21 Mayıs 2008 00:00
GERÇEK
Uluslararası Sendikal Konferansın 4üncüsü Balıkesir-Gönende yapılıyor.İlki Burhaniye-Örende yapılan konferansın ikincisi Fransada (Annecy) üçüncüsü ise Yunanistanda (Atina) yapılmıştı
Uluslararası Sendikal Konferansın 4üncüsü Balıkesir-Gönende yapılıyor.
İlki Burhaniye-Örende yapılan konferansın ikincisi Fransada (Annecy) üçüncüsü ise Yunanistanda (Atina) yapılmıştı.
İşçi sınıfının uluslararası amaçları ve sınıfa yönelik sermaye saldırısına karşı, işçi sınıfının, sendikaların uluslararası mücadele birliğini amaçlayan konferanslar, dünyanın her yanından sendikacıların, işçi temsilcilerinin katıldığı konferanslar olarak düzenlendi.
Kuşkusuz ki sendikal konferans, uluslararası niteliğinden dolayı; işçi sınıfının uluslararası sorunlarını dikkat merkezine almıştır. Bu açıdan bakıldığında, Gönende toplanacak olanı da önceki konferanslarda olduğu gibi, bu merkezde bir konferans olacaktır.
Uluslararası Sendikal Konferans, elbette bugün dünyada sermayenin saldırılarının had safhaya çıktığı koşullarda toplanmaktadır. Bu yüzden görevleri de, gündeme alacağı konuların önemi de artmıştır. Zaten sermaye saldırısının alanı genişleyip derinleştikçe, saldırıların tek merkezliliği, ayniliği daha da açıkça belli olmaktadır. Nitekim son birkaç yıldır; Fransa, Almanya, İngiltere gibi gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyada saldırıların benzer hedeflere yöneldiği gözlenmektedir. Özelleştirme, esnek çalışmanın yaygınlaştırılmasında atılan adımlar ve sendikaları bu alanlarda püskürtmüş olmaktan gelen özgüvenle patronlar ve hükümetler; pek çok ülkede sosyal güvenlik ve sağlık sigortasının piyasaya açılması, bu alandaki hakların sınırlandırılıp gasp edilmesi öne çıkmış bulunmaktadır.
Patronlar ve hükümetler, sendikaların içene de müdahale ederek başarılarını taçlandırmayı amaçlamaktadırlar. Son yıllarda en gelişmiş kapitalist ülkelerde hükümetler ve patronların desteği ile sendikaların başındaki en iflah olmaz bürokratların harekete geçirildiği, diyalogcu sendikacılık adı verilen eğilim kışkırtılmaktadır. Böylece itibarsızlaşan, çaresizleşen sendikaları; var olan durumlarını kabul etmeye zorlamaktadırlar. Sendikal mücadeleyi, sorunları patronlarla sendika temsilcilerinin oturup, kapalı kapılar ardında çözdükleri, çözüm projeleri geliştirdikleri bir faaliyete indirgemeyi amaçlamaktadırlar. Dolayısıyla; geleneksel reformcu sendikacılık bile artık, mücadeleci sendikacılık, sorun çözen değil sorun çıkaran sendikacılık, 19. yüzyılın ücret sendikacılığı suçlamalarıyla dışlanmakta; var olan durum, bu mücadeleci sendikacılık çizgisinin eseri olarak gösterilmektedir. Çözüm ise diyalogcu sendikacılığa dönüşte görülmektedir. Ve elbette ki Uluslararası Sendikal Konferans, varlığı ve 4üncüsü yapılacak olan konferanslarıyla bu sendikacılık eğilimine karşı, mücadeleci bir sendikacılık fikri ve mücadele hattının temsilcisi olarak vardır ve Gönendeki toplantı da; bu hattın yaygınlaşmasında bir vesile olduğu ölçüde yararlı olacaktır.
Sermayenin işçi sınıfına ve sendikalara yönelttiği azgın saldırının boyutları düşünüldüğünde, akla; Bu saldırı, şu kadar sendikacının katıldığı bir toplantıyla karşılanabilir mi? sorusu gelebilir. Ve ilk bakışta bu düşüncede bir haklılık payı var gibi görünür. Ancak şu da bir gerçektir ki, böyle, bu türden uluslararası toplantılar, işçi sınıfı mücadele tarihine bakıldığında; böyle, sınırlı sayıda temsilciler düzeyinde olmaktadır. Çünkü, genellikle mücadeleci işçiler, bu türden toplantılara pek çok nedenle, kalabalık gruplar halinde katılamamaktadırlar. Ama bu tür toplantıların etkisi, katılan kişi sayısından öte olabilmektedir. Çünkü, mücadelenin sorunlara çözüm arayan ileri işçi kesimleri, kendi önlerine çözüm için; anlaşılır ve gerçeklerden hareket eden bir yol sunulduğunda, yolu sunanların sayısına bakmadan hızla benimseyebilmektedirler. Bu yüzden de bu tür toplantıları; sınıfın en ileri unsurlarının birbirlerini tanıması, mücadelenin ilerlemesi için bir yol arayışı ve bu arayışın ortaklaştırılması için deney alışverişi olarak görmek gerekir.
Bu açılardan bakıldığında, 4. konferansın hedeflerinin ve katılımcı sayısının (Türkiye dışından 13 ülkeden 50 dolayında sendikacının katılacağı belirtiliyor) asla küçümsenmemesi gerekir. Dahası bu katılım, Türkiyeli sendikacılar için de ayrı bir öneme sahiptir. Hem diğer ülkelerde olanları, o ülkelerdeki sendikacıların ileri unsurlarını, neyi nasıl değerlendirdiklerini görecekler; hem de kendi deneyimlerini aktarma, kendi rollerini ve yollarını belirlemede daha sağlam referanslar edinme imkanı bulacaklardır. Sadece bu nedenle bile Türkiyeli sendikacıların (işçi ve kamu emekçisi), bu fırsatı kaçırmamaları gerekir.
Umuyorum ki bu 4. Uluslararası Sendikal Konferans, tüm katılımcılar ve dünya emek mücadelesi bakımından yararlı sonuçlar doğurur.
İ. Sabri Durmaz