19 Temmuz 2008 00:00

KUŞATILAN ÇEVREMİZ

Ozanımız Can Baba’nın mahkemede hakime adlı adınca söylediğine benzer şekilde, bizim orda faşiste faşist derler...

Paylaş

Ozanımız Can Baba’nın mahkemede hakime adlı adınca söylediğine benzer şekilde, bizim orda faşiste faşist derler... Bazen editörler yorgun düşüyor, satırla üniversite öğrencilerine saldıran faşistlerin saldırısını “ülkücü saldırı” diye yazıyorlar. O iş öyle değildir, ülkücü sözcüğünün karşılığı idealist’tir. İdealist olan bizleriz, başkaları değil.
Kurdun tüyü değişir ama huyu değişmez, onlar hep saldırır. Umuda, hayata, inanca saldırır. Faşistler artık her zaman satırla saldırmıyor, kalemle ve kararla da saldırıyor, hem onlar bildiğimiz tipik faşist kılığında da değil. Zamane faşistleri bir tuhaf, kimi yönetim kurulu üyesi, kimi badem bıyıklı genel müdür, üstü başı, tüyleri değişik ama huyları hep aynı. Bunlar zaten dinci midir, faşist midir, ne olduklarını kendileri de bilmez, aynı eski solcu liberal AB’ci uzaktan AKP’li güruh gibi, vaziyeti bir şekilde ortaklaşa idare ederler.
Şimdi en taze saldırı, halkın, emekçilerin televizyonu olan, halkın kardeşlerinin kurduğu hayatın kanalı Hayat TV’nin Türksat A.Ş. tarafından kapatılmasıdır. Halkın vergileriyle kurulan, yönetimi AKP tarafından atanan bu şirket, halkın parasını başarısız ve sürekli ertelenen ithal uydu projeleriyle batırmaktan utanacağına ve bunun hesabını halka vereceğine, halkın umudu Hayat TV’nin ekranını karartıyor. Gerekçe kolay, her zaman her yerde olduğu gibi bölücülük propagandası yapmak vesaire. . Hükmü kendi veriyor, cezayı kendi kesiyor AKP’nin şirketi, çünkü ortada hiçbir yasal dayanak ve mahkeme kararı yok.
İşkence görenler bilir, tezgaha girince hemen gözler bağlanır. Nedeni, işkence yapanı gizlemektir. Bazıları işkencecisini affetse dahi gözbağı işkencenin aksesuarıdır. Yaşadığımız baskı ve zulüm ortamında Hayat TV’nin susturulması, halkın gözünün bağlanmasından farklı değil. Devrimci basının kurulması ve yaşaması Soros’un, tarikatların ve karanlık güçlerin desteğiyle değil, halkın doğrudan bu sürece katılımı ve sahiplenmesi ile mümkündür. Gerek Evrensel, gerekse Hayat TV işte bu sürecin, emeğin ve yoğun dayanışmanın ürünüdür. Özgürlükçü ve demokrat geçinen AKP, halkın emeğini, alın terini, umutlarını çalmıştır.
AKP’nin özgürlükçü olduğu, darbelere karşı durduğu gibi rivayetlere inananlar, eskiden okudukları eğer halen hafızalarındaysa hatırlarlar, basını susturma ancak faşist yönetimlerde olur. 12 Eylül faşizmi yüz binlerce kitabın yakılması, devrimci demokrat tüm basının, gazeteci, aydın ve yazarların işkenceyle, gözaltı ve tutuklamalarla susturulması ile sabıkalıdır. Bu sabıkaya, Hayat TV’yi karartmakla şimdi AKP hükümeti de ortak oluyor, ama bir taraftan da darbelere karşı olduğu yalanını kendi medyasında yayıyor.
Geçenlerde, devletin resmi kanalında altın madenciliği ile ilgili bir tartışma programı yayınlandı, izleyenleriniz vardır. Siyanürcü şirketler müdürlerini, öğretim üyelerini, çalıştırdıkları baretli işçileri, yöreden yandaşlarını, sektör temsilcilerini toplayıp gelmişler, programı yöneten de yargı kararıyla kapatılan Kışladağ altın madeninin açılış törenindeki sunucu. . Şarkılı türkülü kalabalık elbirliğiyle hukuksuzluğu, sömürüyü ve doğa katliamını savunuyor. Halktan, hukuktan yana olan ve sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını savunan bir avuç kavga arkadaşımız da hem onlara, hem de izleyicilere gerçekleri anlatmaya çalışıyor, inatla direniyor. Devletin resmi kanalında alenen siyanürcü şirketlerin, sermayenin propagandası yapılırken emekten, yaşam hakkından yana yayın yapan Hayat TV’nin susturulma çabası AKP’nin gerçek yüzünü ortaya koyuyor.
Şimdi eski solcu AB’ci liberal üstadlara ve ulusalcı kesime bakacağız, bu saldırıya tepkileri ne olacak diye. Günlerdir AKP demokrasiyi getirecek veya götürecek diye yazıp çizenlere yani. Devrimci basının susturulması mı yoksa susturmaya çalışan AKP’nin kapatılması mı mağduriyetmiş, okuyup öğreneceğiz.
Kapatma davası ile mazlumu oynayan AKP halkın ekranını karartırken sahte demokrat yüzünü yine gösteriyor, bir muhaliften daha kurtulduğunu sanıyor. Okurlar iyi hatırlar; elinizdeki gazete de birçok kez kapatıldı ama bakın yine buradayız, bizden kurtulmak öyle kolay değildir. Nihat Behram’ın şu dizelerini de aklımızdan hiç çıkarmayız”. . ve buradan daha da dikleşerek/ dinmeden-dinlenmeden/dişe-diş/ dövüşe dövüşe yürünecek. . “
Devrimciler düşlemeyi ve düşlerini hayata geçirmeyi severler, bizde inat bitmez, biz yine düşleriz, yine kurarız.
Ertuğrul Ünlütürk
ÖNCEKİ HABER

19 Aralık davasında ‘savcı şovu’

SONRAKİ HABER

Müfettişler Albay’a soruşturma izni istedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...