7 Ağustos 2008 00:00

Darbeler ve Hayat’ı karartmak


Son zamanlarda Darbe Günlükleri, kapatmalar, demokrasi havariciliği, ulusal hassasiyetler ve buna bağlı olarak darbe yapma istekleri alıp başını yürüdü. Aslında uzaktan bakınca iki tarafın da söylemlerinde haklılık payı varmış gibi görünse de, içini açtıkça iki tarafın da tencere dibin kara seninki benden kara misali sadece kendi çıkarlarını korumak için takiye yaptıklarını görürüz.
Yine aynı naralar atılıyor; biri ulus laiklik narası atıp darbeler tertipliyor, biri demokrasi AB demokrasisi kriterleri narası atıyor ama ne yazık ki naracıların birleştikleri noktalar ayrıldıklarından daha çok. Kendinden olmayana karşı duyulan kin ve nefret, o da etkili olmayınca susturmak, karartmak, kapatmak, darbeler yapmak...
Bakın bunlar hep aynı zihniyetin lügatindeki kelimeler ve anladıkları tek dil, bize göre. Hayat Televizyonu’nu karartmak da bu bağlamda değerlendirilmeli, tepkiler ona göre olmalı. Hayat’ı kapatmak kimin ne işine gelir, diye düşünmeyin; şu son süreçte kaybettikleri prestij o kadar büyük ki, bu iki taraf için de bitim noktası demektir. Bunun için; kendilerinin verdikleri içi boş, klişeleşmiş, halkı gerçek anlamda bilgilendirmeyen haber anlayışından başka bir sese soluğa tahammülleri olamadığı için susturdular.
İşte demokrasi havarilerinin son marifetidir bu. İçini boşalt, kendine benzet, benzetemiyorsan satın al, alamazsan kapat; sustur!.. Birileri de der ki kazın ayağı öyle değil bu kez. Sen demokrasi havarisi olabilirsin ama sen bir halkın sesini, bir sınıfın sesini, hem de kendi alın teriyle damıta damıta kurduğu Hayat’ı karartamazsın; buna gücün yetmez! Gemicikler almaya gücünüz yetebilir ama halkın sesini kısmaya asla yetmez!
Ey demokrasi havarileri, siz sadece demokrasiyi kendi ihtiyacınız kadar var edebilirsiniz, ama demokrasi bu değil; siz sadece darbelerin ve faili meçhullerin ucu size dokunduğu kadarını yargılayabilir ve hatta üstünü örtebilirsiniz; size dokunmayanı baş tacı bile ede edebilirsiniz, hatta siz de öncekiler gibi ‘Bu vatan için kurşun atan da yiyen de şereflidir’ diyebilirsiniz. Hatta şeref konuğunuz bile yapabilir, gemiciklerde misafir edebilirsiniz. Ama ya sonra?.. Yok artık! Güneş balçıkla sıvanmıyor, mızrak çuvala sığmıyor, bu halkın yüreği sizi ve sizin darbecilerinizi kaldırmıyor. Bu nedenle tez elden, bir sınıfın öfkesinde boğulmadan sınıfın sesinden ve Hayatından elinizi çekin; size diyecek başka laf, yakıştıracak sıfat bulamıyoruz. Sizden demokrasi de dilenmiyoruz. Sadece Hayatımızdan kirli ellerinizi çekiniz!..
Barış Bildik

Evrensel'i Takip Et