09 Mayıs 2008 00:00
Denizler geçen 36 yıla rağmen hâlâ yaşıyorlar!..
36 yıl önce inançları, düşünceleri uğruna can verdiler darağacında. Ölmekten korkmadılar, son nefeslerinde bile haykırdılar inandıklarını. 1972den bu yana isimleri silinmedi hafızalardan.
36 yıl önce inançları, düşünceleri uğruna can verdiler darağacında. Ölmekten korkmadılar, son nefeslerinde bile haykırdılar inandıklarını. 1972den bu yana isimleri silinmedi hafızalardan. 5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece 68 gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, cuntacılar tarafından darağacına gönderildi. Geçen zamana rağmen ne onlar ne de onların mücadelesi sahipsiz, nöbetsiz kaldı. 6 Mayıs 2008de bir kez daha, onları asanlara ders veren, onun mücadelesini devam ettiren binler, Denizleri andı.
İnsanların acımasızca katledilmesi bazılarına acı bazılarına mutluluk verirken, bizler mutluluk duyanlara her gün ve binlerce kez lanet okuyoruz diyen lise öğrencisi Mehtap Aydın, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının her 6 Mayısta olduğu gibi bu yıl da unutulmadığını dile getirdi.
İnançları inancımız
Denizlerin bütün olumsuz ve zor şartlara rağmen bağımsızlık şiarını yükselttiklerini anlatan 18 yaşındaki Ali Yiğit ise Onlar sonuna kadar haklı, kararlı ve de insancıl taleplerle ortaya çıktılar. Fakat faşizm onları engellemeye çalıştı. Ne kadar başaramasa da onları aramızdan kopardılar. Biz gençler 6 Mayıslarda aynı zamanda bir şeyi tekrar ediyoruz; yolunuz yolumuz, inandıklarınız inancımız diyerek Denizlere olan sevgisini dile getirdi. Gençlere düşenin örgütlü bir şekilde onları ve onların ideallerini insanlara anlatmak olduğunu vurgulayan Yiğit, Denizlerin hâlâ yaşadığına inandığını söyledi.
Unuttulmadılar
6 Mayısın bir dönemin kapanışı bir dönemin başlangıcı olduğunu düşünen Onur Öncü, 68 hareketinin dünyanın her yerinde yaşandığını, fakat Türkiyede daha uzun, daha acılı olduğunu belirtti. Denizlerin Türkiyedeki harekete damgasını vurduğunu anlatan Öncü, onların mücadelesini devam ettireceğini söyledi. 6 Mayıs onların hem ölüm hem de yeniden doğuşunu simgeleştiren hüzünlü, bir o kadar da onurlu bir gün. 6 Mayısta Dolmabahçeye akın eden yüz binler, onların çoğalarak okyanus olduklarını, onların ne öldüğünü ne de mücadelelerinin son bulduğunu bir kez daha ispatladı diyen Ebrar Çevik, sadece bedenlerinin yok edilebildiğini, düşüncelerinin ise hâlâ yaşadığını aktardı.
6 Mayısın sıradan bir gün olmadığını söyleyen 19 yaşındaki Emre Özkaçan, tam bağımsız bir Türkiye için mücadelenin sürdürüleceğini ifade etti. Bir inancın tazelendiği, bir umudun yeşertildiği, bayrağın yükseltildiği biraz buruk biraz hüzünlü ama gururlu bir gün yaşadığını kaydeden Özkaçan, Onlar öldü, fakat ne bağımsızlık mücadelesi ne de devrim ve sosyalizm ateşi son buldu. Aksine, tarih göstermiştir ki bu ateş hiçbir zaman sönmeyecek dedi. Gençlerin Denizlerin dava savunucusu olmaya devam edeceğine değinen Özkaçan, Dolmabahçeye onları anmak ve bağımsızlık şiarını haykırmak için giden binlerce gencin bunu en güzel biçimde gösterdiğini vurguladı.
Bayrağı teslim ettiler
Demokratik, bağımsız bir Türkiyenin mümkün olduğunu haykıran ve bu uğurda canlarını tereddütsüz feda eden Denizlerin gençlere bir bayrak emanet ettiğini söyleyen Kıvanç Terzi şunları söyledi: Onların inancı ve bize devrettikleri onurlu bir davanın haklı galibiyetiyle onların talepleri, istemleri ve onların sloganlarıyla tekrar tekrar yükseliyor. Dolmabahçeye yürüyen ve yine onların şiarını haykıran binler, aslında onların ölmediğini ve hiçbir zaman ölmeyeceğini gösterdi. Bağımsızlık ve devrim mücadelesini, insanlık var olduğu sürece onların da aramızda olacağını bir kez daha kanıtladı. (İstanbul/EVRENSEL)
Özgür Doğan