19 Mayıs 2008 00:00
KONUM
AKPnin Kürt halkı içindeki politik etkisinin en önemli dayanaklarını, savaş karşıtı görünmesi ve yoksullukla mücadele söylemini kullanması oluşturuyordu. 22 Temmuz seçimlerinden sonra Genelkurmayla geliştirilen işbirliği üzerinden gerçekleştirilen sınır ötesi hava ve kara operasyonları, AKPnin savaş karşıtı görünümünden hızla uzaklaşmasına yol açtı
AKPnin Kürt halkı içindeki politik etkisinin en önemli dayanaklarını, savaş karşıtı görünmesi ve yoksullukla mücadele söylemini kullanması oluşturuyordu. 22 Temmuz seçimlerinden sonra Genelkurmayla geliştirilen işbirliği üzerinden gerçekleştirilen sınır ötesi hava ve kara operasyonları, AKPnin savaş karşıtı görünümünden hızla uzaklaşmasına yol açtı. Kürtler, uzattıkları barış elini sıkmayan ve savaşı dayatan Başbakan Erdoğan ve AKPye karşı tepkilerini, Newroz başta olmak üzere bütün eylem ve etkinliklerde yüksek sesle haykırdı/haykırıyor. 90lı yıllar boyunca binlerce köyün boşaltılması ve milyonlarca insanın göçe zorlanması sonucu iş, aş, barınak gibi sorunlar, Kürt yoksullarının yaşantısında giderek öncelik kazanan talepler haline geldi. AKP Hükümeti, 2002 seçimlerinden bu yana Kürt yoksullarının sorunlarını çözecek adımlar atmak yerine, bu yoksulluğu sömüren bir politik tutum geliştirdi. Dinsel söylemleri de kullanarak yoksulluk meselesine ianeci (yardım etmeci) bir tarzda yaklaştı; okuyan çocuk, gıda, yakacak gibi yardımlar dağıtarak, yardımların devamlılığını kendisine oy verilmesine (hükümette kalmasına) bağladı. Kürt ulusal hareketinin bu sorunları bugün uğruna mücadele edilecek talepler olarak görmeyerek ertelemeci bir tutum içinde olması da, AKPnin işini kolaylaştırmıştır.
Bugün başta gıda başta olmak üzere temel tüketim mallarına yapılan zamlar, artan işsizlik ve uluslar arası kapitalist sistemle birleşen kriz belirtileri AKPnin ekonomik alandaki manevra olanaklarını daraltmakta, emekçi düşmanı yüzünün daha açık biçimde açığa çıkmasını sağlamaktadır. Pirinç krizinden sonra, hem üreticiyi, hem de halkı açlıkla yüz yüze getirecek buğday, arpa, mercimek krizi kapıda olmasına rağmen, AKP hükümeti olup bitenleri seyretmekle yetinmektedir. Bölgede tarım ve hayvancılık kuraklık nedeniyle büyük oranda zarara uğramışken Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, üreticilerin sorunlarını çözmek yerine tarımda kuraklık yok açıklamaları yapmaktadır. Oysa TZOB (Türkiye Ziraat Odaları Birliği)un yaptığı araştırmalar Bakan Ekeri yalanlamaktadır. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününde basın toplantısı düzenleyen TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, Kuraklığın tarıma verdiği zararın 5 milyar YTL olduğunu; Mardin, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Hakkari, Muş, Siirt, Şırnak, Gaziantep, Elazığ gibi bölge illerinde buğday ve arpada zarar oranlarının yüzde 90ı, kırmızı mercimekte yüzde 60ı bulduğunu belirtmektedir. Bu durumun bölgede ekonomik ve sosyal yıkımı derinleştireceği açıktır.
1 Mayıstan önce Kürt halkının ulusal demokratik mücadelesi ile emek mücadelesinin birleştirilmesi yönünde adımlar atan; Bölgede 1 Mayısın yaygın ve kitlesel kutlanması için çalışmalar yürüten Demokratik Toplum Partisi, üreticilerin uğradığı yıkıma sessiz kalan hükümeti protesto etmek için çiftçi mitingleri düzenleyecek. DTPnin üreticilerin/emekçilerin sorunlarına yönelmesi ve çözümü Kürt sorununun çözümünden bağımsız olmasa da, ilk kez doğrudan bölge üreticilerinin sorunları üzerinden mitingler yapma kararı almasının bölgede AKP ile hesaplaşma bakımından önemli sonuçlar doğuracağı şimdiden söylenebilir. 22 Mayısta Batmanın Beşiri ilçesinde, 24 Mayısta Tarım Bakanı Ekerin de memleketi olan Diyarbakırın Bismil ilçesinde, 25 Mayısta Mardinin Kızıltepe ilçesinde ve 31 Mayısta Urfanın Siverek ilçesinde yapılacak mitinglerin aynı zamanda, bölge üretici köylü hareketinin ülke genelindeki üretici köylü hareketiyle birleşmesi olanaklarını da geliştirecektir.
Türkiye Barış Meclisinin 1 Haziranda İstanbulda düzenleyeceği Barış mitingi ve bölgedeki çiftçi mitingleri; Newroz ve 1 Mayısla geliştirilen ekmek, barış ve özgürlük mücadelesini güçlendirecek adımlar olarak değerlendirilmelidir. Sürecin Kürt ulusal mücadelesinin ülkedeki emek ve demokrasi mücadelesiyle birleştirilmesi yönünde ilerletildiği her adım, eşitlik, kardeşlik ve insanca yaşam isteyen Kürt halkı ve ülke emekçilerinin gericilikle hesaplaşmasını yakınlaştıracaktır.
Çetin Diyar