15 Haziran 2008 00:00

GÖZLEM

Tarih boyunca işçiler ve mücadele eden sendikalar nice güçlüklerle karşı karşıya kaldılar.

Paylaş

Tarih boyunca işçiler ve mücadele eden sendikalar nice güçlüklerle karşı karşıya kaldılar. İşçilerin kendi çıkarları doğrultusunda örgütlenmesi çeşitli yollarla engellendi, işçi hareketi kimi zaman yasal düzenlemelerle, kimi zaman fiili baskılarla etkisiz hale getirilmeye, boğulmaya çalışıldı. 15-16 Haziran 1970 direnişi, bu anlamda tüm engelleme ve baskılar karşısında bir kırılma noktasını ifade etmesi bakımından önemli ve tarihi bir gün.
15-16 Haziran direnişi, sadece yarattığı sonuçlar üzerinden değil, özellikle sendikal haklarını korumak için birleşen işçilerin, bir sınıf olarak kendi güçlerini kavramaları, işçi sınıfının neler yapabileceğini dosta düşmana göstermeleri bakımından da bir dönüm noktasını ifade ediyor. Bu direnişle birlikte, farklı sendikalara üye binlerce işçinin ortaya koyduğu mücadeleci tutum, inanç, cesaret ve kararlılık, aradan geçen onca yıla karşın bugün hâlâ hafızalardaki yerini koruyor.
1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren artan grevler ve fabrika işgalleri ile (Derby, Alpagut, Sungurlar fabrikalarında yaşanan işgaller ve diğerleri) belirgin bir ivme kazanan işçi hareketi, 15-16 Haziran 1970’de bir adım daha öne çıkarak, işçi sınıfının militan eylemliliği, işçi-sendika hareketinin büyümesi ve güçlenmesinde önemli bir rol oynadı. Bu noktadan başlayarak, işçi sınıfının o ana kadar kendiliğinden gelişme gösteren karakteri ciddi bir sıçrama yaşadı.
1961-71 döneminde işçi hareketinde yaşanan belirgin yükselişe bakıldığında, mücadelenin genel olarak önünde olan işçilerin önemli bir bölümünü, o dönemdeki büyük fabrika ve işletmelerde çalışan örgütlü işçiler oluşturuyordu. Başta metal sanayi olmak üzere petrol, kimya ve madencilik sektörlerinde çalışan işçiler, hareketin o dönemdeki yönünü belirleyen esas güç durumundaydılar.
15-16 Haziran’ı yaratan koşulların başında, özellikle 1967 sonrasında çok sayıda eylem ve direnişin gerçekleştiği fabrikalar, işyerleri ve ileri işçilerin belirleyici rolünü görmek mümkün. İşyerlerini temel alan sendikal örgütlenme ve işyeri çalışmasının yaygınlığı, işyeri temsilciliklerinin mücadelenin her aşamasında aktif olarak yer alması, o dönemdeki eylem ve direnişlerin başarılı olmasının en temel nedeniydi.
15-16 Haziran eylemlerine katılan işçi sayısının fazlalığı, başka sendikalardan ve sendikasız işçilerden katılımların yoğun olması ve o dönemdeki eylemlerin yaygınlaşmasında, sendikaların gücünü işyerlerinden almasının önemi tartışmasız derecede büyük. 15 Haziran günü, 115 işyeri ve 80 bin işçiyle başlayan, 16 Haziran günü 168 fabrika ve 150 bini aşkın işçiyle devam eden 15-16 Haziran direnişi etkisini en çok, Türkiye işçi sınıfının kalbi sayılan İstanbul ve İzmit’te gösterdi. İstanbul’da, Gebze’de, İzmit’teki fabrikalarda üretim büyük ölçüde durdu. Her tarafta işçiler çeşitli yürüyüşler, mitingler düzenlediler ve kent merkezlerine doğru çağlayan bir sel gibi akmaya başladılar. DİSK yönetiminin böylesi bir karar almamasına rağmen işçilerin kendi inisiyatifleriyle harekete geçmiş olması önemliydi.
15-16 Haziran direnişi, işçi sınıfının “masa başında” ya da “proje” toplantılarında değil, sadece ve sadece eylemler ve mücadele içinde birleşebileceği, birleşik gücünü yaratabileceği gerçeğini tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. Ancak tüm bunların devamının getirilememiş olması, her direniş sonrasında olduğu gibi, yeni saldırıların ve hak kayıplarının yaşanmasına neden oldu.
Bugün bir taraftan İstihdam Paketi’yle, diğer taraftan yeni Sendikalar Yasa Tasarısı gibi düzenlemelerle kuşatılmış olan işçi sınıfı için 15-16 Haziran, hâlâ çok şey ifade ediyor. Sermaye ile sorunlarının “diyalog” yoluyla çözülemeyeceğini yavaş yavaş görmeye başlayan çok sayıda sendika için mücadeleci bir çizginin benimsenmesi, hem acil bir ihtiyaç, hem de ertelenemez bir zorunluluk haline gelmiş durumda.
Sendikaların, işçilerin birleşik mücadelesini esas alan bir anlayış temelinde, geniş kitleleri harekete geçirerek birer örgütlenme ve mücadele merkezi haline gelmesi, 15-16 Haziran ve onun yarattığı değerlerin izinden gidildiğinde asıl anlamını kazanacak.
Erkan Aydoğanoğlu
ÖNCEKİ HABER

AKP savunmada laik

SONRAKİ HABER

Greve destek için eylem yapacaklar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa