20 Temmuz 2008 00:00

Öğreniyorlar,üretiyorlar, eğleniyorlar…


Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen ‘Çocuk yaz kampı’nda yoksul çocuklar hem ücretsiz tatil imkanı buluyor, hem de katıldıkları atölyelerde üretmeyi sürdürüyor. 29 Haziran’da Elazığ Gezin’deki Hazar Gölü kenarında kurulan kamp, her hafta 100 çocuğun tatil yapacağı 8 hafta boyunca sürecek.
26 çadırın kurulduğu kampta, duş ve yemekhanenin yanında bir de çocukların belli saatlerde yararlanacağı havuz yaptırıldı. Böylece henüz yüzme bilmeyen çocukların göl yerine eğitmenler eşliğinde havuzda yüzmesi sağlanıyor. Bir dayanışmanın örneğinin sergilendiği kampta, çocukların ihtiyaçlarının tamamı Büyükşehir Belediyesi tarafından karşılanıyor. Büyükşehir Belediyesi, kampa gelen her çocuğa spor ayakkabısı, terlik, şort, tişört, şapka, takım havlu, diş fırçası, diş macunu, iç çamaşır takımının da bulunduğu bir çanta temin etmiş durumda. Çocuk eksenli çalışan kurum ve kuruluşlara verilen kontenjan ile belirlenen çocukların tatil yapma imkanı olmayan göç ve çok çocuklu aileden seçilmesine özen gösteriliyor.
Yaz Kampı’nda çocuklarla ilgili çalışma yürüten 18 kurum ve kuruluş ile gönüllülerden oluşan 20’ye yakın ekip görev yapıyor. Hazırlıklar kapsamında ayrıca kurumlar arası iletişim, kampın işleyişi, yaşanabilecek muhtemel sorunlar ve buna yönelik geliştirilecek çözümler konusunda toplantılar düzenlendi. Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Çocuk Şube Müdürlüğü’nün koordine ettiği çalışmalarda Çocuk Yaz Kampı’nda sosyolog, psikolog, resim, müzik, tiyatro ve ritim atölyelerinin eğitmenleri, sağlık ekipleri ve diğer hizmetleri yerine getirecek personel bulunduruyor.
‘Bir amacım olacak’
Kamp sorumlusu Kadri Güger, ilk iki yılda toplam 1053 çocuk ağırladıklarını belirtti. Kampa gelen ilk çocukların acemilik çektiğini belirten Güger, “Burada çocukları atölye çalışmalarına ortak ediyoruz. Ritim, müzik, resim, drama atölyeleri, satranç, futbol, sinema, basketbol gibi bir çok sosyal kültürel etkinliklerimiz oluyor” şeklinde konuşuyor. Güger, projenin amacı konusunda ise şunları söylüyor: “Hiç tatil imkanı bulamayacak olan yoksul kesimdeki çocukları, güzel bir hafta geçirmelerini sağlamak. Bu bir hafta onların hayatlarında önemli bir yer tutacak. Müziğe yeteneği olanlarla mutlaka irtibat içinde oluruz. Geçen yıl bir öğrencimiz, güzel sanatlar lisesine girdi. Bizim şimdiye kadar yaşadığımız sıkıntılardan biri çocukları farklı mekanlara yöneltmekti. Şimdi çocuk destekleme merkezimiz var. Bu yıl konservatuarlar gibi çocukları yönelteceğimiz mekanlar olacak, sanat müzik, drama atölyelerine yönlendireceğiz.”
Kamp çocuklarından aldıkları izlenimlerden örnekler sunan Güger, şunları ifade ediyor: “Kamp süreci ciddi anlamda bizi yoruyor. Ama çocuklar o kadar güzel şeyler yazıyorlar ki. Bir çocuğumuz “hayatında hiçbir amacının olmadığını” belirtmiş. ‘Ama kampa geldikten sonra bizim için birilerinin çaba gösterdiğini öğrendim’ diyor çocuk. Yine ‘bundan sonra ben de birileri için birilerini yaşatmak için çalışacağım. Bundan sonra ben bunu yapacağım bunu öğrendim’ demişti.” (Diyarbakır/EVRENSEL)

Keyiflerine diyecek yok

Hafta sonunda ziyaret ettiğimiz çocukların da keyfine diyecek yok. Bir arada olmanın, paylaşmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Çocukların hepsi de hayatlarında ilk kez bu kadar sıcak bir ortamı ve üretebilecekleri bir atmosferi yaşıyorlar. Diyarbakır’ın en yoksul çocukları onlar. Ama bir od kadar da zeki ve yetenekli çocuklar. Paylaşım, sevgi, dostluk, paylaşım, kampın adı olmuş gibi. Herkesin gözleri pırıl pırıl, yüzlerinde gülücüklerle dolaşıyorlar. Cıvıl cıvıl sabah erkenden kalkıyorlar, kahvaltılarını yapıyorlar, sonra da atölye çalışmalarına koşarak gidiyorlar. Kimisi resim atölyesine, kimisi “Pırtlatan bal” oyununda yeteneğini sergilemeye çalışıyor. Kimisi de müzik atölyesine katılarak sesini geliştiriyor, eğleniyor. Hele yaptıkları Kürtçe müzik çalışmaları takdire değer güzellikte. Öğlen yemeğinden sonra da bir güzel yüzüyorlar topluca. Kampı çok sevdiğini ve buradan ayrılmak istemediğini belirten Berivan, “ben, Ben û Sen mahallesinden geldim. Arkadaşlarımı çok sevdim, sevgiyi paylaşmayı öğreniyoruz. Bunu arkadaşlarıma hep anlatacağım “ diyor. Tiyatroyu çok sevdiğini belirten Berivan, tiyatro atölyesini hiç kaçırmadığını ve tiyatrocu olmak istediğini belirtiyor. Bağlar’dan katılan Emrah da daha önce madde bağımlısıymış. Ama artık çocuklarla paylaşmanın keyfini , üretmenin yaratmanın keyfini yaşıyor. “bu bir rüya gibi bitmese keşke “ diyenlerden Emrah. Eskiden polis olup herkesi öldürmek istediğini belirten Emrah, “ama şimdi doktor olmak istiyorum. Herkesi iyileştirmek istiyorum” diyor.
Mehmet Çakmakçı - Ali Rıza Kılınç

Evrensel'i Takip Et