04 Ağustos 2008 00:00
GÜNDÖNÜMÜ
Merak edenler Anayasanın 17. maddesinden başlayarak okuduklarında ne çok hakları olduğunu görecekler.
Merak edenler Anayasanın 17. maddesinden başlayarak okuduklarında ne çok hakları olduğunu görecekler. Yaşama, barınma (konut), sağlık, eğitim, inanç, düşünce ve ifade, örgütlenme, çevre, adaletli bir ücret elde etme, kişi özgürlüğü ve güvenliği, seçme ve seçilme, zorla çalıştırma (angarya) yasağı, özel hayatın korunması, haberleşme özgürlüğü, yerleşme ve seyahat özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakkı, adil yargılanma hakkı, çalışma ve sözleşme özgürlüğü, dinlenme hakkı, işsizliğe karşı korunma hakkı, sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı, sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamama hakkı, toplu iş sözleşmesi ve grev hakkı vb. haklar, Anayasa güvencesi altındadır. Bu hak ve özgürlükler aynı şekilde İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde de yer almaktadır.
2821 sayılı Sendikalar Kanununun 22. maddesine göre de:
Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz.
Bir hakkın egemen sınıf tarafından kabul edilmesi ve kanun metnine yazılması önemlidir. Ancak, bu haklar sadece kanunda yazılı olarak kalır ve yaşamda karşılığını bulmazsa, hakkını kullanmaya çalışan işçiler ve emekçiler çeşitli baskı ve cezalandırmalarla karşılaşırlarsa, hakların kanunda yazılı olması da anlamsızlaşır.
Anayasa, uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve Sendikalar Yasası ile güvenceye alınan sendika kurma ve sendikalara üye olma hakkının kullanılmasına ilişkin olarak bir süredir çok çarpıcı bir gelişme yaşanıyor.
ÇAYKURda örgütlü Tek Gıda-İş Sendikasına üye işçiler, AKP Rize İl Örgütü tarafından cep telefonu mesajı da gönderilerek sendikadan istifa etmeye, Öz Gıda-İş Sendikasına üye olmaya zorlanıyorlar. Hatta sahte noter belgeleriyle işçiler Tek Gıda-İşten istifa etmiş gibi gösteriliyorlar. Sendika özgürlüğünü engelleme ve evrakta sahtecilik suçlarını oluşturan bu müdahalelere karşı Türk-İş Genel Sekreteri ve Tek Gıda-İş Genel Başkanı M. Türkel çadır kurarak sendika nöbeti tuttu. DİSK Genel Başkanı, M. Türkeli ziyaret etti ve sınıf dayanışmasını gösterdi. Türk-İş Genel Merkezinden hâlâ ses çıkmıyor.
Bir afiş veya bildiri görse seferber olan polis örgütü, noterin bile sahteciliğe alet edildiği bu suçu görmedi. Kamu adına suçu kovuşturmakla görevli savcılar, idari soruşturma açması gereken Çalışma Bakanlığı sessiz.
Patronlar, sendikaları birbiriyle rekabete yönlendirerek sınıfı bölüyor ve parça parça teslim almaya çalışıyorlar. Unutulmamalı ki bugün Tek Gıda-İşe karşı kullanılmaya çalışılan Öz Gıda-İş de yarın patronların gazabına uğrayacak.
Patronların ve işbirlikçi sendika bürokratlarının böl-parçala-yut oyununun boşa çıkarılması için umut, her işyerinde işçilerin, sendika farkı gözetmeden birlikte mücadeleye atılmalarında. Sendikalı veya sendikasız, şu veya bu sendikaya üye bütün işçiler birlikte hareket ederlerse başarılı olabilirler. Aksi halde tüm işçiler bugünkü hak kırıntılarını bile kaybedecekler.
Metal sözleşmeleri öncesi Birleşik Metal-İş Genel Merkezinin tutumu örnek alınmalı.
İşçi sınıfı, yıllarca mücadele ederek kan ve can pahasına kazandığı ve kanunlara yazdırdığı haklarını patronlara altın tepside sunamaz!
Bu haklar 1 Mayıslarla, 8 Martlarla ve geçmişten günümüze işçi hakları için mücadele edenlerin kanları ve canlarıyla kazanıldı. Bir avuç işbirlikçi hainin bu hakları yok etmesine izin verilemez!
Onun için işçiler ve sendikalar, birbirleriyle değil patronlarla mücadeleye yönelmek zorundalar.
Patronlar, çıkarları gerektirdiğinde kendi yasalarını ayaklar altına almakta sakınca görmüyorlar. İşçiler kendi hukuklarını da yaratırlarsa, sıkıntılarını önemli ölçüde aşabilecekler.
Basının özgür olduğu da Anayasada yazılı olmasına rağmen ve ilgili kuruluşların yanlışlık yapılmış, açacağız sözlerine rağmen işçilerin ve emekçilerin yayın aracı Hayat TVnin yayınının keyfi olarak kesilmesinin 19. günü bugün. İşçiler, emekçiler HAYATlarına sahip çıkmaya devam ediyorlar. Emekçiler, kendi basın-yayın araçlarını özgürleştirmeyi de başaracaklar!
Hasan Hüseyin Evin