13 Ağustos 2008 00:00
İstanbul bitiriyor
İstanbulun neredeyse son 16 yılına tanıklık eden kent ve kültür dergisi İstanbul yayın hayatına veda ediyor. Tarih Vakfının 1992den beri, üç ayda bir yayınladığı İstanbul dergisi, yayın hayatını mali nedenlerden dolayı sonlandırmaya karar verdi
İstanbulun neredeyse son 16 yılına tanıklık eden kent ve kültür dergisi İstanbul yayın hayatına veda ediyor. Tarih Vakfının 1992den beri, üç ayda bir yayınladığı İstanbul dergisi, yayın hayatını mali nedenlerden dolayı sonlandırmaya karar verdi.
İstanbul Dergisi Yazı İşleri Müdürü Tan Morgül, Bitiriyoruz yazısında, bir sivil, etkin ve bağımsız kürsünün daha zihnimize ve tarihimize gömüldüğünü belirtiyor.
Derginin yayın koordinatörü Rauf Kösemen ise, İstanbula sahip çıkmak başlıklı yazısında, derginin ilk sayısına atıfta bulunarak İstanbullu kim sorusunun hala varlığını sürdürdüğüne değiniyor. Dergi çalışanlarının İstanbul bizsiz ne yapar? sorusuna verdiği yanıt, bellek kaybetme tehlikesinde buluşuyor ve bellek yayınına olan ihtiyacın azalmadığının altını çiziyor.
İstanbul hakkında sürekliliği olan, kısa vadeli çözümlere dayanmayan kentsel çalışmaları derleyip geniş kitlelere ulaştıran derginin 64. ve son sayısında, Asef Bayatla kent, modernite ve yoksulluk üzerine söyleşi, Fatih Pınarın Minibüs foto-röportajı, Prof. İlhan Tekeliyle Kamusal Özne Olmanın Doyumu başlıklı söyleşi, Tuna Kuyucunun liberalizm ve kentsel dönüşüm projeleri üzerine makalesi gibi çeşitli konulara yer ayrılmış.
Dosya, dergi ekibinden veda sözleri
Derginin dosya konusunu ise, 16 yıllık kent yayıncılığının ardından dergi yazarları ve dergi çevresinin İstanbula veda ederken söylemek istedikleri oluşturuyor.
Kuyucu, Liberalizm, Hukuki Tahakküm ve Kentsel Dönüşüm başlıklı yazısında, şöyle diyor:
Kentsel dönüşüm projeleri, liberal bir hukuk felsefesine dayandıklarından ve siyasi olarak da temsili demokrasi ilkelerine bağlı gerçekleştirildiklerinden dolayı, teknik anlamda meşruiyet kazanabilmelerine rağmen daha derine nüfuz edebilen ve kitlelerce benimsenen bir meşruiyet yaratamazlar. Bu projeler dar bir hukuksallıktan bakınca meşrudur ancak toplumsal barış ve farklı gruplarca kabul edilebilir bir adalet anlayışı yaratma açısından başarısızdır. (KÜLTÜR SERVİSİ)