20 Mayıs 2008 00:00
Doğru din ve laboratuvar ispatı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlunun, Harwardda İslamda Bir Arada Yaşama Kültürü: Türkiye Örneği başlıklı bir konuşma yaptığını ve doğru dinin anlatılması gereği üzerinde vaaz verdiğini basından öğreniyoruz.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlunun, Harwardda İslamda Bir Arada Yaşama Kültürü: Türkiye Örneği başlıklı bir konuşma yaptığını ve doğru dinin anlatılması gereği üzerinde vaaz verdiğini basından öğreniyoruz. Vatandaşlarına doğru dini iyice bellettikten(!) sonra, dünyaya açılıp bütün insanlığa belletmek(!) için fetihlere çıkması gerçekten takdire şayan bir cesaret örneğidir! Ama doğru dinin laboratuvar ispatı ile ilgili itirazımız var. İleri sürülen formülleri inceleyerek kendi yaşantımızdan örneklerle yanlışlıklarını ispatlamaya çalışacağım.
Doğru din işleri formül 1= Cami bulunmayan Alevi köylerine imam atayan Diyanet İşleri Başkanlığı, hizmetlerini hiçbir ayrım gözetmeden yaptığını vurguladı. Sayın doğru din işleri başkanı, ayrım her zaman lanetli bir şey değil. Bütün zihin bulanıklıkları ve sorunlar elmalar ile armutları birbirinden ayırmadığımız için doğuyor. Çoğulculuk, doğası gereği ayrımlı bütündür. Ayrımlı döneminin başladığına ne kadar çabuk alışırsanız, ülkemizin bu zorunlu geçişi daha az sancılı atlatmasına hizmet edersiniz. Diyanet İşleri Başkanlığının faaliyetleri ve fetvaları karşısında inancımızın sınırlarını, laikliği, eşitliği, çoğulculuğu savunmak zorundayız.
Diyanet İşleri Başkanlığının varlığının laikliğe aykırı olduğu tartışılırken, başkanın özellikle Aleviliğe karşı frensiz demeçler verebilmesinin zemini sorgulanmalıdır. Sayın başkan, Alevi köylerine ayrım yapın, cami yapmayın, imam ataması yapmayın. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak TC vatandaşları Müslümanlar arasında lütfen kalın çizgilerle ayrım yapın ve en azından mevcut haliniz ile hepsinin inanç temsilcisi olmadığınızın ayrımına varmanızda büyük yarar olduğunu düşünüyoruz. Müslümanlık içindeki (veya dışın daki: buna da her Alevi kendisi karar verir) herhangi bir inancın ülkemizdeki bütün Müslümanları (veya inançları) kapsayamayacağının ayrımında olmanız gerekir. Doğru din işlerinin süregelen bu ısrarlı çabasının adı asimilasyondur.
Doğru din işleri formül 2 = Cemevlerinin ibadet yeri statüsüne alınmasının Aleviliği müstakil bir din haline getireceği ve Alevileri Müslümanlıktan koparacağı gerekçesi ile yanlıştır şeklindeki beyanınız, hem yanlıştır hem de inanç özgürlüğüne ve insan haklarına aykırı bulduğumuzu belirtmek isteriz. Başkalarının haklarına, sınırlarına, özgürlüklerine saygıyı koruyarak ibadetimi, ibadethanemde inandığım şekilde yaparım. İnancıma göre cennete götürecek ama size göre cehenneme götürecek, size ne? Kimse benim yerime öbür tarafta hesap vermeye kalkmasın; kabul etmem vallahi. TSE tescilli Müslümanlık diye bir şey olmayacağı gibi inancımın Diyanet İşleri Başkanlığı mühründen çıkan GÖRÜLMÜŞTÜR damgasına ihtiyaç duymuyor olması, beni günaha sokmuyor. Her şeyin tekeli, standardı olabilir ama inanç çok ayrımlıdır.
Doğru din işleri formül 3= Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin zorunlu olarak okutulmasında adeta zorunluluk vardır, zaruret vardır. Sayın başkan, size göre yanlış dinin benim doğru dinim olabileceğini formülünüzde ihtimal dışı bıraktığınız için yanlıştır. Çocuğuma doğru din dersi vermek istemiyorum. Kendi yanlış dinim var ve onu kendi çocuğuma öğretebilirim. Sayın Başbakan; laiklik, inanç özgürlüğü, demokrasi, çoğulculuk, eşitlik gibi dünya ve devlet işleri din adamlarına bırakılamaz.
Sayın Başbakan, ulemayı ve Diyanet İşleri Başkanlığını sahaya çağırmaktan vazgeçin. Zorunlu din dersini tamamen kaldıralım. Cemevlerinin ibadethane statüsüne kavuşturacak düzenlemeleri vakit geçirmeden yaparak, artık bu tartışmalara son verebilirsiniz.
Uygar ülkeler bütün inançlardan din adamlarına Başkalarının özgürlüğünün başladığı yerde sizin özgürlüğünüz biter formülünü herkesin gözüne iyice batacak şekilde kanunlarla kalınca çizdiği için laik, özgür, huzurlu bir şekilde birinci lig ülkeleri olmuşlardır.
Mevlüd Oruç Akdeniz Kültür ve Dayanışma Derneği Y.K. Üyesi