13 Temmuz 2008 00:00
SADEDE GELELİM
Ergenekon soruşturmasıyla AKPyi kapatma davası, kimilerinin kolektif aşağılık duygumuzu kaşımasına vesile oluyor.
Ergenekon soruşturmasıyla AKPyi kapatma davası, kimilerinin kolektif aşağılık duygumuzu kaşımasına vesile oluyor.
Ortak Akıl hareketi AKPnin kapatılmasına karşı sivil kampanya yürütüyor. Buna bir diyeceğimiz yok. Ama Türkiye dünyadan kopmasın! ne demek? Sloganlarından biri bu. Dağa taşa bu sloganı asıyorlar. Hangi dünyadır kopmak istemedikleri? İslâm âlemi mi? O âlemle zaten bir yakınlığımız yok ki. Kopmak istemedikleri, uluslar arası toplumdur yani emperyalist devletlerdir. Bu sloganı yazanlar merak etmesin. AKP kapatılsa da, kapatılmasa da, askerî darbe olsa da, olmasa da Türkiye o dünyadan kopmaz. IMF vesayetine devam edecektir, yabancı fon yöneticileri Türkiye bankalarına, şirketlerine borç vermeye devam edecektir; ABD ile stratejik ittifak sürecektir; sermayedarlarımız yabancı sermaye ile ortaklıklar kurmaya devam edecektir. Alimallah kopmaktan korktuğunuz dünya himayesini sizden esirgemez. Çünkü emekçiler karşısında, burjuvalar burjuvalara ihanet etmez!
Emekçiler elbette verdikleri oyların idarî veya yargısal kararlarla yok sayılmasına tepki gösterir. Ama bu tepkiyi, emperyalistlerin yönettiği kapitalist âlemden kopmamak adına değil, kendi siyasî haklarını savunmak için gösterir.
Türkiyede bugün yaşanan siyasî kutuplaşma, kamu kesiminin maddî imkânlarının (devlet kadrolarının, özelleştirilecek iktisadî varlıkların vs.) peşkeşi üzerine yürütülen kavgadan, ve toplumun birlik ve beraberliğinin hangi simgelerle (İslamî sembollerle mi, Atatürkçü milliyetçi laik sembollerle mi) sağlanacağı ihtilâfından ibarettir.
Ama bazı liberal solcularımız da, Ortak Akıl hareketi gibi, konuyu demokrasi, modernlik, medeniyet meselesi gibi göstererek onlar da emperyalizmin telkin ettiği siyasî kültürü yaymaktadır.
10 Temmuzda Radikalde İsmet Berkan Korku filmi ülkesi başlıklı köşe yazısında 2007 Nisanından bu yana siyasî gelişmelerin dökümünü yaptıktan sonra Bu kadar olay bize normal geliyor olabilir ama genellikle bizim Batımızda yer alan gerçekten normal ülkelerde bunların onda birinin meydana gelmesi bile bir yılı çok hareketli bir yıl yapabilir. Çok şey mi istiyorum, Artık normal bir ülkede yaşamak istiyorum dediğimde? diye bitiriyor.
İsmet Berkan İtalyada NATOnun kurduğu gizli çete Gladioyu duymadı mı? ABD cumhurbaşkanı Bushun Floridadaki oyların şaibeli bir şekilde tekrar sayılmasıyla ikinci defa göreve geldiğini bilmiyor mu? Almanya birleştikten sonra Doğu Almanyadaki kamu varlıklarını özelleştirme idaresi başkanı Rohwedderin 1991de katledildiğini; bu adamın fabrikaları işçilere devretmekten yana tutumu ile maruf olduğunu; katilinin bulunamadığını duymadı mı? 1950lerde Fransa Cezayire bağımsızlık verme eğilimine girdiğinde Fransız ordusunun bir kısmının isyan ettiğini bilmiyor mu?
Berkan ülke ismi saymamakla beraber Batımızda yer alan gerçekten normal ülkeler diyerek kastettiği ülkelere İtalya, ABD, Almanya, Fransa dahil olsa gerek. Normal, norm kelimesinden türer. Norm ölçüt, kıstas demektir. Yani Berkan bu ülkeleri siyasette kıstas, yani örnek almak üzere sunuyor.
Oysa tarih gösteriyor ki, büyük menfaatler, büyük talan ve sömürü imkânları ya da kayıpları söz konusu olduğunda burjuvalarda norm morm kalmaz. Hâlen bizde olan da budur.
Emperyalist dünya sistemini idealleştiren sloganlarıyla AKP taraftarları toplumu psikolojik olarak her türlü teslimiyet ve işbirliği politikasına tav hâline getiriyor. Liberal solcular da bilerek veya bilmeyerek aynı gayeye hizmet ediyor. Biraz geniş düşünürsek, normal ülkeler propagandasının, dünyadan kopmayalım propagandasının örneğin ABDnin İrana karşı yapacağı bir askerî harekâtta hava sahamızı veya İncirlik üssünü kullanmalarına karşı halkı tepkisizleştirmeye hazırladığını görebiliriz. ABD gerçekten normal bir ülke ise, İrana saldırdığında da bunu normal saymak gerekir. Dünya da bu saldırıyı tepkisiz, aptal aptal seyrederse, dünyadan da kopmamak lâzım.
Cem Somel