04 Ağustos 2008 00:00

gözünüz munzur’un üzerinde olsun

Munzur denilince; hem dağ hem su hem de dağ ve suyun birleşimiyle oluşan güzel doğa akla gelir. Ve bu doğanın kendi bağrında topladığı endemik türlerde olan bitkiler ve kendine has hayvan türleri…

Paylaş

Munzur denilince; hem dağ hem su hem de dağ ve suyun birleşimiyle oluşan güzel doğa akla gelir. Ve bu doğanın kendi bağrında topladığı endemik türlerde olan bitkiler ve kendine has hayvan türleri… Munzur Çayı ve Munzur Vadisi üzerinde yapılması düşünülen ve yapılmakta olan baraj tehlikesine karşı, çığlığını duyurmanın da mücadelesini veriyor şimdi. Ve bu çığlığını da insanlığa karşı veriyor Munzur… Munzur, insan çığlığını duyduğunda kucağını açmıştı. Ve insanın insana yaptığı bu vahşet karşısında ‘çaresiz’ kalması Munzur ve doğası adeta dile gelmişti. Yaşanan trajedi karşısında kendi coğrafyasını açmıştı insanlara ve bu kucak açmasını halen sürdürüyor. İnsanların acılarını içine alarak insanlarla paylaştı. Munzur Çayı’nın üzerine yapılmak istenen baraj illetine karşı Munzur’un çığlığı ise tek başına yetmiyor. Yapılacak olan barajlara uydurulan kılıf ise, güya enerji elde edeceklermiş! Ha bir de işsizliği de çözecekmiş!.. Ve elde edilen enerji de bir asrın ihtiyacına bile yetmiyor! Buna karşın güzelim doğayı, kendi politik argümanları için harcamak istiyorlar. İnsansızlaştırma politikası da yine insan eliyle yapılıyor. Bunu yapan anlayış aslında geçmişten günümüze kadar uzanan egemen bir anlayıştan başka ne olabilir ki! Kendinden ve kendisi gibi olmayan ya kendisi gibi olacak ya da yok olması için ne gerekiyorsa sonuna kadar yapılacak! Üzerinde yaşadığı toprağın ve doğanın yok olması pahasına olsa da, bütün yollar mubahtır denilerek, politikalarını uygulamaya çalışılacak.
Tabi bu politikalara karşı gelişen haklı tepkilere de aynı yöntem uygulanmaktadır. Belki geçen zaman dilimi içinde bu yöntemlerin biçimi değişmektedir. Ancak bu doğa ve insansızlaştırma vahşeti karşısında Munzur’un çığlığı ise, sürüyor…
Vadi üzerine yapılmak istenen barajlara karşı, kültüre sahip çıkmak için başlatılan Munzur Kültür ve Doğa Festivali bu yıl 8.sini geride bıraktı. İlk festivallerin engellenmelerine karşın; halk kendi festivalline sahip çıkarak, Munzur’un çığlığını bütün insanlığa duyurma mücadelesinin yanında oldu. Hasan Hüseyin Korkmazgil şiirindeki dizeler sanki bu çığlığı görürcesine yazılmış:

Bir uzun havadır şu Munzur Dağı
Mor bir katar gibi dizilir gider
Saz çalınır akşamları cem olur
Gönlüm terazisi bozulur gider
Koca Fırat vura vura başını
Benim anam döve döve döşünü
Aşar çığlıkları anacıkların
Ağıtlar yükselir Munzur’a doğru
İnsanlığın ortak mirası olan Munzur Vadisi’nin ‘Dünya Kültürel Miras Listesi’ne alınması için başvuru yapıldı. Bunun için yapılacak olan incelemelerin neticesine gerek kalmadan vadi ve yöre coğrafyası üzerine oynanan politikalardan vazgeçilmesi gerekir. Çünkü burası aslında bütün insanlığın ortak mirasıdır. İnsanlar unutmamalıdır ki kendileri doğanın üzerinde yaşıyorlar. Doğanın insana ihtiyacı olmayabilir ama insanın ve insanlığın doğaya ihtiyacı vardır. Ve doğanın insanlıktan intikamı acı olur!
Dile gelir! “Yeter artık” der. Munzur’un insanlığa sunduğu bu doğal güzelliğin bozulmasını istenmiyor artık! Munzur ‘keşfedilmeyi’ değil, var olan güzelliğini insanlıkla paylaşmayı istiyor.
Kucak açtığı insanlığa ihanetine karşı ihanetle yanıtlanmak istemiyor!.. Zira doğanın cevabı yineleyelim çok acı olur! Çünkü insan doğayı bozar ama bozulan doğa insanlığı da yok eder! Onun için ey insanlık gözünüz Munzur’un üzerinde olsun!
Munzur’un gözyaşlarını akıtmayalım! Başka Munzur yok!..
Şerif Karataş
ÖNCEKİ HABER

geç kalmış bir merhaba; ıklığ

SONRAKİ HABER

hayvan koruma yasasından sonra da katliam devam ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...