28 Temmuz 2008 00:00
EVRENSELden
Siyasette en sıcak haftalardan birine girildi. Anayasa Mahkemesi AKP hakkındaki kapatma davasını görüşmeye bugün başlıyor. Ergenekon iddianamesi kabul edildi ve bundan sonra davanın seyrini izlemenin yanında, Ergenekon iddianamesinin içerip içermediklerine dair tartışmada daha geniş bir biçimde yapılacak.
Siyasette en sıcak haftalardan birine girildi. Anayasa Mahkemesi AKP hakkındaki kapatma davasını görüşmeye bugün başlıyor. Ergenekon iddianamesi kabul edildi ve bundan sonra davanın seyrini izlemenin yanında, Ergenekon iddianamesinin içerip içermediklerine dair tartışmada daha geniş bir biçimde yapılacak.
Hayat Televizyonu, gösterilen bu kadar yaygın tepkiye rağmen hala kapalı. Siyaseten hükümetin sorumluluğunda olan bu sansür uygulamasından bir an önce vazgeçilerek Hayat Televizyonunun yayına yeniden başlaması için bu konudaki demokratik muhalefeti diri tutmaya devam etmek gerekiyor. Halk, işçi ve emekçiler, onların örgütleri, demokrasi güçleri televizyonlarının yeniden açılmasını sağlamaya başaracaklardır. Şu ana kadar gösterilen tepkiler bunun bir göstergesidir. Ayrıca kardeş gazeteler ve onların yanında başka gazetelerdeki duyarlı köşe yazarları, basın özgürlüğüne indirilen bir darbe olan bu uygulamaya tepki göstermişlerdir.
Hakkında kapatma davası bulunan iktidar partisinin, bu sansürde ısrar etmesi, sadece kendine Müslüman bir demokrasi anlayışında ısrar ettiğinin bir göstergesidir. Ve, Hayat Televizyonunun kapatılması, yüzde 47lik bir oy desteğinin AKP tarafından nasıl harcanmış olduğunun çıplak göstergelerinden de biridir. Bu konuda gösterilen tepkilerin artarak sürmesini ve önümüzdeki hafta bu köşede sizinle, bu basın özgürlüğü ve demokrasi mücadelesinin bir zaferi olarak Hayat Televizyonunun yeniden yayına dönmesini paylaşmayı umuyoruz.
Haftanın önemli gündemlerinin başında gelen Ergenekon iddianamesinin kabulü ise, Türkiyenin demokratikleşmesinden yana olan herkese bu sürece müdahil olma sorumluluğunu yüklüyor. İddianamenin binlerce faili meçhulü içermediği ve şu anda görevde bulunan isimlere dokunmadığı açıktır. Bu yönü iddianamenin haklı olarak en çok eleştirilen yönüdür ve bu durum, bu dava üzerindeki iktidar gölgesi düşüncesini de güçlendirmektedir. Ancak, Ergenekon davasının, iktidarın hedefleri ve ufkuyla sınırlı bir noktada kalmaması da yine Türkiyenin demokrasi güçlerinin mücadelesine bağlıdır. Bu dava sürecine, halkın kendi iddianamesiyle, halkın vicdanında yer etmiş olan faili meçhul cinayetlerin aydınlanması talebiyle müdahil olması, AKPyi de zorlayacaktır ve bu davayı kendi amaçları için kullanmasına da engel olacaktır.
AKPnin Ergenekon sürecinin bir hesaplaşma konusu olarak kullandığı kaygısı ile bu konuda çekinceli davranmak, dışardan seyretmek, zaten AKPye bu amaçlarını yerine getirmesi için alan açmaktan başka bir anlama gelmeyecektir.
İşlenmiş son siyasal cinayet olan Hrant Dink olayından başlayarak bütün faili meçhullerin, derin çetelerin Türkiyenin doğusundan batısına her tarafında işlenen suçların açığa çıkarılması bu konuda verilecek mücadeleye bağlıdır.
Bugün Anayasa Mahkemesinin görüşeceği kapatma davası konusunda vurgulanması gereken en önemli nokta ise, AKPnin aldığı o kadar oy desteğini, hoyratça kullanmış, halkın demokrasi beklentilerine yanıt vermekten uzak olmanın ötesinde, son olarak Hayat Televizyonunun yayınının durdurulmasında da görüldüğü gibi varolan demokratik kazanımlara bile saldırmış bir parti olarak, kendi bindiği dalı çoktan kesmiş olduğudur. AKP doğrudan kendi icraatları nedeniyle bugün demokrasi mağduru rolünü oynama pozisyonunu bile yitirmiş durumdadır.
Önümüzdeki haftanın ve haftaların, demokratik gelişmelere sahne olması umudu ve dileğiyle.
İyi haftalar.