10 Mayıs 2008 00:00
Memleketten insan hakları manzaraları
Demokrasi, hukuk, adalet... Tutuklama gerekçeleri insaf dedirtecek kadar saçma
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde yapılan bir basın açıklamasına katılan 24 yaşındaki işci Mehmet Pekinoğlu, Nâzım Hikmetin Akın var güneşe akın/güneşi zapt edeceğiz/ güneşin zaptı yakın dizeleriyle DHKP-C propagandası yapmış! Şiirin yazıldığı tarih olan 1940larda ne DHKP-C, ne de kurucularının yaşadığına dikkat çeken, tutuklu yargılanan Pekinoğlunun avukatı Sevil Aracı, Nazım Hikmet şiirlerinin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından da okutulmasının da altını çizdi.
Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada Pekinoğlu, kendisi hakkındaki suçlamayı kabul etmediğini, sadece katıldığı etkinlikte Dünyaca tanınan ve kitapları bütün kitapçılarda yer alan bir şairin şiirini okuduğunu söyledi.
Tesadüfen katıldı
Tutuklama kararına itiraz ettiklerini belirten sanık avukatlarından Sevil Aracı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadın Gününün tüm dünyada ve Türkiyede çeşitli etkinliklerde kutlandığını, Pekinoğlunun da bu etkinliklerden birine katıldığını ifade etti.
Davaya konu olan eylemin çeşitli kitle örgütleri, siyasi partiler ve sendikaların katıldığı İnönü parkındaki bir eylemde gerçekleştiğini söyleyen Aracı, Pekinoğlunun tesadüf eseri yapılan eyleme katıldığını kendilerine ilettiğine dikkat çekti.
Şiir yazıldığında DHKP-C yoktu
Eylem sırasında eylemi tertip edenlerin saygı duruşuna davet ettiği sırada müvekkillinin Nâzım Hikmete ait Akın var akın güneşe akın/güneşi zapt edeceğiz/güneşin zaptı yakın mısralarını okumuş olduğunu belirten Aracı, bu şiirden ötürü müvekkilinin DHKP-C örgütünün propagandasını yapmakla suçlanmasının hukuka aykırı olduğunu ifade ederek, Öncelikle bu şiir 1940lı yıllarda yazılmıştır. Bu tarihte henüz DHKP-C örgütü olmadığı gibi muhtemelen bu örgütü kuranlar da henüz doğmamıştı dedi.
Bu şiirin yer aldığı kitapların piyasada rahatlıkla basılıp satılmakta olduğunu hatırlatan Aracı, Nâzım Hikmetin aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yardımcı ders kitabı olarak öğrencilere önerildiğine de dikkat çekti.
AİHM kararlarına aykırı
Tüm bunlara bakılarak müvekkillin yasadışı örgüt propaganda suçu işlemesinin mümkün olamayacağını söyleyen Aracı, Pekinoğlunun eylem sırasında yasal veya yasadışı herhangi bir bayrak, flama, döviz ve resim taşımadığını ifade etti.
Pekinoğlunun okuduğu şiir dışında her hangi bir yasadışı slogan atmadığını vurgulayan Aracı, eylem sırasında diğer katılımcıların taşıdığı döviz ve flamalardan başkasının suçlanamayacağını ayrıca bu dövizlerde de herhangi bir yasadışı ibarenin yer almadığını belirtti.
Müvekkilinin bu sebepten dolayı tutuklanıp özgürlüğünün engellenmesinin insan hakkı ihlali olduğunu vurgulayan Aracı, yapılan uygulamanın da AİHM kararlarına da aykırı olduğunu kaydetti.
Nâzıma sansür devam ediyor
Bu yaşanan olayın Nâzım Hikmete yönelik sansürün devam ettiğini gösterdiğini dile getiren Aracı, uluslararası düzeyde kutlanan bir günde okunan bir şirinin örgüt propagandası sayılmasının düşündürücü olduğunun söyledi.
Son süreçte artan polis şiddeti ve yasal eylemlerde gözaltı ve tutuklamaların artığını aktaran Aracı, Örgüt propagandası mahkemelerce çok geniş tutuluyor. Her şey yasadışı örgüt propagandası olarak sayılabiliniyor. Bu da demokratikleşme söylemlerinin gerçekten ne kadar uzak olduğunu gösteriyor diye konuştu. (Adana/EVRENSEL)
1 Mayıs baskısı cezaevinde sürüyor
Adanada 1 Mayısa katılanlara polis saldırısına maruz kalan ve tutuklanan dershane öğrencisi Ulaş Yumruktepe ve Çukurova Üniversitesi İnşaat Mühendisliği öğrencisi Eren Arslana insanlık dışı muamele cezaevlerinde de devam ediyor.
Adanada 1 Mayıs kutlamalarının ardından dağılan kitleye müdahale eden polis ona yakın kişiyi hastanelik ettiği gibi 47 kişiyi de gözaltına almıştı. Gözaltına alınanların verdiği bilgilere göre 47 kişinin polis arabasında ve götürüldükleri TEM Şubesinde de işkenceye maruz kaldığını ifade edildi. Tutuklanan Arslan ve Yumruktepenin aileleri tutuklanıp cezaevine gönderilen çocuklarının eğitimlerinin engellendiğini dile getirdiler.
Cezaevlerine götürdükleri Milli Eğitim Bakanlığı imzalı kitapların Kürkçüler Cezaevi yetkilileri tarafından yasaklandığını anlatan aileler, yaşanan olayda Nasıl oluyordu 2 öğrenci 2500 polisi dövüyor diye soruyorlar.
TEM şubede işkence
Olay sırasında gözaltına alınanlardan biri olan Adana Halkevi Yöneticisi Mahir Mansuroğlu, gözaltına alınmaları ile birlikte polisin saldırısının devam ettiğini aktardı. Mansuroğlu, otobüste ve götürüldükleri TEM şubesinde işkenceye maruz kaldıklarını ifade etti.
Bütün bu olaylarının yaşanmasının ardından adli tıbba götürüldüklerini anlatan Mansuroğlu, aldıkları raporlar sonucunda savcılığın polisler hakkında soruşturma açtığı bilgisinin kendilerine verildiğini belirtti.
2 arkadaşlarının tutuklandığını kaydeden Mansuroğlu, Nasıl oluyor anlamıyorum. 2500 polis saldırıyor. Ancak bu polisleri 2 arkadaşımız yaralıyor. Bu gerçekten ilginç. Bütün 1 Mayısın faturası bu arkadaşlarımıza çıkarıldı şeklinde konuştu.
MEB kitapları yasak
Tutuklananlar arasında yer alan Eren Arslanın kardeşi Ezgi Arslan, kardeşlerinin tutuklanmasının tamamen trajikomik bir olay olduğunu dile getirdi. Arslan, kitleye saldıran polisler yerine darp edilen kişiler gözaltına alınıp tutuklanmasının düşündürücü olduğunun altını çizdi.
Eren Arslanın annesi İlksen Arslan ise ders çalışmaları için kitap götürdüklerini ancak cezaevi yetkililerinin Yasak diyerek kitapları almadıklarını belirtti. Üniversitenin kabul ettiği kitapların Kürkçüler Cezaevinde yasak olduğunu vurgulayan Arslan, Bunları belirleyen devletin kendisi nasıl bunları yasaklıyor. Bu çocukların sınavı var ve ders çalışmaları gerekiyor şeklinde konuştu.
Ulaş Yumruktepenin annesi Azize Yumruktepe ise çocuklarının eğitim hakkının elinden alındığını ifade etti. Çocuklarının serbest bırakılmasını isteyen Yumruktepe, 1 Mayısa çiçeklerle gidenlere dayaklarla karşılıyorlar. Bu gençlerde meydanlara çiçeklerle gitmişlerdir. Ama şiddete maruz kalmışlardır. Yaşanan olayı şiddetle kınıyorum diye konuştu. (Adana/EVRENSEL)
Şok yaşadım
Hollandada Ana öğretmenliği yapan Gülbahar Karakuş tatil amaçlı geldiği Adanada katıldığı 1 Mayısta polisin müdahalesine kadar etkinliğin çok güzel
geçtiğini dile getirdi. Kamerayla mitingi takip ettiği anlatan Karakuş, Anons dağılsın denildikten sonra polisin saldırısı oldu. Kapattığım kamerayı yeniden açtım.
Şok yaşadım. Panik yaşadım.100 metre önümde kadınlara çocuklara saldırı yapılıyordu. Ben de olayı kameramla görüntüledim. Görüntü almaya çalıştığı sırada polis tarafından kamerasına el konulmaya çalışıldığını ve gözaltına alındığını anlatan Karakuş, Otobüste çocuklara hakaret ettiler. Karakola gittiğimde
bizim otobüsten önce giden çocukları yere yatırıp dövmüşler. Sonra biz
geldiğimizde benim Hollandadan geldiğimi duyunca polisler geri adım attılar.
Sözlü hakaret etmeye çalıştılar diye konuştu.
Erman Koçak