19 Mayıs 2008 00:00

Mücadeleci bir Türk-İş istiyorlar


Türk-İş Genel Kurulu’nun ardından oluşan yönetim için söylenen “AKP’nin arka bahçesi” tartışması, başta SSGSS olmak üzere gündeme gelen sorunlar ve yönetimin bunlara karşı tutumu nedeniyle daha da büyüyor.
Asgari ücretten, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasası tasarısı karşısında alınan tutuma, SSGSS’ye karşı karşı 6 Nisan’da yapılan mitingle ilgili “Katılmıyoruz” açıklamalarına ve son olarak 1 Mayıs’taki tutumu nedeniyle sendikalar artık Türk-İş’te politikaların değişmesi gerektiğini düşünüyor. Türk-İş üst yönetiminin işçi sınıfının çıkarlarını korumak yerine AKP Hükümeti’nin icraatlarını aklamakla suçlayan sendikalar, işçi sınıfının çıkarları için bu anlayışın değişmesi için bu tartışmaların işyerlerine taşınması gerektiğine vurgu yapıyorlar. Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu toplantısında sorularımızı yanıtlayan şube başkanları, şu değerlendirmelerde bulundular:
Mücadeleci Türk-İş istiyoruz
Yol-İş 1 No’lu Şube Başkanı Ali Akdağ: Gerçekten Türk-İş’in ortaya koyduğu sendikal tutum ve tavır işçi sınıfı sendikacılığı ile ilgisi yok. AKP’nin değirmenine su taşımak, işini kolaylaştırmak, toplumsal muhalefeti örgütlemek yerine uzlaşmacılık yanlışı olmuştur. 13-14 Mart öncesinde EP’i toplantıya çağırıp, tam da kamuoyu oluşturulurken hükümetle görüşüp anlaşmasını doğru bulmuyoruz. 65 yaş, emeklik maaşının düşürülmesi ve pirim gün sayısının 7 binden 7 bin 200 güne çıkartılması konularında anlaşılmış olması bizi daha da çok üzüyor.
1 Mayıs’ta KESK ve DİSK ile birlikte alınan kararda son günde geri adım atılmasını doğru bulmuyorum. Alanlara çıkıp işçi sınıfının sorunlarını dile getirmek ve kamuoyu oluşturulması için bir fırsattı. Taksim’e izin verilmemesine üzülerek söylüyorum yardımcı olunmuştur bu tutum ile. Buna karşı açıklama yapan Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel’in tutumunu da doğru bulduğumu ifade etmek isterim. Bu eksiklileri değerlendirip sınıfın çıkarlarını koruma noktasında mücadeleci sendika anlayışı önüne koyar diye umut ediyorum. Bugüne kadar yapılan diyaloglarla bir sonuç elde edilmemiştir. Biz mücadeleci bir Türk-İş istiyoruz. Kazanımları koruyan, yeni kazanımlar için mücadele eden bir Türk-İş istiyoruz.
Tabanda rahatsızlık yarattı
Harb-İş Anadolu Yakası Şube Başkanı Hüseyin Över: Türk-İş Genel Kurulu’nda biz Harb-İş olarak farklı bir listeye destek verdik. Bu listedeki sendikaların kongrenin ardından da birlikte hareket etmesi, bugün Türk-İş içinde var olan tartışmanın da doğru yönde ilerlemesini sağlıyor. Asgari ücretin belirlenmesinde Türk-İş’in yaptığı açıklama hem konfederasyon içinde hem de tabanda bir rahatsızlık yaratmıştı. SSGSS ve 1 Mayıs süreci bunu daha da hızlandırdı. Artık hiçbir şey dünkü gibi olmayacak. Bu tabiki bölünüyor, şuraya gidiyorlar diye de değerlendirmemek lazım. Mücadeleden yana tutum alanlar sendika ayrımı yapmadan ortak mücadele yürütmelidir. Türk-İş Şubeler Platformu bu mücadelenin bir parçasıydı olmaya da devam edecek. Merkezi düzeyde genel merkezlerin bu platforma omuz vermesi ete kemiğe büründürdü. Önümüzdeki Başkanlar Kurulu’yla birlikte bir tartışma başlayacak Türk-İş’te. Bu tartışma burasıyla sınırlandırılmamalı ve işyerlerine de yayılmalıdır. Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel’in takındığı tutum sınıf açısından son derece olumlu, yaşananlara sessiz kalmamak ve işçilerin çıkarını korumak sınıf sendikacılığın bir gereğidir.
İşyeri tartışmaları genişlemeli
Haber-İş 1 No’lu Şube Başkanı Levent Dokuyucu: Asgari ücrette dahil olmakta üzere Sosyal Güvenlikten bugüne genel kurulda yönetime yönelik eleştirileri haklı çıkartırcasına hükümetle birlikte hareket edildiği bir süreçteyiz. İşçilerin eleştirileri böyle bir Türk-İş’te ne yapabilirizdi. Bu 1 Mayıs sonrasında daha da yaygınlaştı. Türk-İş’in geleceği fazlasıyla konuşulur hale geldi. Son günlerde de Türk-İş’in yönetiminde de çatlak varmış havasında yöneticilerin ayrı işler yaptığına tanık oluyoruz. 1 Mayıs’ta genel sekreterin İstanbul’da genel başkanın Ankara’da, diğerlerinin nerede olduğunun bilinmemesi bunu da doğrular nitelikte.
Yönetim bazında önemli eksiklikler, hatta AKP’nin arka bahçesi eleştirilere rağmen Türk-İş’in sendikal anlayışının tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Diyalog diyenlerin, teslimiyetçi sendikacılıkdan bahsedildiği ortaya çıktı. Bu sadece Türk-İş içinde değil diğer sendikalar içinde geçerli. Türk-İş’in sınıf sendikacılığı yapması için 11 sendika genel merkezinin eleştirileri de göz önüne alınarak bu anlayış tartışılmaya açılmalıdır. Olağanüstüne götürülmeden yönetimin değişmesi de dahil olmak üzere Türk-İş’in tüm Türkiye genelinde tartışmaya açılması gerekiyor. Sosyal diyalogculuk anlayışının değişmesi için bütün sendikalarda tartışma yapılması gerekiyor. Değiştirilecek olan sendikalar yasasının da işyerlerinde örgütlenmelerin çoğalmasıyla, işçiler için sınıf sendikacılığı anlayışının yerleşmesinde önemli bir etken olacağını düşünüyorum. Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu kendi işyerlerinde bir tartışma yürütüyor. Umarım bu genişler ve tüm Türkiye geneline ve diğer sendikalara da yayılır.
İşçiler sesini yükseltecektir
Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm: Türk-İş asgari ücret konusunda 700 YTL diye rakam açıklıyor yine aynı Türk-İş’in yöneticileri 430 YTL’ye ‘Evet’ diyor. Bunun kendisi bir çelişki. İşçilerin karşı çıktığı konu da bu. Kıdem tazminatı geliyor, ses yok, SSGSS geçti hükümetin yanında olundu. İşçilerin hak ve menfaatlerinin olduğu hiçbir yerde yer almadı. 1 Mayıs’ta bütün bu tepkilerin üzerine tuz biber oldu. Bu yaşanan Türk-İş içinde tartışma yaratıyor. İşçiler artık onlar adına yapılan yanlış şeylere karşı durabilir, tartışabiliyor. Tartışan nokta şudur nasıl Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel 1 Mayıs kararının ardında sonuna kadar durduysa kendi sendikalarının da aynısını yapmasını istiyorlar. Tartışılan Türk-İş bu. İşçiler 6 Nisan’da, 1 Mayıs’ta aleyhlerine yapılanlara karşı sessiz kalmayacaklarını ortaya koydular. İşçiler bundan sonra ki dönemde kendilerine yönelik saldırılara karşı sendikalarına rağmen seslerini yükselteceklerini gösteriyorlar. Bu daha iyi bir Türk-İş’i yaratacaktır.
Değişim imkanı var
Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay: Asgari ücretteki Türk-İş’in tutumunu çok tartışmıştık. İlk kez şerh koyulmadığını gördük. Açlık sınırının asgari ücretin üstünde olması bu kararın ne kadar yanlış olduğunu ortaya koydu. Türk-İş asgari ücretteki tutumunu SSGSS’ye de yansıttı. SSGSS’yi hükümet gözünden bakarak onaylandığını görüyoruz. Biz gerçekten gücümüz oranında buna karşı durduk ama Türk-İş’in artık yüzünü işçiye dönmesi gerekiyor. Çalışanların hak ve özgürlüklerini korumakla yükümlü olan Türk-İş’in bunu yerine getirmesini istiyoruz. Geçmişteki Türk-İş’in politikalarından bir şeyin değişmediğini yine siyasi iktidarların gölgesinde hareket edildiğini görüyoruz şimdi. SSGSS’de bir mücadele ortaya koyulması gerekiyordu ama yapmadılar. 1 Mayıs’ta da söyledikleri, aldıkları kararların arkasında durmadılar. Bizde tabanın sesi olarak Türk-İş’in tutumunu değiştirmek için mücadeleye devam edeceğiz. Herkes bunu bilmelidir. Türk-İş’in politikası değiştirme imkanlarımız var bunu da yapacağız. Türk-İş politikalarını değiştirecektir.
Anlayış tartışılmalı
Tez Koop-İş 2 No’lu Şube Başkanı Rabia Özkaraca: Nasıl bir Türk-İş yönetimi ve anlayış istiyoruz önemli olan bu. Bence tartışılan yönetim sendikal anlayışı. Önemli olan sorun karşısında yönetimin somut tutumudur. SSGSS’de yapılan açıklamalar, tabanın eylem talebinin önüne geçen, engelleyen açıklamalar oldu. “Tabanımız rahatsız değil üç beş şube başkanının münferit açıklamalarıdır, biz altın vuruşumuzu yaptık” açıklamaları yapıldı. “6 Nisan mitingine katılmıyoruz” açıklamaları yapıldı. Türk-İş üyesi işçiler o mitinge katıldı. Bunlar daha sonra teknik hata olarak değerlendirildi. Bunlar teknik hatalar değil yapılan bilinçli politikalardı.
“1 Mayıs’ta Tasim’de olacağız” denildi ve biz bu karara sahip çıkarak oraya gittik. İyi bir hazırlık yapılmadı. Hükümet “İzin vermeyeceğiz” dediği zaman buna karşılık işyerlerinde çalışma yapılmadı. Sadece biz değil diğer konfederasyonlar da aynı durumdaydı. Biz sadece AKP’nin ağzına baktık. ‘Tatil ilan edilecek, Taksim verilecek’ diye bir hayal alemine dalındı. İşçiler olarak ilk defa bu kadar şiddetle karşılaştık. Buna rağmen hiçbir sendika hükümetin bu tutumunu işyerlerinde tartışmaya açmadı.
30 Nisan’da Başkanlar Kurul kararının ardından Yönetim Kurulu kararı sendikalara gönderilerek “Biz katılmıyoruz sağduyu nedeniyle bunu yapmıyoruz. Giden sendikalara saygı duyarız”dendi ama akabinde yapılan bir açıklamada ise Başkanlar Kurulu ve Yönetim Kurulu kararlarına uygun davranılmadığı söylendi. Bilmiyorum belki bunu da teknik hata diye tarif edecekler önümüzdeki günler de ama bence öyle değildi. Bu açıklamalar birbirleriyle çelişen açıklamalardı. İşçiler bunları kaygı ile izliyorlar. Ardı ardına yapılan bu yanlışlar konfederasyonu tartışılır hale getirdi ve bunu kendileri yaptı. İşçilerin örgütlerinde tutarlı açıklamaları olmalıdır. Sermaye böyle yapıyor. Ama biz yalpalıyoruz. Sermayenin saldırıları karşısında sürekli yalpalıyoruz. İşçi sınıfının haklarını koruyan, bunun için bedel ödemesi gerekiyorsa bundan kaçmayan bir anlayışın Türk-İş’e hakim olmasını istiyoruz. İşyerlerinde bunlar tartışılmalıdır. Bundan sonrası için tartışan Türk-İş olmalıdır. Bunu yaparken amacımız daha sağlıklı, güçlü, mücadeleci bir sendikal anlayış yaratmaktır. Bizim kişilerle işimiz olmaz anlayış tartışılmalıdır. Örgütlü örgütsüz işçilerin bu açıklamalar karşısında sendikalara küsmek değil, tartıştırmak ve değiştirmek görevini üstlenmeleri gerekiyor.
Hak gasplarını kabul etmeyiz
Basın-İş İstanbul Şube Başkanı Levent Dinçer: Asgari ücrette ilk kez uzlaşılması konfederasyon içinde AKP’nin ağırlığını ortaya çıkartıyor. 6 Nisan’da Türk-İş’in “Biz burada yokuz” demesine rağmen Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu’nun karşı çıkması ve 11 sendika genel merkezinin bize omuz vermesi Türk-İş’te olumlu bir hava yarattı. Türk-İş Başkanının “Taksim’deyiz” demesinin ardından bir gün kala “Taksim’de değiliz” demesi sendika içinde büyük bir çatlak yarattı. Ardından Genel Sekreter Mustafa Türkel’in “Sonuna kadar Taksim’deyiz” demesi ve 18 sendikanın Taksim’e çıkması Türk-İş’te ciddi bir tartışmayı da başlattı. Türk-İş’in belli bir bölümünün 1 Mayıs’taki hareketinin olması gereken bir tutum olduğunu düşünüyorum. Önümüzde sendikalar kanunun var. SSGSS’e Cumhurbaşkanı tarafından da onaylamış olsa da hala bu yasayı geri çektirme gücüne sahibiz. Bütün bu yapılanlara ve tartışmalara rağmen Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun hükümetin arkasından yürümesi zor durumda bırakıyor bizleri. Alanlarda aldığımız hakları masa başlarında uzlaşma adı altında geri verilmesini kabul etmemiz söz konusu olamaz. Bütün gücümüzle hem saldırılara hem de bu anlayışlara karşı mücadele edeceğiz.
Gökhan Durmuş

Evrensel'i Takip Et