26 Haziran 2008 00:00
ÖZGÜRLÜKLER
Birleşmiş Milletler, 26 Haziran gününü İşkence Görenlerle Dayanışma Günü ilan ettiğinde (12 Aralık 1997), en çok mağdurlar ve işkenceye karşı mücadele eden insan hakları aktivistleri sevinmişti. Sevincin ilki, 26 Haziranın Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Sözleşmenin 1987 yılında kabul edildiği gün olmasıydı İkinci neden, işkenceye karşı yalnız olmadıklarını gösterme fırsatı doğacağı için. Yalnız olmadıkları anlaşılacağı için. Bu yolla tehlikenin büyüklüğü ve güncelliği bilineceği için. Adaletin gerçekleşme ihtimalinin varlığı için
Mağdurların kulaklarında işkencecilerin böbürlenme, ezme sesleri yankılanıyor olabilir. Şöyle düşünmek daha doğru:
- Ama kaçacak delik arıyordur işkenceciler.
- Bak ben başı dik dolaşabiliyorum sokaklarda.
- Nerede bu işkenceciler?
Mağdurlar haklılar. Hak savunucuları haklılar. Sokaklar, mağdurların ve hak savunucularının. Özgürlük budur. Başı dik, onurla dolaşabilmek, yaşayabilmek
Şimdi yeniden hükümetlere seslenme ve talep etme zamanıdır. Bugün bütün dünyada işkence konuşulacak. Savaş zamanı-barış zamanı ayrımı yapmaksızın, şartsız işkenceye karşı olmanın seslendirileceği gün, bugün.
Mağdurların dostlarının sıcak, sevecen seslerinin daha fazla duyulacağı; bilmeyen, duymayanların da bilgilenecekleri gün, bugün.
İnsan hakları savunucularının aralıksız her gün mücadele ettikleri konuda, bugün de duyacak onları toplumlar.
İşkenceciler ve onların suç ortakları da küfür edecekler. İşkenceye karşı mücadele edenlere her zamanki gibi bölücü, terörist, yardım yataklık yapanlar, yan örgütler falan diyecekler.
Hep öyle oluyor.
Milli hevesle işkence yapıyorlar!
Utanmıyorlar bunu yapmaya ve böyle nitelemeye, söylemeye...
Başbakanı, işkence yapmakla suçlanan kamu görevlilerini yanında tutuyorsa, o ülkede, nasıl önlenebilir işkence?
Yargı, açıkça itham ediyorum; koruyorsa işkencecileri ve bir cezasızlık politikası uygulanıyorsa, nasıl önlenir işkence? Halihazırda bir tutuklu yoksa işkence yapmaktan, bu utancın kime ait olması gerekir?
AKP hükümetleri döneminde, 2003 yılında 1202, 2004 yılında 1040, 2005 yılında 825, 2006 yılında 708, 2007 yılında 678 kişi olmak üzere 4 bin 453 kişi işkence görmüş. İşkence yapmakla suçlanan hiçbir polis-jandarma tutuklanmamış. İşkence yapmakla suçlanan hiçbir polise-jandarmaya idari tasarrufla kovuşturma -soruşturma- dava sonuçlanıncaya kadar görevden uzaklaştırma yaptırımı uygulanmamış.
Bu nasıl bir, işkenceye sıfır tolerans politikasıdır, ey hükümet?
Ey devlet?..
İnsanlar her şeye rağmen işkenceye karşı mücadeleye devam etmeli
Sürekli Düzenli... Sistemli
Hep birlikte!.. Dünyanın her yerinde!.. Her koşulda!..
Çare budur: Mücadele!
Hüsnü Öndül
Evrensel'i Takip Et