6 Ağustos 2008 00:00

UZUN MESAFE


‘Kanserden korkma geç kalmaktan kork’ sözünden etkilenmeyenimiz sanırım yoktur. ‘Erken nasıl davranılır’ sorusuna cevap bulamayanlar için birlikte meme kanserlerine göz atmaya ne dersiniz?
Kendi kendinize bir ayna karşısında elle meme muayenesini duymuş olmalısınız. Bugüne değin yapmamış olanlara önerim, öncelikle bir hekime görünmek olacak. Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu otuzlu yaşlarda üç yılda bir, kırk yaşından sonra ise yılda bir hekim muayenesi öneriyor. Unutulmaması gereken bir ayrıntı, hiçbir yakınması olmayan ve kendisini sağlıklı olarak algılayan bireylere öğretilen meme muayene tekniğinin hekim değerlendirmesinin yerini tutamayacağı. Öte yandan, özellikle hekime ulaşma sorunu olanlar için önemi yaşamsal olsa gerek.
Peki elle kendi memenizi muayene ederken hangi sırayı izleyeceksiniz? İlk yapmanız gereken bir ayna karşısında her iki memeyi karşılaştırmak; renk değişikliği, akıntı, şekil değişikliği olup olmadığını üç farklı pozisyonda; hem eller yanlarda iken, hem elleri ensede buluşturarak hem de eller kalçada ve hafif öne eğilerek tekrarlamak olmalı. Sonrasına gelince...
- Meme başlarını hafifçe sıkarak akıntı varlığını araştırmak.
- İki memeyi bölgesel olarak karşılaştırıp; meme başı, üst dış, üst iç, alt dış ve alt iç kadranları kıyaslamalı değerlendirmek. Bunu yaparken önce ayakta, sonrasında yatarak aynı işlemleri tekrarlamak.
Muayene edeceğiniz meme tarafındaki elinizi ayakta iken kafanızın üstüne, yatarken başınızın altına koymanız size kolaylık sağlayacaktır. Bu arada koltuk altlarınızda beze olup olmadığını araştırmayı unutmayın. Yine muayenenizi, adet görüyorsanız bitiminin beş gün sonrasına denk getirin.
Erkek okurlarımıza gelince; meme kanserini kadınlara özgü bir hastalık olarak tanıyorlarsa yanılıyorlar. Meme başında akıntı, ele gelen bir kitle, memede tek taraflı büyüme onlar için de meme kanserini akla getirmeli. Tanıya giden yol ise her iki cins için de aynı: Kendi kendine muayene, hekim muayenesi, ültrason ve mamografi gibi görüntüleme yöntemleri ve gereğinde biyopsi sonrası patolojik değerlendirme.

Savaş, kadın ve sutyen
Geçen yüzyılın başları, İngiltere’de mahkemelere hâlâ kalçalı ve kilolu kadınların girmesinin yasak olduğu yıllardır. O yıllarda bunun için kamusal alan mı derlerdi bilmem ama sutyenin tarihinde bu yasağın rolü olduğu söylenir. İlk sutyenin bir İngiliz ile evlenen Amerikalı Mary Pheps Jacop tarafından tam da bu nedenle bir sinir anında bulunduğu rivayet olunur. Neden derseniz, bu kamusal alan yasağını delmek için kadınlar korse kullanmak zorunda kalırlarmış. Korse ise meme dahil bazı kısımların kıyafetten görünmesine yol açtığından bir mendil yardımı ile göğüslerini toplayıp kurdele ile bağlayan Mary, sutyeni ilk uygulayan kadın olarak tarihte yer almakla yetinmeyip bir yıl sonra patentini alır.
Sutyenin yaygınlaşmasında ise 1. Dünya Savaşı etkili olur. O yıllarda korselerde fazla metal kullanıldığını fark eden savaş endüstrisi, kadınları korse almamaya davet eder. Bu çağrı yanı sıra savaşla birlikte kadın erkek ayrımının azalmaya başlaması ve fabrikalara uzanan çalışma yaşamının da etkisi ile daha rahat kıyafetlere olan gereksinim, korsenin yerini sutyenin almasını sağlar.
Anlayacağınız semt pazarlarında duyduğumuz ‘ikizlere takke’ çağrısının özü, kadınlara dair bir yasağın savaşın gereksinimleri ile değişimine dayanıyor.

Cep lobisine sağlıklı bir gole var mısınız?
‘Kanserden nasıl korunurum?’ cümlesini içinde diri tutanlara bir sorum olacak: Cep telefonunuz ile aranız nasıl? Onca yazılıp çizilene karşın pazarın büyüklüğü bizim tutkumuzla buluşunca, riski daha bir kulak arkası eder olduk; ne dersiniz? Telefonu bağlanma anında kulaktan, yani beyinden uzak tutma, mümkünse kulaklık aracılığı ile konuşma, uzun konuşmalarda arada bir kulak değiştirme, beyni henüz tam gelişmemiş küçük çocuklardan uzaklaştırma gibi öneriler sakın riskin kabul edilebilir sınırlarda algısına hizmet ediyor olmasın!
Cep telefonu ve baz istasyonlarını kanser başlığında ele almak üreticisinden ithalatçısına, kapkaççısından ülkedeki en yaygın küçük işletme olan cep telefonu satıcılarına; hatta vergiyi abartan devletlere, cami minarelerine baz istasyonu kurduran Diyanet’ten çatıyı kiraya veren parasever apartman yöneticilerine hiç kimsenin işine gelmiyor.
Hal böyle olunca şimdilik kanser kelimesini unutup ‘kesintisiz uzun süre cep telefonu kullanmak insan sağlığı için risk yaratabilir’ cümlesine sığınmaya ne dersiniz? Sanırım bu edilgen algıya sektör de hayır diyemeyecektir. İşte tam da burada kapitalizm kendisini ele veriyor. Ama parasızlıktan ama ihmalden cep telefonu kesilmeyenimiz yoktur. Hatırlarsanız böyle durumlarda “Bir adet ödenmemiş faturanız bulunuyor; telefonunuzun kesilmemesi için en kısa zamanda ödemeniz...” benzeri mesajlar alırız. Düşündünüz mü hiç; para için telefonunuzu kesen mevcut sistem, uzun konuşmalarda sağlığınız için telefonunuzu kesmeyi veya bir uyarı mesajı göndermeyi aklına getirmiyor. Cep telefonu ve görüşmelerinde yüksek vergi oranı ile nemalanan Maliye Bakanlığı’nı hadi anladık ama ya Sağlık Bakanlığı’na ne demeli?
Kanaatimce bu koşullarda öncülük sağlık meslek örgütleri ve sendikalarına düşüyor. Aynı kişiye ait tek veya farklı hatlardan günde/ayda belli bir saatten fazla veya tek seferde kesintisiz belli bir sürenin üzerinde konuşmalarda önce uyarı gelmesi sonrasında cep telefonu görüşmelerinin operatör tarafından sonlandırılması yönünde bir yasa çıkması için emek harcamak gerektiğini düşünüyorum.
Sağlık Bakanlığı ilgilenmez mi dediniz? Tersine, ben kimi sağlıkta dönüşümcü bürokratların ilgileneceğini düşünüyorum ama bir farkla: ‘Nasıl oldu da bizim aklımıza gelmedi; ne yapıp edip uzun cep görüşmesi yapanları olası kanser durumlarında GSS kapsamı dışında tutsak’ dediklerini duyar gibi oluyorum, siz ne dersiniz?
Fazla mı hayalci buldunuz? GSS’ye az bir zaman kala Sosyal Güvenlik Kurumlarının günün birinde ilgili kanser türlerinde hastanın son bir yıllık telefon faturasını araştırabileceği olasılığını bertaraf etmek, hepimizin ortak çabasına bağlı. Öyleyse haydi yeniden halkla buluşmaya, sağlıklı bir gelecek için mücadeleye!..
Dr. Zeki Gül

Evrensel'i Takip Et