiyor mu? “Ayaklar baş olursa kıyamet kopar” yalan mı? Eğer, doğa ve toplumsal olayları diyalektik açıdan anlıyor, kavrıyor ve de buna uygun bir mücadele ve örgütlenme hattı izliyorsak, her sözün, kavramın sınıfsal içeriğinde zıtlıkları taşıdığını görebiliriz. Başefendi hazretlerinin buyurduğu “kıyamet” sözcüğü de böylesi bir anlam taşıyor.
Demek ki, sermaye dünyası için kıyamet; işçiler-emekçiler, ezilenler, sömürülenler için bayram demektir. 24 saatte bir iki kere doğru gösteren bozuk saat kadar bile, bizim Evrensel indinde, AKP’nin başefendisine doğruluk payı tanınmıyor. Bu haksızlık değil de nedir? Katılmıyorum be kardeşim.
Biz ki, sermaye sözcülerinin ve siyasi temsilcilerinin “ayak takımı, yalınayak, baldırı çıplak” dedikleri, işçiler-köylüler, tüm emekçilerin, ezilenlerin, sömürülenlerin BAYRAM günlerine hazırlanmalarının gönüllü neferleri, emeğin devrimci politikacıları olarak, en güncel ilham alacağımız kaynaklarımızdan biri de karşı sınıfın atraksiyonları, söylem ve değerlendirmeleridir. “Ananı da al git”, “Gözünüzü toprak doyursun”, “Memurluk yan gelip yatma değildir” Tabi ki, bilimum, özelleştirme uygulamaları, eğitimin, sağlığın, sosyal güvenliğin, genel sağlık sigortasının ticari metaya dönüştürülmesi- paran kadar- zihniyetinin egemen kılınması, bizlerin, işçi sınıfının devrimci politikacılarının işini kolaylaştırıyor. Bu dersleri doğru okumak, aydınlatma faaliyetlerimizde kolaylıklar sağlayan yere koymak önemli. Ben, kendi adıma “ teşekkür” ediyorum ve de kolaylıklar bize gelsin diyorum.
Ne yani, İstanbul’da. Üstelik Taksim’de 1 Mayıs ha. Yani, anlamadılar mı? Karşımızdaki kül yutmazları hafife almayalım bayanlar, baylar. Ve de Evrenselciler. Anlamadılar mı? Bizi gidi, ayak takımı biziiii. Kıyametin ayak sesleri tüm dünyada ve Türkiye’de yılda bir kere de olsa duyulmaz mı, duymazlar mı? Ne yani, biz şimdi karşımızdaki sermayenin kül yutmaz takımına ne anlatıyoruz. Yok hak hukukmuş, yok insan hakları ihlalleriymiş. Geç efem geç onları. Bu sesi onlar iyi tanıyorlar iyi. Başefendi de teşhisi önceden iyi koymuştu. Ayak takımının sesleri, kıyametin habercileri. Bu sesi de iyi tanıyorlar. 15-l6 Haziran’dan, 89 bahar eylemlerinden, büyük madenci yürüyüşlerinin ayak sesleri ki, işçiler Ankara’yı işgal edeceklermiş korkusuyla, 94 kamu emekçilerinin genel eylemi ki, dönemin cumhur reisi ne demişti “Sistemi felç etmekle elinize bir şey geçmez beyler”, mezarda emeklilik yasasına karşı büyük Ankara eylemi, Telekom grevi gibi birkaç ayak sesi ile tüm 1 Mayıs’lar. Son olarak da l4 mart 2 saatlik genel eylemin ayak sesleri kıyamet alameti değil de ne anlaşılsın.
Yani, sözün özü. Ayak takımına yerini, safını böylesi kolay, dobra dobra söylemek. Sağ olasın baş efem. Asla asla deme, ayak takımı, hızlan kıyamete 5 var.

(*) Emek Partisi İstanbul İl Yöneticisi
Cemal Çoban*

Evrensel'i Takip Et