23 Haziran 2008 00:00

MEDYADA GEÇEN HAFTA

Bundan birkaç ay önce, sorsanız, İstanbul’un Tuzla ilçesinde tersaneler olduğunu, burada yapılan gemilerin dünyanın dört bir yanına gönderildiğini, ama çalışma koşullarının işçileri canından ettiğini pek kimse bilmezdi.

Paylaş

Bundan birkaç ay önce, sorsanız, İstanbul’un Tuzla ilçesinde tersaneler olduğunu, burada yapılan gemilerin dünyanın dört bir yanına gönderildiğini, ama çalışma koşullarının işçileri canından ettiğini pek kimse bilmezdi. Ancak düzenli Evrensel okuyorsanız ya da Tuzla ile, tersanelerle, işçilerle ilgili özel bir ilginiz varsa Tuzla deyince aklınıza tersaneler gelirdi.
Ama şu son birkaç aydır, biraz gazete okuyor, televizyon izliyorsanız, Tuzla’da neler olup bittiğinden de haberiniz var demektir. Her yıl onlarca arkadaşlarını iş cinayetlerinde kaybeden işçilerin, artık bu çalışma koşullarının değişmesi ve çalışma güvenliğinin sağlanması için harekete geçtiğini gazetelerden okumuş olabilirsiniz. Tersanelerin nasıl çalıştığını, günde kaç işçinin kaç gemi yaptığını, gemilerin nasıl aşamalardan geçtiğini, uzaktan da olsa televizyondan izlemiş olabilirsiniz.
Bunlar, medyanın yüzünü Tuzla’ya ve tersane işçilerine çevirdiğinin açık göstergeleri. Tuzla haberlerinin öyküsü, tersane işçilerinin bu medya ilgisini mücadeleleriyle hak ettiğinin de öyküsü.
İşçiler manşette!
Aylar önce başlayan, tek tük Tuzla haberlerinin geldiği nokta şu: Bugün artık Tuzla’yı manşetine taşımayan gazete neredeyse kalmadı. Tersane işçilerinin mücadelesi, patronların, Başbakan’ın açıklamaları dikkatle izleniyor. Radikal gibi işçi meselelerine kurulduğundan beri mesafeli duran bir gazete, günlerce üst üste Tuzla manşetleriyle yayınlanıyor. Haberlerin çoğunluğu, işçilerin hakkını veriyor ve çalışma koşullarının bir an önce düzeltilmesini savunuyor.
Pazartesi günü yapılan grev, belki yıllardır görmediğimiz haberlere neden oldu. Grev, öncesinden duyuruldu, hem de işçiler “inatçı”, uzlaşmayı bilmeyen, işleri zorlaştıran kişiler olarak gösterilmeden. Grevin haberleri ayrıntıyla verildi.
Yıllardır Tuzla haberleriyle tanışık olan Evrensel okurları, belki olan biteni şaşkınlıkla izlediler.
‘Haber değeri’
Bütün bu manzara, tersane işçilerinin mücadelesinin bir sonucu. Konunun Meclis gündemine gelmiş olması, ya da Başbakan’ın Tuzla’yla ilgileniyor olması, buna engel değil. Önce medya mı ilgisi mi geldi, Meclis ilgisi mi tartışılır. Ama hepsinden önce işçilerin yıllardır seslerini duyurma çabaları vardı. Bu ortada.
Tuzla’yı medyanın ilgisini işçilerin, halkın sorunlarına çekmek için bir örnek olarak incelemek gerekiyor. Normal koşullarda, “Altı ayda şu kadar işçi öldü”, “Son bir yılda bu kadar işçi iş kazası geçirdi” istatistikleriyle anılan Tuzla olayının haber değeri çok yüksektir. Hiçbir yerden duymasa bile, sendikaların açıklamalarına, yerel gazetelere, ya da Evrensel’e bakan her gazeteci, durumun vahametini aylar, yıllar önce fark edebilirdi. Eden de çok olmuştur. Ama harekete geçmek için, konunun kendisini iyice dayatmasını bilerek beklediler. İşçilerin bu işin peşini bırakmayacakları, konuyu gündemde tutmakta ısrarlı oldukları belli olunca, medya ufak tefek haberlerle mevzuya girdi. Önce olayın acıklı boyutu gündeme getirildi, ama bunu işçilerin öfkesinden ayrı tutmak pek mümkün değildi. Derken, Tuzla medyada ciddi bir yer tutmaya başladı.
Bakış açısı belli
Bütün Tuzla haberleri işçilerin hangi koşullar altında çalıştığını ve haklı mücadelelerini mi konu alıyordu? Öyle değildi elbette. Buldukları ilk fırsatta, saçma sapan konuları gündeme getirip mücadeleyi saptırmak için ellerinden geleni de yaptı medya. “Tuzla’yı MİT izlesin” saçmalığı, işçi eylemlerini PKK’ye bağlama zorlaması, manşet bile oldu. Tabii ki, patron Aydın Doğan’ın “devlet gazetesi” dediği Hürriyet’te.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta tersane patronlarına fırça atar gibi görünen açıklaması da, “taraflarla” yaptığı toplantı da, haliyle medyada işçilerin açısından yansıtılmadı. Toplantıdan patronlara destek kararı çıktığı halde, işçiler için olumlu gelişmeler yaşanmış gibi sunuldu.
Tuzla işçileri ve onlara destek veren sınıf kardeşleri, hayatları için mücadele ederken, bir yandan da medyada yer almanın da kavgasını veriyor. Medya da bir mücadele alanı çünkü. Hem olabildiğince yararlanmak, sesini duyurmak, hem de kanmamak için...
Çağdaş Günerbüyük
ÖNCEKİ HABER

Başbakan’ın garabetleri!

SONRAKİ HABER

EVRENSEL’den

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...