30 Temmuz 2008 00:00

UZUN MESAFE

Damar denince nedense çoğunluğun aklına kan damarları gelmekte. Oysa vücudun tamamını dolaşan bir başka damar ağımız daha var: Lenf damarları

Paylaş

Damar denince nedense çoğunluğun aklına kan damarları gelmekte. Oysa vücudun tamamını dolaşan bir başka damar ağımız daha var: Lenf damarları. Lenf sistemi bağışıklık sistemindeki rolü ile yani hastalıklar ve mikroplar ile savaşımda yaşamsal rolü olan vücut sistemleri arasında yer alır. Nasıl kan damarlarında kan taşınıyorsa bu lenf damarlarında ise renksiz bir sıvı olan lenf sıvısı taşınmaktadır. Lenf sıvısı enfeksiyonlar ile savaşımda önemli kan hücrelerinden olan bir çeşit beyaz kan hücresi (lökosit) olan lenfosit adlı hücreleri içermektedir. Lenf sisteminde damar ağı yanı sıra lenf bezi adlı küçük organlar, bademcikler, timus, kemik iliği ve dalak da yer alır. Unutulmaması gereken diğer bir ayrıntı, lenf dokusunun mide, bağırsak ve deri gibi diğer organlarda da bulunmasıdır.
Vücuttaki tüm organ ve sistemler gibi lenf sistemi de hastalanabilir. Kanserden iltihaplı hastalıklara birçok hastalık söz konusu olabilir. Bizzat kendisi hastalanabildiği gibi aynı zamanda vücudun diğer sistemlerindeki mikrop veya kanser hücrelerinin diğer bölgelere yayılmasında rol oynayabilir.
Lenf sisteminin en önemli hastalığı lenfoma olarak anılan kanserlerdir. Bu konuda literatür temelde Hodgkin ve Non-Hodgkin olarak lenfomaları ikiye ayırmakta. Ama unutulmaması gereken bir ayrıntı, bu lenfomaların da kendi içlerinde farklı tiplere ayrılması. Gerek tedavide gerekse yaşam süresinde bu türlerin farklılıkları var. Bunu neden mi söylüyorum; hasta ve hasta yakınları aynı tanıyı almış diğer hastalar ile çok kolay empati yapıyorlar da ondan. Bırakalım farklı lenfoma alt gruplarını, aynı tip hastalıklarda bile evrelendirme, yani bir anlamda tanının erken veya geç konulmuş olması bile tedavi ve yaşam beklentisini değiştirebilmektedir.
Teşhise gelince, sizin göreviniz erken hekim başvurusu. Gerisi kan tetkikleri ile başlayıp tıbbi görüntüleme yöntemleri ile sürecek tıbbi bir sürecin hastane ayağı. Ama kesin tanı biyopsi ile konmakta. Tedavide kemoterapi ve radyoterapi (ışın tedavisi) uygulanıyor. Bir başka ayrıntı, son yıllarda görülme sıklığı artan kanserlerin başında gelmeleri.
Sağlıcakla kalın!

Hodgkin lenfoma
Hastalıkların bedensel arazları tarihin her diliminde bizi tanıya aynı hız ve doğrulukta götürmez. Genetik yatkınlığın söz konusu olduğu bir hastalığı aynı ailenin farklı kuşaklarında ele almaya ne dersiniz? Yani bugünü ve 150 yıl öncesini, iki yakınınızda izlesek diyorum.
Diyelim ki ailenizde bir yakınınız hastalanmış olsun. Misal bu ya; yakınmaları da önemli buldunuz:
- Boyun, koltukaltı ve/veya kasık lenf bezlerinde ağrısız, inatçı şişlikler
- Nedeni açıklanamayan, tekrarlayıcı ateşlenmeler
- Gece terlemesi
- Nedeni açıklanamayan kilo kaybı
- Deride kaşıntı...
Sanırım en kısa zamanda hekime gitmesini önemsediğiniz bu yakınınızda vücudun genel muayenesi; kasık, koltukaltı ve boyun bölgesinde beze aramayı da içeren hekim muayenesi sonrası kan tahlilleri, film, ültrason, sonrasında bilgisayarlı tomografi ve halk arasında parça alma olarak adlandırılan biyopsi gibi tetkikler sizi beklemekte. Peki aynı yakınmalar sizden beş kuşak önce yaşamış bir yakınınızda olsaydı; yani gösterişli kan tahlilleri, ültrason ve bilgisayarlı tomografinin henüz keşfedilmediği yıllarda gelişseydi doğru tanı konabilir miydi? Sizi şaşırtabilirim ama eğer konulacak tanı hodgkin lenfoma ise 1853 yılından beri bilinen bir hastalık olduğunu bilmenizde yarar var.
Elbette amacım tıp biliminin gelişimini küçümsemek değil. Ancak şurası bir gerçek ki tüm teknolojik imkanlara karşın birçok benzer hasta zamanında tanı alamamaktadır. Üstelik giderek hekimler ‘hastalık yok hasta vardır’ ve ‘önce zarar verme’ gibi binlerce yıllık değerler silsilesinden uzaklaşmakta, adeta tıbbi teknolojinin taşeronluğuna zorlanmaktadırlar.
Evet, örnek olgumuzda ele aldığımız yakınmalar birden fazla hastalığın ortak bulgusu olabileceği gibi kanseri, özellikle de lenfomaları akla getirmekte. Lenfomalar ilk tespit eden hekimin adı ile anılıyor ve kabaca Hodgkin ve Non-Hodgkin lenfomalar olarak iki ana gruba ayrılıyorlar.
Geçen haftaki yazımda Hodgkin hastalığını ilk tanımlayan hekim olan Thomas Hodgkin’in iyi hekimlik değerleri ve bilimi daha yaşanılabilir bir dünya özlemi ile siyasetle buluşturup İspanya iç savaşında Cumhuriyetçiler ile birlikte savaştığını aktarmış ve bu haftaki yazıma konu olacağını belirtmiştim. Konuya yoğunlaşınca literatürde yer alan ve dilimize de çevrilen ‘Toplumsal Tıp Nedir’? başlıklı makalede farklı zamanlarda yaşayan aynı isimli iki hekimin karıştırıldığını hissettim. Nedeni Hodgkin hastalığına adını veren Thomas Hodgkin’in hastalığı 1832’de tanımlaması, oysa İspanya iç savaşına katılan diğer bilim insanı ve Komünist Parti Üyesi Thomas Hodgkin’in ise 20 yüzyılda yaşamış olmasıydı.
Dr. Zeki Gül
ÖNCEKİ HABER

Medya ‘İlle de PKK’ diyor

SONRAKİ HABER

BAŞYAZI

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa