20 Temmuz 2008 00:00
İşe sağlıklı başladılar kanser olup çıktılar
İzmirin Aliağa ilçesindeki Demir-Çelik işletmeleri çevrede yarattıkları kirlilik, doğaya ve canlı yaşamına verdiği zararla gündeme gelir. Aliağada bu işletmelerin bulunduğu alanda ve onların çevresinde, yüzlerce kilometreye yayılan atıklarını, hurda yığınlarını, cüruf birikintilerini görmek mümkün. Ve tabii doğaya verdiği zararın deve dikenlerini dahi kurutacak boyutta olduğunu da Ancak Demir-Çelik işletmeleri ile ilgili tek gerçek doğaya verdikleri zarar değil. Kilometrelerce öteden görülebilen bacasız filtrelerden çıkan yoğun dumanın o ağır kokunun içinde her gün çalışan işçilere verdiği zarar ise gizli kalan gerçekler arasında. Her an olabilecek bir iş kazası riskiyle yüz yüze çalışan Demir-Çelik işçileri, çalışma koşullarının verdiği zararı ancak ciddi hastalıkların pençesindeyken anlayabiliyorlar. Fabrikaların hastalıklara sebep olacak kadar ağır koşullara sahip olduğunun en açık kanıtı ise Çelikkol kardeşler.
20li yaşlarda yaşam mücadelesi
Volkan ve Ahmet Çelikkol kardeşler 2.5 yıl HABAŞ Demir-Çelik işletmelerin de çalıştılar. Bu 2.5 sene onlarda ciddi hastalıklar miras bırakmış. Önce Ahmet Çelikkol evlilik arifesinde Lösemi olduğunu öğrenmiş, ardından kardeşi Volkana kanser tanısı konulmuş. Şu an Dokuz Eylül Tıp Fakültesi hastanesinde tedavi görmekte olan kardeşlerden Ahmetin durumu daha iyi. Doktorların umutsuz konuştuğu kardeşine bakıyor. Hastane odasında görüştüğümüz Çelikkol kardeşler Demir-Çeliklerde yaşadıklarını anlattılar.
Hasta yatağında zorlukla konuşan Volkan Çelikkol, hastalığını öğrenme sürecini şöyle dile getirdi: Rahatsızlandım kan tükürmeye başladım, kanlı balgam. Sonrasında hastaneye gitmek için şefimden izin istedim, izin vermedi. Ben ondan önce iş kazası yapmıştım. 45 gün rapor almıştım. Raporum o günlerde, bittiği için bana vizite kağıdı vermek istemediler. Viziteye çıkmama izin verilmeyince ben de tamam o zaman ben çıkayım gideyim dışarıda bakılayım dedim. Kan tükürüyorum benim böyle ciddi bir durumum var dedim. Çıktım Aliağa Devlet Hastanesine gittim. Orada senin ciddi bir durumun var dediler. Kanser olabilir, verem olabilir. Git dediler hemen renkli bir film çektir. Bornovada renkli film çektirdim. Filmi gören doktor, sen hemen gidip bir hastaneye yatış yaptır dedi. Tepecik Göğüs Hastanesine gittim. Hastaneye yatışımdan sonra tahliller tetkikler yapıldı. Baktık ki durumum kötü.
Çalışma koşullarından
Doktorlar Çelikkola hastalığının çalışma koşullarından kaynaklandığını söylemişler. Henüz 20li yaşlarında olan Çelikkol Tepecikin ardından sevkedildiği Dokuz Eylül hastanesinde kansere karşı yaşam mücadelesi veriyor. Çelikkol kardeşler hastalandıktan sonra ve tedavileri süresince patronlarının kendilerini bir kere bile arayıp sormadıklarını anlatıyorlar. 45 gün iş kazası raporu aldığı için kan tükürmesine rağmen sevkinin yapılmadığını belirten Volkan Çelikkol, Kardeşimde aynı şekilde aynı işyerinde çalışıyordu oda şuan lösemi tedavisi görüyor. Sonuçta oda aynı ortamda çalıştı. Aynı radyasyona, toza, pisliğe maruz kaldı diye konuştu. HABAŞta fabrikaya gelen hurdaları sardıklarını anlatan Çelikkol, bu işi yaparken kendilerine sıradan bir toz maskesi dışında hiçbir koruyucu malzeme verilmediğini dile getirdi.
Düğüne hazırlanıyordu
Volkan Çekikkolun konuşmaktan yorulması üzerine sözü Ahmet Çelikkol aldı. Düğün öncesi kan testleri yaptırdıktan sonra hastalığını öğrenmiş. Çelikkol, şunları anlattı: Hastanede gerekli kan testlerim yapılırken doktor benden üç defa kan aldı üçünde de kan değerlerim çok düşük çıktı. Bu esnada beni başka kurumlara sevk ettiler. Oralarda da kan testleri tekrarlandı ve sonuçlar aynı şekilde çıktı. Sonrada Tepecik Eğitim ve Araştırma hastanesinde üç gün yattım. Benden kemik iliği aldılar, biyopsi yaptılar. Neticesinde Dokuzeylül Tıp Fakültesi hastanesine sevk edildim. Dokuzeylülde tekrar kemik iliği aldındı ve testlerden sonra da artık kesin olarak Lösemi tanısı konuldu. Aşağı yukarı 2 yıldır da tedavi görüyorum. Ve şu anda hâlâ tedavi görmekteyim. Doktorlar önce çalıştığım işi sordular. HABAŞta hurda hazırlama bölümünde iş makinesi operatörü olarak çalışıyordum. Ve burada çalıştığımız ortam gerçekten çok kötüydü hurdaların içinde çalışıyorduk. Ayrıca fabrikadaki radyasyonlu alana makinelerle girip o radyasyonlu hurdaları kamyonlara sarmamızı söylüyorlardı. Beni fabrikaya sağlıklı bir şekilde aldılar. İşe alırken istedikleri sağlık raporlarında yazar. Ben bunları doktorlara anlattığımda onlar sadece kafa salladılar. Biz fabrikada çalışırken radyasyona maruz kaldık, asbeste maruz kaldık, hurda demirler eritilirken etrafa saçılanlara o bacadan çıkan dumanlara maruz kaldık. Bütün bunları doktorlara anlattım. Çalışma koşullarınızdan kaynaklanabilir sebebi bunlar olabilir ancak kesin bir şey söylememiz için fabrikaya heyet göndermemiz gerekli dediler. Ve öylece de kaldı. Gördüğünüz gibi bütün bunların acısını kardeşimle beraber yaşıyoruz şimdi.
İşten atmak istiyorlar
Hasta olduğu süreç içerisinde fabrikanın kendisini bir kere bile aramadığını aktaran Çelikkol, iki senedir raporlu olarak ilaç tedavisi gördüğü için kendisini işten atmaya çalıştıklarını söyledi. Çelikkol, Fabrikanın avukatı beni fabrikaya çağırdı. Bu işin sonu ne olacak neye varacak bize de İstanbuldan baskı geliyor dedi. Beni o anda kafa kola alıp çıkarmak istediler, ben kabul etmedim. Tedavimin devam ettiğini daha da süreceğini söyledim. Ve öyle kaldı şimdilik. Ama ne olacağı bellide değil. Her an benim çıkışımı verebilirler diye konuştu. Çelikkol fabrikada kendisi gibi hasta olan işçilerin olduğunu da sözlerine ekledi. Taşeron bir şirket elemanı olarak HABAŞta çalıştığını belirten Çelikkol, Bu acıları kardeşimle ortak yaşıyoruz. Dileğim kardeşimin biran önce eski sağlığına kavuşması. Ve artık kimsenin canının böyle yanmamasını istiyoruz. Gerekli önlemler alınsın artık dedi. (İzmir/EVRENSEL)
Ayşen Güven
Evrensel'i Takip Et