15 Haziran 2008 00:00

kızılırmak suyu için gelişmiş bir arıtma tesisi kurulmalı

Ankara’da su tartışmaları Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in “21 gündür Ankaralılara Kızılırmak Suyu içiriyorum” açıklamasıyla yeniden alevlendi.

Paylaş

Ankara’da su tartışmaları Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in “21 gündür Ankaralılara Kızılırmak Suyu içiriyorum” açıklamasıyla yeniden alevlendi. Melih Gökçek ve ASKİ yetkilileri suyun temiz ve içilebilir olduğunu savunurken, yapılan bilimsel araştırmalar Kızılırmak Suyu’nun ileri arıtma teknikleriyle arıtılmadan kullanılmasının uzun vadede çeşitli rahatsızlıklara yol açabileceğini belirtiyorlar. Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şube Sekreteri Heval Sarıtaş ile Ankara’nın su sorunu ve Kızılırmak Suyu hakkında konuştuk.

Ankara’da yaşanan su sorunun kaynağında sizce ne yatıyor? Kızılırmak Ankaralının derdine derman olacak mı?
Ankara’nın susuz kalmasının nedeni bahsedildiği gibi Ankara’nın son 41 yılın en kurak dönemini yaşamış olması değil aslında. Bunun en önemli nedeni Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, Devlet Su İşleri (DSİ) planlama raporlarında yer alan yatırımları zamanında hayata geçirmemiş olması. Çünkü DSİ, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni defalarca uyararak Ankara’da 2006-2007 yıllarında su sıkıntısı yaşanacağı uyarısında bulunmuş, ancak Büyükşehir Belediyesi bu uyarıları dikkate almayarak ve 2007 yılında yaşanan kuraklığı da bahane ederek alelacele Kızılırmak projesini devreye sokmuştur. Kızılırmak projesi DSİ raporlarına göre 2030 yılı düşünülerek hazırlanmış bir proje. Bunun çeşitli gerekçeleri var: Bunlardan biri Kızılırmak deltasının çok kirli olması dolayısıyla havzanın o tarihe kadar temizlenecek olmasının düşünülmesi. İkincisi, bu su şu an çok pahalı olan ileri bir arıtma teknolojisi gerektiriyor. DSİ, ileri arıtma tekniklerinin 2030 yılından sonra daha ucuzlayacağını öngörüyor. Üçüncüsü bu barajlardan aynı zamanda enerji temin ediliyor. Dolayısıyla eğer siz buradan 30 yıl önce su temin ederseniz ciddi bir enerji kaybı yaşanacak.

Kızılırmak Suyu’nun içme suyu olarak kullanılıp kullanılamayacağı sıkça tartışılıyor. Çeşitli raporlar gündeme geliyor. Bu tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kızılırmak suyunun şöyle bir özelliği var: Geçtiği havzada Sivas, Kayseri, Kırşehir, Kırıkkale, Nevşehir gibi birçok ilin hem atık suyunu hem de hem de sanayi suyunu alan, yani kirlilik toplayan bir su. Atık su arıtma tesisi olan Kayseri dışındaki iller sanayi ve atık sularını hiçbir şekilde arıtmadan suya bırakıyorlar. Kızılırmak kendi doğal yapısında çok yüksek sülfat, sodyum, klorür değerleri taşıdığı için de içme suyu standartlarına uygun bir su değil. Zaten DSİ’nin Kızılırmak suyuyla ilgili kendi yaptığı çalışmalarda da bunu çok net görüyoruz. Bir çok ağır metal değerleri sınır noktada ya da sınırları aşmış durumda olduğu analizlerde görülüyor. Dolayısıyla bu suyun çok ciddi bir arıtmadan geçmesi gerekiyor. Ancak, Kızılırmak suyunun bazı parametreleri TSİ 266 ve Sağlık Bakanlığı İnsani İçme Suyu Standartlarının çok üzerinde olduğu için İvedik arıtma tesislerinde arıtılamayacağını söylüyoruz. Ankara’nın mevcut su kaynakları gerçekten çok kaliteli, birinci sınıf sulardı. Dolayısıyla çok ileri bir arıtma tesisine gerek olmadan İvedik Arıtma Tesislerindeki ünitelerden arıtabilecek düzeydeydi. Ancak Kızılırmak suyunun standartlardan yüksek olan sülfat, sodyum, klorür ve bazı ağır metal değerleri ancak ters osmoz, nanofiltrasyon gibi ileri arıtma yöntemleriyle arıtılabilir. Yani mevcut İvedik Arıtma Tesisi’nin Kızılırmak Suyu’nu istenilen içme suyu standartlarına indirgemesi mümkün değil. Bir ikinci nokta da, Belediye Başkanı’nın “bakın bu analizlerde ağır metal yok, bakın bunda kirlilik yok” gibi açıklamalarına kanıt olarak gösterdiği analizler. Su analizleri, suların özellikleri mevsimsel olarak değiştiği için süreklilik ister. Tek bir analiz sonucuna bakılarak bu suyun kirliliği veya temizliği tartışılamaz. Örneğin mevsimsel olarak çalışan fabrikaları düşünün. Onların atıklarıyla ağır metal oranları mutlaka değişecektir. Yani tek bir noktadan, tek bir şekilde ayda ya da yılda bir alınan analiz sonucunu ortaya çıkararak “işte bakın bu su temizdir” demek çok mantıklı değil.

Melih Gökçek, Avrupa’da bu özellikte suların içildiğini iddia ediyor...
Evet, “Bakın diyor sülfat oranları çok yüksek, ama Avrupa bunu içiyor” diyor. Basına gösterdikleri sodalı içecek. Avrupa halkı bunu çok tüketiyor, ama musluklarından akan içme suları bu değildir. Hem dünya çapında, hem Türkiye çapında içme suyu standartları zaten bellidir. Suda bulunan ağır metallerin vücutta birikim yapma özelliği vardır. Bunları vücudun atma şansı yoktur. Birikim yaparak arttığı için 15-20 yıl gibi uzun vadede vücutta biriken ağır metallerin kanser gibi birçok rahatsızlığa yol açtığı biliniyor. Bu değerler seyreltme yapılsa bile, o suyu sürekli tüketerek vücudunuzda birikmesine neden oluyorsunuz. Herkesin damacana kullanma şansı yok, bu suyu Ankara’da çok fazla insan içme suyu olarak kullanacak. En büyük endişemiz bu aslında.

Peki bugün Ankara’nın su sorunu için önerileriniz nelerdir?
Kızılırmak suyu tüm uyarılara rağmen artık geldi. Bundan sonra tek bir çözüm yolu var: Büyükşehir Belediyesi bu suyu insanlara bu haliyle içirmemeli, mutlaka suyun kaynağına yakın bir yerde ileri bir arıtma tesisi kurularak halka daha sağlıklı bir su içirilmesi gerekiyor. Kırıkkale Belediyesi de, Polatlı Belediyesi de bu problemli suyu kullanıyor. Ama iki belediyede bu suyu arıtmak için ileri arıtma tesisleri kurmak için çalışıyorlar. Aynı hassasiyeti Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden de bekliyoruz.
Cem Gurbetoğlu
ÖNCEKİ HABER

‘kuraklık bir, hükümet iki, büktü belimizi’

SONRAKİ HABER

ne geçmiş tükendi ne yarınlar...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...