01 Ağustos 2008 00:00
Hürriyet Yadigarları
1908 Devriminin 100. yıl dönümü vesilesiyle açılan sergide, döneme ait eserlerin fotoğrafları sergileniyor
Daha bir yüzyıl önce birbirinden farklı etnik kimliklerin, dinlerin ve kültürlerin Anadolu ve Balkanlarda nasıl bir arada yaşadığını ortaya koyan kitapları okuyucularına sunan Bir Zamanlar Yayıncılık, İkinci Meşrutiyetin ilanının yüzüncü yıl dönümü olan 24 Temmuz Perşembe günü Yadigâr-ı Hürriyet isimli bir sergi açtı. Sergide Türkiye toplumunun ilk ciddi demokrasi denemesine ait belgeler günümüz insanları ile buluşturuluyor.
Din, dil, etnik köken farkı gözetmeden bütün Osmanlı toplumunun tek hukuk ve eşit haklar çerçevesinde yaşaması çabasının en ciddi ürünü olan İkinci Meşrutiyet, İkinci Abdülhamitin otuz sene süren baskıcı istibdat rejimini sona erdirmiş ve padişahın geniş yetkilerini sınırlayarak sultanın otoritesini sembolik bir konuma indirgeyen bir anayasa ile birlikte devletin esas yönetimi Osmanlı Devleti yurttaşlarının seçtiği vekillere vermişti. Sergi salonundaki fotoğraflar ve kartpostallar, Meşrutiyet rejiminin ilanına sebep olan İttihat ve Terakki subaylarının isyan ederek dağa çıktığı günlerden yeni rejime karşı çıkan en önemli ayaklanma olan 31 Mart Vakasına ait görüntülere kadar o döneme damgasını vuran siyasal ve toplumsal olayları objektif bir biçimde yansıtır nitelikte.
Sergide yer alan en etkileyici metaryeller ise İkinci Abdülhamitin toplumdan ve İttihat ve Terakki Fırkasından yapılan baskılara dayanamayıp Meşrutiyet rejimini kabul ettiği tarih olan 24 Temmuz 1908de haberi duyan her dil, din ve etnik kökenden Osmanlı yurttaşının sokaklara dökülmesini belgeleyen fotoğraflar. Bu fotoğraflar, Osmanlı toplumunun üyesi olan her milletin bir arada yaşama iradesine samimi ve kararlı bir şekilde sahip çıktığına ve 30 yıl aradan sonra daha demokratik bir anayasa ile tekrar ilan edilen meşrutiyet rejiminin sadece birkaç Osmanlı ordusu subayının dağa çıkması sonucu değil, halkın kesintisiz talepleri ile ilan edilebildiğine tanıklık ediyor.
Türkçe, Rumca, Ermenice...
Bu dönemde Osmanlı devletinin sınırları içinde yaşayan toplumlar arasındaki kardeşlik duygularının ne kadar ciddi ve samimi olduğunu gösteren bir başka unsur ile meşrutiyetin ilanını kutlamak amacı ile basılmış olan kartpostallar, bu kartpostalların çoğunda Osmanlı devletine parlementer rejimi getirmek için Balkanlarda dağlara çıkıp mücadele veren İttihat ve Terakki subaylarının Fransız Devrimi etkisi ile benimsedikleri slogan olan hürriyet, müsavat, adalet, uhuvvet (özgürlük, eşitlik, adalet, kardeşlik) Türkçe, Rumca Ermenice, İbranice gibi devleti oluşturan halkların konuştuğu birçok dil ile yazılmış. Papağan gazetesinin 8 Şubat 1909 tarihli nüshasının içinde dağıtılan ve özgürlük ve eşitliğe kavuşmuş olan Osmanlı Devleti yurttaşlarının, şahın baskıcı rejimine karşı mücadele eden İranlılara verdiği desteği ortaya koyan bir poster ve o döneme ait çeşitli yayın organlarında yer alan, mutlakiyet rejimini uluslararası sloganlar aracılığı ile yeren karikatürler Osmanlı Devletinde gerçekleşen bu devrimin bir tek devletin iç dinamikleri ile değil, aynı coğrafyada yer alan birçok halkın özgürlük mücadelesi ile bağlantılı olduğunu gözler önüne seriyor.
İkinci Meşrutiyetin ilanı dolayısıyla basılan madalyaların fotoğrafları 1908 yılından itibaren Osmanlı Devletinin içindeki toplumsal sınıflar arasındaki otorite uçurumunun kapandığını en açık biçimde ortaya koyan belgeler. Kanun-i Esasi Madalyası olarak anılan bu madalyalar diğer Osmanlı madalyalarından farklı olarak üretim maliyetini ödeyen herkes tarafından takılabiliyordu. Daha önce sadece devlet erkanının içinde yer alan ya da toplumun üst sınıflarından insanlara verilen madalyalar, Meşrutiyetten sonra tüm Osmanlı vatandaşları tarafından takılabilir olmuştu.
Osmanlı Devletini oluşturan farklı unsurların kendi milli kimliklerini örtmeksizin birlikte giriştikleri ilk ve son siyasi hareket olan 1908 Devriminin Türkiye tarihindeki inkar edilemez önemini bir kez daha gözler önüne seren Yadigâr-ı Hürriyet sergisi, 3 Ağustos Pazar gününe kadar Tophane Tütün Deposunda, bu toprakların en kitlesel özgürlük hareketlerinden birini ziyaretçilerine yansıtmaya devam edecek. (İstanbul/EVRENSEL)
Uğur Halil Karakullukcu