6 Ağustos 2008 00:00
Güngörende de gizlilik gölgesi
GÜNÜN YAZILARI
Kızıltepe, Zirve katliamı, Şemdinli, Atabeyler, Rahip Santoro Cinayeti, Ergenekon, Sauna çetesi ve daha adını sayamadığımız, bilmediğimiz birçok dava hakkında gizlilik kararı bulunuyor. Şimdi de 17 kişinin ölümü, 154 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan Güngören katliamı dosyası, bu davalara eklendi. Yukarıda adını saydığımız gizlilik kararının uygulandığı davaların ortak noktası sorumluluğu veya ihmali bulunanlar arasında devlet yeklilerinin bulunması. Bu ortak nokta akıllara acaba sorusunu getiriyor.
İşin içinde devlet olunca
Gizlilik kararının gerekçesi bazen devlet güvenliğinin iç ve dış siyasal yararları, bazen delillerin karartılmaması olurken, sanıklar polis veya asker ise polislerin ailelerinin psikolojisi oluyor. Güngören katliamcıları olarak toplumun önüne atılan 8 kişiyi günah keçileri ilan edilirken davalarında gizlilik kararı alındı. Hakkında gizlilik kararı olan dosyaların avukatları dosya hakkında yeterli bilgi alamadıklarını vurgulayarak, devlet yetkililerinin payı ve ihmalinin bulunduğu dosyalarda sorumluların açığa çıkmasını engellemek için gizlilik kararının konmasına dikkat çekti.
Basının Güngören katliamının bombacısı olarak yansıttığı Hüseyin Türelinin avukatı Hüseyin Çalışçı, gizlilik kararı vermenin sürekli başvurulan bir uygulama olduğunu belirtti. Çalışçı, gizlilik kararı olan bir dosyayla ilgili İçişleri Bakanı Beşir Atalayın açıklama yapmasını nasıl değerlendirdiğine ilişkin sorumuza, Mahkeme kararlarını o ihlal eder ama biz ihlal edersek olmaz diyerek yanıt verdi.
Delillere ulaşamıyoruz
Sanık avukatlarından Mehmet Sani Kızılkaya, gizlilik kararının istisnai durumlar dışında bütün siyasi dosyalarda uygulandığını vurguladı. Avukatların delillere ulaşmasının engellendiğine dikkat çeken Kızılkaya, Polisin sorduğu sorulardan öğrenebildiğimiz kadarıyla savunma yapmaya çalışıyoruz, savunma yapma hakkımız engelleniyor dedi.
Soruşturma evresinde gizlilik kararı bulunan Zirve Yayınevi Katliamı avukatlarından Özkan Yücel, gizlilik içerisinde yürütülen dosyalarda avukatların bile dosya hakkında yeterli bilgiye sahip olamadığını kaydetti. Yücel bu nedenle soruşturmanın sağlıklı yürütülemediğini, olayın ilişkilerinin bütün yönleriyle açığa çıkarılamadığını dile getirdi.
Sanık da soruşturanda aynı
12 yaşındaki Uğur Kaymazın 21 Kasım 2004te Mardinin Kızıltepe ilçesinde babasıyla birlikte özel harekat timleri tarafından öldürülmesine ilişkin yürütülen Kızıltepe davası da gizlilik kararı olan davalardan sadece bir tanesi. Müdahil avukatlardan Tahir Elçi, kamu görevlilerin yargılandığı davalarda alınan gizlilik kararının, mağdurları bir kez daha mağdur ettiğini dile getirdi. Elçi Kızıltepe Emniyet Müdürlüğünden ve Mardin Emniyet Müdürlüğünden olan sanıklarla ilgili soruşturmayı kim yürütüyor? Yine Mardin ve Kızıltepe Emniyet Müdürlükleri... dedi.
İhmalleri ve rolleri varsa
Dink ailesi avukatı Erdal Doğan, devlet yetkililerinin ihmal ve rolleri olan dosyalarda verilen gizlilik karanının şüphelerin oluşmasına neden olduğunun altını çizdi. Doğan, gizlilik kararıyla asıl planlayıcılar ve büyük ağabeylerin ortaya çıkarılmasının da önünü tıkamayı amaçlandığına dikkat çekti. Gizlilik kararıyla yürütülen dosyalardan büyük oranda sonuç alınamadığını belirten Doğan avukatların sağlıklı çalışmasının bu yolla zora sokulduğunu sözlerine ekledi.
Diyarbakır Barosu Başkanı ve Şemdinli davası avukatlarından Sezgin Tanrıkulu ise, kamuoyunu yakından ilgilendiren büyük soruşturmaların gizlilik içinde yürütülmesinin soru işaretleri yarattığını ifade etti. Tanrıkulu Gizli ne yapılmışsa gerçek ortaya çıkmamıştır dedi.
Güler cevap olamadı
İstanbul Valisi Muammer Güler gazetemizin ortaya attığı Güngören katliamı ile ilgili sorulara ilişkin açıklama yaparak olayın aydınlatıldığını öne sürdü. Güler, gazetemizin de arasında bulunduğunu bazı gazetelerde, katliamın hâlâ aydınlatılmadığı yönündeki haberlere yanıt verdi. AAya açıklamalarda bulunan Güler adliyeye sevk edilen 10 kişiden birinin bizzat bombayı koyan kişi olduğunu öne sürdü. Güler, diğer kişilerin de keşif, yardım yataklık ettiğini ve örgüt üyesi olduğunu savundu. Güler olay bütün yönleriyle aydınlatıldı açıklamasını unutarak, Bizim açımızdan bu olay bitmiş değildir ifadelerini kullandı. Bu olayın bölücü terör örgütü tarafından yapıldığına kuşku yoktur diyen Gülerin açıklaması gazetemizde dün yer alan sorulara yanıt olamadı.
Türeliye işkence iddiası
Güngören katliamının sorumluları olarak yansıtılan, örgüt üyeliği ve yardım yataklık gerekçesiyle tutuklanıp Metris Cezaevine gönderilen 8 kişi cezaevine girer girmez kaba dayak ve işkencesiyle karşılaştı. Gazetemize bilgi veren Avukat Mehmet Sani Kızılkaya, müvekkillerinin cezaevine girer girmez haklarında yapılan yalan haberlerin karşılığını aldığını dile getirdi. Müvekkillerinin tek tek hücrelere konulduğunu, özellikle bombacı olarak yansıtılan Hüseyin Türelinin yaklaşık 15 jandarma, ardından gardiyanlar tarafından işkence gördüğünü iddia eden Kızılkaya, dün cezaevine görüşe gittiklerinde darp izlerini gördüklerini kaydetti.
Öte yandan avukatları aracılığıyla açıklama yapan Hüseyin Türeli, hakkındaki iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını belirterek Bomba olayı ile hiçbir ilgim yok. Bu suçtan tutuklanmadım. Böyle bir olaya karışmadım. Karışmam dedi.
Nihal Topal / Ceren Saran
Evrensel'i Takip Et