7 Mayıs 2008 00:00

KENTTEN GELEN


Eskiden beri bir gelenek halini almıştır, kaçak yapılar geceleri inşa edilir. Halk arasında da bu yapılara ‘gecekondu’ adı verilir. Bugün artık yoksullar gecekondu yapmanın riskini düşünerek bu işe fazla ilgi duymuyor. Ancak ‘GSM’ istasyonu kuran şirketler bu işe ilgi duymaya başladılar. Halkın sağlığını, ulusal ve uluslararası yasaları hiçe sayarak bu işi pervasızca yürütüyorlar. Semtimizde de değişik şirketlere ait böyle bilinen ve aynı tarzda kurulan 5-6 GSM istasyonu var. Mahkemeye verildi, ama bekle gör şeklinde dava sürüyor, çevreyi de kirletmeye devam ediyorlar. Elbette bizler semt sakinleri yasal yollardan ‘sağlıklı-temiz çevre’ hakkımızı sonuna kadar da arayacağız.
Ama bu sefer hırsız yakayı ele verdi. Gecekonducu GSM şirketinin gece saat 02.30’da çalıştığını fark eden iki semt sakini halkı uyandırdı. 100’ün üzerinde semt sakini kısa sürede şirket çalışanlarının etrafını sardı; polisin bunlar ‘izinli’ demesine aldırmadan bizler böyle bir hizmet istemiyoruz (etrafın; çocuk parkı, basketbol sahası, okul ve konutlarla dolu) dediler. Olmazsa olmazı hemen bu baz istasyonu geri sökülsün, dediler. Semt sakinlerinin kararlı gücü kaçakçının oyununu bozdu. Bu kez polis, sakin olun, şimdi geri sökecekler, demek zorunda kaldı. Böylece semt sakinlerinin bu kararlı davranışı GSM istasyonunu söktürdü.
Baz istasyonları konulu bir panele katılmıştım, panelistler baz istasyonlarının çevreye zararlarını aktardılar. Hukuksal boyutuyla; Anayasa’ nın 56. md. ‘Her vatandaş sağlıklı çevrede yaşama hakkına sahiptir.’ Ayrıca İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ‘Sağlıklı bir çevrede yaşamak hakkımız var’dır.
Yapılan kaçak ve sakıncalı işe ve de ulusal ve uluslararası yasaların dediğine bakınca insan olan kendi kendine soruyor. Bu pervasızca, halkın sağlığını hiçe sayan davranış gücünü nereden alıyor? Emirler büyük yerlerden mi ( uluslararası tekeller ) geliyor? Borç verenler emirlerini de mi veriyorlar? Kimler, diyet borçlarını bu halka ödetmek istiyor?
Hep düşünürüm kim suçlu, kim haklı diye? Gerek halen devam etmekte olan GSM istasyonları davasında gerekse semt sakinlerini uyutarak gece yarılarında kurulan GSM istasyonlarını protesto etkinliklerinde güvenlik güçleri ile karşı karşıya geldiğimizde ilk tehditleri, “Sizler ‘kabahatler kanununa’ muhalefet ediyorsunuz, suçlu duruma düşeceksiniz veya 2911 sayılı yasaya (izinsiz gösteri ve yürüyüş) muhalefet ediyorsunuz, suçlu duruma düşüyorsunuz”, olur.
Gecenin geç saatinde semt sakinlerini uyuttuktan sonra GSM istasyonunu inşa edenlerin bu saydığımız suçlardan hiç birini işleme durumu dikkate alınmıyor mu? Güvenlik güçleri ilgili yerlere gerekeni rapor etmiyorlar mı, acaba? Kararı okuyucular versin.
‘Oturarak başarıya ulaşan tek varlık tavuktur’ der Brown. Bizler tavuk olmadığımıza göre oturarak kaderimize boyun eğmeyeceğiz. Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır diyerek ‘halkın gücünün’ çok şeye kadir olacağını öğrendik.
Bir musibet bin nasihatten iyidir, diyelim.
* Semt sakini, emekli eğitimci
Mustafa Bilgen*

Evrensel'i Takip Et