11 Ağustos 2008 00:00
KONUM
GÜNÜN YAZILARI
Kafkasyada Gürcistanın Osetyaya girmesiyle başlayan çatışmalar devam ediyor. Bu çatışmalar, Gürcistanı Kafkasya için bir köprü olarak kullanma hesabı yapan ABD ve bölgedeki hakimiyetini kaptırmak istemeyen Rusya arasındaki mücadelenin yeni bir boyuta girdiğini gösteriyor. ABD yanlısı Gürcistan yönetiminin bölgedeki en büyük destekçisi olan Türkiye, aynı zamanda Gürcü ordusunun eğitimini üstlenmiş durumda olduğu için Rusya tarafından savaşın tarafı olmakla eleştiriliyor. Başbakan Erdoğan, konu ile ilgili açıklamasında, Gürcistanın toprak bütünlüğünün korunmasına vurgu yaparak, üstü örtük bir şekilde Gürcistanın Güney Osetyaya girmesine destek vermiştir. Türkiyedeki Kafkas Dernekleri Federasyonu da, Yaşadığımız Türkiyenin bizlerden topladığı vergilerle eğitilip eline silah verilen Gürcü ordusu, Çerkes vatandaşların kardeşlerine yönelmiştir açıklamasını yaparak, Türkiye egemenlerinin ABD işbirlikçisi tutumuna işaret etmiştir.
Türkiyenin kuzey doğusunda çatışmalar yaşanırken güney doğusunda Kerkükle ilgili gerilim devam ediyordu. Bölgesel Kürt Hükümeti Başbakanı Mesut Barzaninin 2003ten sonra ilik defa Kerkükü ziyaret etmesi ve Kerkükte eşit paylaşıma karşı olduklarını açıklaması karşısında, Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bildiride Kerkükte gerginliğe neden olan unsurlar ve yaratmak istedikleri oldu-bittiler tarafımızdan dikkatle izlenmektedir denilerek gelişmelere seyirci kalınmayacağı mesajı verilmiştir. Türkiye ile ilişkilerinin görece problemli olduğu dönemde Kerkükün statüsünün yapılacak bir referandumla belirlenmesini destekleyen ABD yönetiminin, bugün Türkiyenin de kabul ettiği yönetimim Kürt, Arap ve Türkmenler arasında ortak paylaşımı savunması, Kürt meselesi ve Kerkükün ABDnin Türkiyeyi bölge politikalarına yedeklemek bakımından önemli bir rolü bulunduğunu göstermektedir.
Geçtiğimiz hafta Başbakan Erdoğan, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Bodrumda görüşme yaptı. Türkiye egemenlerinin İsrail ile Suriye arasında yürütülmeye başlanan dolaylı görüşmelerde arabulucu olduğu ve İsrail ile ABDnin Türkiyeye Suriyeyi İrandan uzaklaştırma rolünü verdiği düşünüldüğünde bu görüşmenin önemi ortaya çıkacaktır. Yine hafta içinde İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat, İstanbulda Cumhurbaşkanı Abdullah Güle çalışma ziyareti yapacak. Gül-Ahmedinejat görüşmesi, İsrail ve ABDnin İrana saldırı senaryolarının gündemde olduğu bir dönemde ve ABDnin karşı çıkmasına rağmen yapılacak olması, bu görüşmeyi önemli kılmaktadır. Görüşmenin ana gündeminin Nükleer Dosyası olması, savaş tehdidi ve bu karşı çıkışın ABD ve İsrail tarafından yine arabulucu rolünü üstlenen Türkiyenin işini kolaylaştırmak üzere gündeme getirildiğini düşündürmektedir.
Kafkasya ve Ortadoğuda yaşanan ve yukarıda kısaca değindiğimiz olay ve gelişmeler, bölgede Türkiyeye biçilen rolü bir kez daha gözler önüne sermiştir. Türkiye egemenleri, çıkar ve geleceklerini ABD emperyalizminin Genişletilmiş Ortadoğu Projesinde öngörülen politikalarının pazarlanmasında aramaktadır. ABD emperyalizminin bölgeye yönelik her müdahalesinde bir keramet gören Cengiz Çandar, Türkiye egemenlerinin üstlendikleri rol konusunda şunları söylüyor: Önemli olan, Türkiyenin uluslararası politikanın en tehlikeli kavşağında, trafiği, bir kanlı kazayı önlemek amaçlı olarak yönetmek istemesinde, tüm taraflarca kabul gören bir konuma yerleşmiş olması.İnce ayar tutturulabilirse, sonuç, Türkiye için bir win win (kazan-kazan) olur...
Türkiye egemenleri ve Çandar gibi akıl hocaları, hesaplarını Ortadoğu ve Kafkasyada halkların kanı ve sömürüsünden kazanma üzerine yapmaktadır. Başta Türkiyeyi bölgesel savaşlar batağına sürüklemekte olan ülke egemenlerine karşı Türk ve Kürt halkları olmak üzere, bölgenin bütün halkları gerici hesaplar karşısında uyanışa geçip mücadeleye yöneldiklerinde gericiliğin ince ayarı bozulacak; halklar arasındaki gerici kışkırtmanın yerini barış ve kardeşlik alacaktır.
Çetin Diyar
Evrensel'i Takip Et