11 Ağustos 2008 00:00
EVRENSELden
Hayat Televizyonu geride bıraktığımız hafta içinde yeniden yayıma başladı.
Hayat Televizyonu geride bıraktığımız hafta içinde yeniden yayıma başladı. Hayat Televizyonuna uygulanan sansür süresince, ekranın yeniden aydınlanması için ciddi bir mücadele verildi. Bu mücadele de başı çekenler içinde, Başbakan Erdoğanın ayaklar diye tanımladığı kesimlerin ciddi bir etkisi olduğu açıktır. Bugüne kadar hakim medya organları için sokakları doldurmamış olan işçi ve emekçiler, Türkiyenin dört bir yanında, Hayat Televizyonuna sahip çıktılar. Çünkü Hayat Televizyonu ekranı, onları dolayımsız olarak yansıtan bir kanaldı, onların kendilerini buldukları, seslerini doğrudan duyurabildikleri bir kanaldı.
İşçi ve emekçiler, onların örgütleri olan sendikalar, demokrasi güçleri, basın meslek örgütleri, aydınlar, kadın örgütleri, kentsel dönüşüm projesinin mağduru olan kent yoksulları Hayat Televizyonunun yeniden yayına dönmesi için aralıksız bir mücadele yürüttüler.
Büyük holdinglerin elinde bulunan televizyon kanalları ise, Hayat Televizyonuna uygulanan sansürün protesto edilmesi için düzenlenen kitlesel eylemleri bile ekranlarına taşımadılar. Bu eylemleri izledikleri halde göstermediler.
Hayat Televizyonu bu anlamıyla bakıldığında, yayınlarını vicdanları değil, cüzdanları tarafından belirlenen yayın organlarından destek bulamadı.
Ancak Türkiyede basın meslek örgütleri içinde bu konuda örnek tutumlar gösterildiğini özellikle vurgulamak gerekiyor. Birçok meslek örgütü Hayat Televizyonuna uygulanan sansüre şu ya da bu biçimde tepki gösterdiler. Ancak Türkiye Gazeteciler Sendika Başkanı Ercan İpekçi, Hayat Televizyonunun karartılmasıyla ilgili olarak hem İçişleri Bakanına, hem de RTÜK Başkanına birer mektup yazarak, bu karartmadan ötürü basın özgürlüğü adına ciddi kaygı duyduklarını bildirdi ve uygulanan bu sansüre derhal son verilmesini talep etti.
Dünyanın pek çok yerinden aydınlar, parlamenterler, emek örgütleri, çok sayıda kişi ve kurum bu konuda seslerini yükseltti, ancak Türkiyede basın meslek örgütlerinin en büyüklerinin bu konuda Hayat Televizyonunun ismini anmadan bu sansüre tepki gösterdikleri dikkate alındığında, TGS Başkanı Ercan İpekçinin bu örnek tutumunun altını özellikle çizmek gerekiyor.
Diğer taraftan Birgün Gazetesi ve Alternatif Gazetesinin başından beri Hayat Televizyonuna ciddi bir destek verdiklerini özellikle vurgulamak gerekiyor. Birgün Gazetesinin Hayat Televizyonunun yeniden yayına dönmesi amacıyla gösterilen tepkilere geniş yer vermiş olması yanında, bu sansür boyunca logosunun yanına Hayat Televizyonunun logosunu koymuş olması, bir gazete açısından hem fazlasıyla cömert hem de bir o kadar mütevazı bir tutumdur.
Diğer yandan; Hayat Televizyonunun yayına başlamasının ardından düzenlenen Gündem Özel programında stüdyo konuğu olanların yanında, telefonla bağlanan Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ve Hava-İş Sendikası Genel Başkanı Atilay Ayçinin, Hayat Televizyonunun bundan sonra, benzer baskılara maruz kalmaması ve karşılaştığı zorlukları aşması için ona ellerinden gelen her türlü desteği sunacaklarını ilan etmiş olmaları, örnek bir emek örgütü tutumu olmuştur.
Biz Evrensel çalışanları olarak Hayat Televizyonunun, bu süreçten çok daha güçlenerek çıktığını görüyoruz.
Bu süreç, Türkiyede basın özgürlüğünün, ancak halk tarafından sahiplenildiği oranda, halkın haber alma özgürlüğü olarak yaşam bulduğunu da göstermiştir ki, yukarıda da değindiğimiz gibi, bu sürecin belki de en öğretici yanı budur.
Hayat Televizyonuna yeniden merhaba derken, Türkiyede Hayat Televizyonunun yeniden yayına dönmesi için mücadele veren tüm kesimleri de bu başarılarından ötürü kutluyoruz.
İyi haftalar.