10 Haziran 2008 00:00
GÜNCEL
Anayasa Mahkemesinin türban ile ilgili anayasa değişikliğini iptal etmesi yoğun bir biçimde tartışılıyor.
Bütün savunma gerekçelerine rağmen, Anayasa Mahkemesinin kararı anayasaya aykırı. Anayasa mahkemesi kanunların anayasaya aykırılığını denetler. Anayasa değişikliklerinin anayasaya aykırı olup olmadığını denetleyemez. Bu değişiklikleri şekil yönünden inceler. Anayasa değişikliği yapılırken bir şekil hatası yapılmışsa bunu tespit eder.
Anayasa mahkemesini savunanların ileri sürdüğü ya TBMM seçimler 20 senede bir yapılacak diye karar alırsa, ne yapılacak, müdahale edilmeyecek mi? gibi gerekçeler çok komik. Halk arasında böyle örnekleri hala ve amca benzetmesi ile alaya alırlar.
Demek ki, Anayasa Mahkemesine göre, burjuva demokrasisi teorisinde, iktidarın kaynağı olarak tarif edilen milletin iradesi temsilcileri aracılığıyla yanlış işler yapabilir. Saçma sapan kararlar alabilir. O zaman da, Anayasa Mahkemesi gibi bir kurum bu durumu düzeltir. Peki, güzel. Ya Anayasa Mahkemesi de yanlış bir şey yaparsa. Oradaki on bir kişi yanılırsa ya da bilerek yanlış işler yaparsa ne olacak? Öyle ya, teorik olarak otuz milyon kişinin iradesini yansıtan beş yüz elli kişilik bir kurul yanılabiliyorsa, on bir kişilik bir kurul da yanılabilir ve yanlış işler yapabilir. Bu durumda yanlışı kim düzeltecek? Yargıçlar yanılmaz mı? Emekli Danıştay Başkanının vurguladığı gibi son sözü yargıçlar mı söyler?
Bütün bunları tartışmanın bir alemi yok.
Teori baştan sakat. İlk olarak TBMM halkın iradesini gerçekten temsil etmiyor. Bunu saptadıktan sonra, gerisini tartışmak zaten abesle iştigal etmek olur.
Bir iktidar mücadelesi sürüyor egemen güçler arasında. AKP seçimlerde oyların çoğunu alıyor ama gerçekten iktidar olmak için oy çoğunluğu yetmiyor. Askerlerin silahlı gücü kimden yana ise son kertede o iktidar oluyor. Yasal düzenlemeye göre, anayasayı ve bütün kanunları değiştirme gücü ve yetkisine sahip bir çoğunlukla TBMM de olsan da bunu yapamıyorsun. Örneğin Anayasa Mahkemesini yasal olarak lav edebilecek gücün olmasına rağmen, Anayasa Mahkemesi senin üstünde bir pozisyon edinerek, yaptıklarını yok saydırabiliyor.
Son bir yıla kadar, egemen klikler arasındaki bu mücadelede, AKP, kendini halk iradesinin temsilcisi gibi göstererek, halk iradesine dayanmayan zorba güçler tarafından mağdur ediliyormuş izlenimi yaratmayı başarabiliyordu. Son bir yıl içinde, modern yaşamı benimsemiş, şeriatçı bir yönetimden korkan geniş kesimleri ürküterek, mağdur pozisyonunu yitirmeye başladı. Bu nedenle, mağduriyetine yol açan son darbeler, en az kendisini destekleyen bir çoğunluk kadar kitle tarafından desteklenir oldu.
Şimdi, artık, daha önceki çok daha hafif müdahalelerde gösterilen tepki, yargı darbesi karşısında gösterilmiyor. Muhtemelen birkaç ay sonra AKP de kapatılıp yeni bir hükümet kurulması aşamasına geçilecek. AKP yi hükümet yapan yöntemlerle, AKP hükümetten alaşağı edilecek. Su testisi su yolunda kırılır. AKP ye acımayacağız. Acınmayı hak etmedi.
Gerçek halk iktidarı için, halkın taleplerini gerçekleştirmek için mücadeleyi güçlendirerek burjuva iktidar güçlerinin tepişmesi dışında bir yoldan giderek zorbaların iktidarına son vereceğiz. Emekçiler için başka yol yok.
Kamil Tekin Sürek
Evrensel'i Takip Et