31 Ağustos 2008 00:00

KİRVEME MEKTUPLAR

Kirvem,Geçen haftaki mektubumu arada bir yaptığın gibi, bu kez de okumadan veya dalgınlıkla çöpe atmadıysan, o zaman anımsaman gerekir ki; "sözde" değil,

Paylaş

Kirvem,
Geçen haftaki mektubumu arada bir yaptığın gibi, bu kez de okumadan veya dalgınlıkla çöpe atmadıysan, o zaman anımsaman gerekir ki; "sözde" değil, gerçekten de "ulus devlet"in beşiği sayılan Fransa'da son anayasa değişikliğinin ardından, bundan böyle Fransa'da konuşulan bölgesel dillerle, keza Fransa'ya bağlı denizaşırı topraklarda konuşulan dillerin de resmen tanındığından söz etmiş,dolayısıyla bu konuya tekrar döneceğimi belirtmiştim.
Nitekim basına yansıyan haberlere bakılırsa, gelecek yıldan itibaren yol tabelalarından lokanta menülerine, ulaşımdan, eğitimden, medyaya kadar uzanan sürüsüne bereket birçok alanda Fransızca ile birlikte yerel dilin de kullanılacağı söz konusu olduğundan, Fransızlar hem şaşkın, hem de vergilerden toplanan milyonlarca avronun dil değişimi için harcanacağı endişesiyle neredeyse keçileri kaçırmış durumdalar!
Ehh! Doğrusunu söylemek gerekirse, "Kendim ettim, kendim buldum!" tekerlemesinin geçer akçe olduğu şu kırtıpil Alem'de, Fransız "monşer" lerimizin içine balıklama daldıkları bu "dil meselesi", bundan kellim giderek gerçek anlamıyla bir "labirent"e dönüşüp, böylece başlarını daha da mı ağrıtır, tabii ki bunu şimdiden kestirmek mümkün değil ama, beri yandan hani "görünen köy kılavuz istemez" babında anlaşılan o ki; Fransızca, kendi "iktidar"ını yazıyla "yetmiş beş", rakamla tamı tamına 75 yerel dille paylaşmak durumunda kaldığına göre, iş, hem ciddi, hem de hani nasıl derler "Al başına belayı!" boyutlarını hayli sollayıp geçecek gibi görünoor!
Yani?
Yanisi şu ki, işte mesela hesapça özgürlüklerin beşiği olan Fransa, 1958 anayasasına aykırı diye Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi'nin gereğini yapmazken, hani nasıl derler "sap döner keser döner" misali şimdi en azından dil meselesi tahtında, Fransızcanın tahtını, yöresel diğer azınlık dilleriyle paylaşmayı anayasal güvence altına alarak, nihayet tabir yerindeyse "hizaya geldi" nitekim!
Kirvem, aslında her koyunun kendi bacağından asıldığı gerçeğinden yola çıkıldığında, Fransız "dost"larımızın dil meselesi doğrultusunda aldıkları bu anayasal kararın bilumum günahı da sevabı da tabii ki öncelikle kendilerini ilgilendirir, velakin son zamanların moda deyimiyle bir taraftan "global"leşip, beri taraftan da teknolojinin dörtnal gitmesiyle küçüle küçüle giderek neredeyse" topluiğne" başına dönüşen "minik" Dünyamızda, gari hemen her konudaki en ufak bir mesele, eninde sonunda dönüp dolaşıp sadece o ülkenin vatandaşlarının değil, aynı zamanda da tüm insanların başına şu ya da bu şekilde çok daha kapsamlı bir "mesele" olarak patlamasının yanı sıra, keza her ne kadar da her koyunun kendi bacağından asıldığı darbımeseli dilden dile dolaşıp dursa da, yine de kazın ayağı galiba artık öyle değil!
Öyle değil, zira mesela eskiden beri dillendirilen hani şu klasik deyimiyle, "komşu komşunun külüne muhtaçtır" gibi lafların pabuçu giderek dama atılıyor; atılıyor çünkü bir zamanların komşuluk mefhumu ile şimdilerdeki ilişkilerin boyutları çooktan dağları, tepeleri, ırmak, göl, deniz gibi "sınırlar"ı aştığından, artık bu Alem'de herkes herkesle "zoraki" komşu!
Dolayısıyla bugün Fransa'da dil konusunda veya yarın bir başka ülkedeki feşmekan bir konunun "gündem"i, ertesi gün tüm sınırları aşarak anında kapınıza dayanması gari insanlık aleminin kaçınılmaz kaderi!
O halde?
O halde dil meselesi babında Fransa örneğinden yola çıkıp,iki kelamla biraz kendi "serencam"ımızdan bahsetmek kaydıyla gelecek haftaya kadar şimdilik eyvallah Kirvem!
***************
Mıgırdiç Margosyan
ÖNCEKİ HABER

2’de 2 sevinci

SONRAKİ HABER

Tütsü ağız kanserine yol açıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...