19 Temmuz 2008 00:00

ZEUS SUNAĞI

Yunanistanlı Başkral talancı Agamemnon’un orduları; savaşın dokuzuncu yılında da Troya surlarını aşamayınca, tahtadan yaptıkları ve içi asker dolu bir at heykelini tanrı armağanı diye surların önüne bıraktılar

Paylaş

Yunanistanlı Başkral talancı Agamemnon’un orduları; savaşın dokuzuncu yılında da Troya surlarını aşamayınca, tahtadan yaptıkları ve içi asker dolu bir at heykelini tanrı armağanı diye surların önüne bıraktılar. Sonra da yenildikleri için artık geri dönüyorlarmış süsü vererek sağa sola saklandılar... Troyalılar da zafer çığlıklarıyla tanrı armağanı tahta atı surlardan içeri aldılar!.. Ondan sonra da haliyle olanlar oldu!.. Sözde güzel Helena’nın namusunu temizlemek amacıyla ve tanrıların da oluruyla başlatılıp on yıl süren bu işgal ve talan savaşları sonunda Yunanistanlı ordular Troya’yı yağmaladılar; önlerine çıkanları kılıçtan geçirdiler; sonra da kenti bir uçtan öteki uca ateşe verdiler...
Haliyle Başkral Agamemnon da yakınlarına peşkeş çekmek üzere gemilerine doldurduğu Troya hazineleri ve köle olacak güzel kadınlarla birlikte, anlı şanlı bir dünya imparatoru olarak Mükene (Mykene) Sarayı’na döndü. Ne var ki Agamemnon, daha işin başında, sırf çıkardığı savaşa inandırıcılık kazandırmak için öz kızı İfigenaya’yı (İphigeneia) karısı Klütaymestra’nın (Klytaimestra) önünde tanrılara kurban etmişti! İşte bütün bunları yaşayan Klütaymestra da; yalnızca güzel İfigeneya’nın değil, onca yıldır kanlarına girdiği nice masum Yunanlı ve Troyalı yiğitlerin öcünü almak üzere, onu daha Troya’dan döndüğü gün metresi Aygistos’la (Aigystos) birlikte hançerledi!
Bunun ardından oğulları Orestes de; babası Agamemnon’un öcünü almak üzere hem anası Klütaymestra’yı, hem de metresi Aygistos’u kılıçtan geçirdi...
İşte savaş sonrası sağ kalan Yunanlıların hemen hemen hepsi, hasbelkader denizleri aşıp evlerine döndüler... Ne var ki yalnızca İtake Adası kralı kurnaz Odisseus dönemedi ülkesine!.. Çünkü Ege Denizi’ndeki dönüş yolculuğu sırasında öfkelendirdiği denizler tanrısı Poseydon yoldaşlarıyla birlikte gemilerini batırdı... Tek başına kalan Odisseus, tanrıça Kalipso’nun adasına sığındı...
Bu arada Troya’da olup bitenleri görüşmek üzere Baştanrı Zeus, Olimposlu tanrıları toplantıya çağırdı. Oturuma başkanlık etmek üzere tanrı ve tanrıçaların önündeki ışıl ışıl yanan altın tahtına kuruldu. Yıldırımlar saçan silahını da koltuğuna dayadı.
“Yahu şu insanoğullarını ben de anlayamadım gitti!” sözüyle oturumu açtı. “Başlarına ne belâ gelse hep tanrılardan biliyorlar!.. Oysa yazgılarına karşı geldikleri için başlarına olmadık şeyler geliyor. Biz Aygistos’a, Başkral Agamemnon’un karısıyla saraya kapanmasın, Troya’dan dönünce de Agamemnon’u öldürmesin diye tanrı Hermes’le haber saldık. Orestes gidip zaten kız kardeşi İfigeneya’nın öcünü almak üzere babası Agamemnon’u öldürecek, dedik. Ama Aygistos kalkıp hem Agamemnon’un karısı Klütaymestra ile saraya kapandı, hem de Agamemnon’u öldürdü. Haliyle ettiğini de buldu!.. Çünkü Orestes gidip hem onu hem de anası Klütaymestra’yı öldürdü!..”
İşte sözün burasında Zeus biraz soluklanmak için duraklayınca, gök gözlü kızı tanrıça güzel Atena hemen söze girdi:
“Tanrıların en güçlüsü sevgili babacığım Zeus; Aygüstos zaten ölümü çoktan hak etti! Onun gibi suç işleyenler de aynı şekilde cezasını görmeli!.. Ne var ki bugünkü gündemimizin konusu bu adam olmamalı bence. Benim yüreğim şu Odisseus için parçalanıyor. Ne kadar da kara yazgılı bir adammış! Zaten ta başında katılmak istemediği bu savaş yüzünden on yıl karısı ve oğlundan ayrı kalmıştı...”
Tanrıça Atena, her soruna aklını kullanarak sabırla çözümler ürettiği için ölümlüler arasında en çok Odisseus’u seviyordu. O yüzden savaş süresince ona hep kol kanat gerip korudu. İşte bu yüzden tanrılar toplantısında kısaca onun başına gelenleri anlatmaya başladı. Odisseus; gemileriyle ve kürekçi yoldaşlarıyla ülkesine dönerken mola verdiği bir adada, kendisini öldürmek isteyen tanrı Poseydon’un oğlu tek gözlü canavar Kiklop Polifemos’un (Polyphemos) gözünü kurnazca yöntemleriyle kör etmişti! İşte bu yüzden tanrı Poseydon; Odisseus’un gemilerinin önüne hep azgın dalgalar çıkarıyor, durmadan yolunu kesiyordu. Örneğin son olarak saldığı bir kasırgayla onun bütün gemilerini kürekçi yoldaşlarıyla birlikte batırdı! Bir tek kendisi yaralı ve baygın olarak tanrıça Kalipso’nun adasına ulaşabildi. Ne var ki Odisseus’a zilzurna vurulan Kalipso da tam yedi yıldır onu bir türlü baba toprağında yaşayan güzel karısı Penelopeya’nın ve oğlu Telkemahos’un yanına salmıyordu! Bu yüzden zavallı Odisseus da; kimsesiz adanın kayalıklarında, hasat vermez enginlere bakıp bakıp gözyaşları döküyordu her gün…
Bütün bunları büyük bir heyecanla anlatan tanrıça Atena, “Dokunmaz mı bütün bunlar senin yüreğine?” diyerek babası Zeus’a çıkıştı: Odisseus’un tanrılar onuruna sık sık kurbanlar kestiğini ve kurban kokularının ta Olimpos’taki saraylarda bile duyulduğunu ekledi sözlerine…
“Ne biçim sözler ediyorsun kızım sen Atena?” diye tatlı-sert çıkıştı Zeus. “Tabii ki Odisseus bizler için çok kurbanlar kesti. Sonra o insanların en akıllısı ve en beceriklisidir. Hattâ bu yönüyle tanrılara denktir!.. Evet, kızım doğru söylüyor; gelin el birliğiyle Odisseus’u tanrıça Kalipso’nun elinden kurtaralım. Çocuğuna ve karısına kavuşturalım onu!”
Babasının bu sözlerine çok sevindi tanrıça Atena. “Tanrılar tanrısı sevgili babam, hemen senin ve bütün Olimposlu tanrıların bu kararını tanrıça Kalipso’ya ulaştıralım! Odisseus’u bıraksın!” dedi ve sarılıp sarılıp öptü babası Zeus’u…
Toplantıdan ayrılıp koşa koşa gitti odasına! Hemen yeryüzüne inip Odisseus’un İtake Adası’ndaki karısını ve çocuğunu görecek, onlara birtakım öğütler verecekti. Acele acele giyinip kuşandı; zeytinyağlı kremler, kokular süründü. Altın sandallarını da geçirdi ayağına… Zaten tanrıça Atena o altın sandallarını ayağına geçirince, rüzgârlarla bir olur; bulutlar, sular üstünde hızla uçar giderdi...
Ve o yüzden yolu üstündeki bütün Akdeniz, baştan sona zeytin kokardı…
Yaşar Atan
ÖNCEKİ HABER

Hayatın renkleri soldurulamaz!

SONRAKİ HABER

60. Emmy Ödül Töreni 21 Eylül’de

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...