01 Temmuz 2008 00:00
GÜNCEL
Pazar günü ilginç bir olay yaşanmış. Aslında, herhangi bir demokratik ülke için olayın ilginç bir yanı yok. Olay, bizde yaşandığı için ilginç oluyor. Zaten bu nedenle de gazetelerde haber oldu.
Pazar günü ilginç bir olay yaşanmış. Aslında, herhangi bir demokratik ülke için olayın ilginç bir yanı yok. Olay, bizde yaşandığı için ilginç oluyor. Zaten bu nedenle de gazetelerde haber oldu.
Bu kadar girizgahtan sonra olaya gelelim.
Yalova Topçular İskelesinde Gebze tarafına geçmek için sıra bekleyen araçların yanından, sıraya girmeden, üstündeki tepegözü yakarak BMW marka ve üstünde resmi plaka olan bir araç vapura biniyor. Vapura binmek için sıra bekleyen diğer araç sürücüleri olaya müdahale ediyor ve bu aracın da diğer bütün araçlar gibi sıraya girmesini, vapurdan indirilmesini istiyor.
Tepesi lambalı araçtakiler önce direniyor. Önce, araçta bakan olduğunu söylüyorlar. Yutturamayınca, kendilerinin Çevre Bakanlığı personeli olduğunu falan söylüyorlar ama kimseyi ikna edemiyorlar. Sonunda, tepegözlü ve resmi plakalı araç vapurdan indiriliyor.
Bu olay, yıllardır süren, tepegözlü araç ayrıcalığına bir tepki.
Trafikte, birtakım tepegözlü ve resmi plakalı, genellikle de camları içerisini göstermeyen araçlar hiçbir trafik kuralını takmıyor. Bunlar, sürekli emniyet şeritlerini kullanıyor. Trafik polisi de bunlara bir şey yapmıyor. Zaten, bu tepegözlülerden sonra, trafik kurallarını en çok ihlal edenler de trafik polisleri.
Tepegözlü araç devleti temsil ediyor gibi kabul edilmek isteniyor. Ya da kendini öyle kabul ediyor. Çoğu zaman, bu araçların içinde, bir müdürün şoförü tek başına seyahat ediyor. Ya da beşinci dereceden bir bürokrat akşam mesaisini bitirip evine gidiyor.
Geçen yıllarda bizdeki gibi tepegözlü araçların yarattığı trafik terörü ve ayrıcılığına isyan eden Moskovalılar, ciddi protestolar yapmışlar ve tepegöz saltanatına Moskovada son verilmişti.
Yalovadaki olay dileriz Moskovadaki protestolara benzer bir protestonun bizdeki başlangıcı olur. Artık, trafikte yanımızdan geçen tepegözlü araçlara sadece küfür etmekle yetinmez, onların yılışık saltanatına son vermek için harekete geçeriz.
Elbette, Yalovadaki protesto ve kararlı eylem AKP Hükümetinin saltanat özentili tutumuna da yöneltilmiştir. AKPliler ülkeyi Osmanlı sultanları ve avenesi gibi yönetmek eğiliminde olduklarından ve devletlü göşterişine pek meraklı olduklarından, onların en alt düzeyde müdür kadroları da kendilerini yerel sultanlar sanıyor.
Karabük belediye başkanı, bir panelde konuşan yazara Paranı ben verdim diyor. Sanki, cebinden çıkardı verdi yol parasını yazarın (gerçi yol parasını vermedikleri de anlaşıldı ama). Belediyenin bütçesi, halkın parası oradaki yerel sultanın parası oluyor. Yerel sultan parasını ulufe olarak dağıtıyor. Ulufe dağıtarak, bendelerinin bağlılığını daim kılmak istiyor.
Yerel seçimde halktan gerekli dersi alacaklar elbette. Ulufe dağıtarak saltanat sürmek sonsuza dek mümkün olsaydı, Osmanlıdan başlayarak bilumum ağa, paşa takımı hâlâ dünyaya hükümdür olurdu!
Kamil Tekin Sürek