31 Ağustos 2008 00:00

dünya gazze halkını unutmadı


23 Ağustos Cumartesi günü, SS Free Gaza (Özgür Gazze) ve SS Liberty ( Özgürlük) adlı iki küçük gemi Gazze şeridindeki İsrail ablukasını kırarak, gecenin erken saatlerinde başarılı bir şekilde Gazze’ye varmıştır.
Gemilerin mürettebatını Gazze’ye Özgürlük Hareketinde yer alan uluslararası insan hakları çalışanlarından bir grup oluşturmaktaydı. Destekçiler kiliselerde, camilerde, sinagoglarda ve ailelerinin, arkadaşlarının ve destekleyenlerin evlerinde sunumlar yaparak, kaynak sağlayacak etkinlikleri iki yıldan beri organize etmekteydiler.
İki yıldan beri, İsrail Devleti Gazze şeridinin yakıt, yedek parça ve diğer ihtiyaç malzemelerini ithal etmesini sınırlamaktaydı. İsrail, Gazze’nin hava sahası ve topraklarındaki sularda, Gazze’ye seyahat amaçlı giriş ve çıkışlarda, Gazze’nin ithalat ve ihracatı ile Gazze’nin kendi vergi gelirlerinin hemen hemen tamamını kontrol etmektedir. Çok azına izin verilmektedir. Sonuç olarak, Gazze’nin ekonomisi tamamen yok ediliyor. Bu durum, çok geniş ve özel sonuçlara neden olmaktadır.

Gazze son 40 yıllık İsrail işgalininen kötü noktasında
Gazze şehrinde, Atfaluna Sağır Çocuklar Derneği 4 ila 17 yaşlarındaki 275 öğrenci için okul işletmektedir. Yani, okul işletmekte idi. İsrail ablukasından dolayı oluşan ciddi yakıt eksikliği sonucu, Nisan ayının ortasında kapatılmak zorunda kalmıştır. Atfaluna 8 aydan bu yana çocuklara yeni işitme cihazları sağlayamamaktadır. Çünkü İsrail, “güvenlik” gerekçesiyle onların ithalatını engellemektedir. İsrail’in komşu ülkelerdeki askeri etkinliklerinde sonucu, çocuklar günlük hayatlarının bir parçası haline gelen ses ve sonik bombalarından ötürü rekor düzeylerde duyu kaybı yaşıyorlar.
Atfaluna çocuklarının maruz kaldığı felaketler insan sefaleti denizindeki yalnız bir öyküdür. Şimdi, kuşatmadan dolayı, Gazze’deki ailelerin yüzde sekseni karınlarını doyurmak için uluslararası yemek yardımlarına bağlıdır. Yüzde kırkın üzerinde işsizlik bulunmakta ve Gazze sanayisinin yüzde 95’i ile özel işletmelerin çoğu kapatılmak zorunda kalmıştır. Yakıt ve yedek parçalardaki eksiklik sonucu, Gazze’deki tek elektrik santrali kapasitesinin yüzde 70 altında çalışmakta ve bir günde meydana gelen, saatlerce süren elektrik kesintileri istisna değil kural olmaktadır.
Şimdi su bir günde yalnızca 4 saatten 6 saate kadar tüm ev halkı için sağlanmaktadır. Lağım suyunun işletilme merkezleri artık düzenli bir şekilde çalışmamaktadır. Milyonlarca litre işlenmemiş lağım suyu aşırı derece nüfuslandırılmış komşulara pompalanmakta ve ikamet edilmiş alanlara işlenmemiş lağım sularının taşmasını önlemek için, Akdeniz tuvalete dönüştürülmektedir. Bu yılın ocak ayından bu yana, 10 trilyon litrenin üstünde işlenmemiş ya da sadece çok az kısmı işlenmiş lağım suyu Akdeniz’e dökülmektedir. Gazze’nin balıkçıları, lağım suyunun civardaki deniz yaşamının büyük bir kısmını öldürmekte olduğunu aktarmaktadır.
Yasadışı bir şekilde Gazze’ye hapsedilmiş bir buçuk milyon erkek, kadın ve çocuğun insani durumları şimdi son 40 yıllık İsrail işgalinin en kötü noktasındadır.
İsrail’in tam baskı yoluyla tam güvenliği sağlamak için yaptığı adi denemeler sadece hepimizi felakete sürüklemektedir. Gazze’de İsrailli sivillere karşı militanların yaptığı roket saldırıları İsrail kuşatmasının neden olduğu ıstırap gibi acıklı, fakat bu saldırılar İsrail ablukasının neden olduğu insanlık felaketiyle ilgisizdir. Biri diğerini meşru kılmamaktadır. Biri diğerini meşru kılamaz.

Protesto yeterli değil
Bugün bizim dünyamızda ihtiyaç olan basitçe terörist hükümetlerin ve terörist grupların şiddetlerini protesto etmek değildir. Bizim ihtiyacımız olan yeni bir militanlık, insan hayatına derin saygı duyan ve dünyanın etrafında kız ve erkek kardeşlerimize saldıran grup ya da hükümetlere derin saygısızlık sağlayan büyük bir çözümdür. Protesto yeterli değildir. Bizim yaşayanlarımız ve ölülerimiz, her ikisi de daha fazla feryat ediyorlar. Biz şiddet ve baskıya karşı doğrudan sivil direniş hareketini inşa etmek zorundayız.
Özgür Gazze Hareketi böyle bir sivil direniş misyonuyla Kıbrıs’tan Gazze’ye yelken açtı.
Onlar dalgalı denizlerde, 350 kilometre boyunca yelken açmak amacıyla perşembe sabahı Kıbrıs’tan ayrıldı. İsrail hükümetinin güç kullanarak onları durduracağına dair tehditlerine rağmen yolculuğu gerçekleştirdiler. ‘Bazı odakların’ sinyallerini karıştırmaları dolayısıyla hemen hemen bütün iletişim ve rota sistemlerini kaybettiler ama onlar yolculuğa devam ettiler. Gazze’ye vardıkları zaman onlara hoş geldin demek için kıyıya gelen yüzlerce Filistinlinin tezahürat ve sevinç gözyaşlarıyla karşılaştılar.
İki küçük tekne, 42 kararlı insan hakları savunucusu, bir yalın mesaj: “Dünya Gazze halkını unutmadı.”
Gazze’ye Özgürlük Hareketindeki insanlar öğrenciler, öğretmenler, insan hakları gözlemcileri ve yardım çalışanları, avukatlar, doktorlar, aktivistler-ebeveynler ve dede-ninelerdir. Onlar Amerikalılar ve Avrupalılar, İsrail ve Filistinliler, Pakistanlı ve Avustralyalılar ve daha fazlası. Tüm yaşlardan ve farklı geçmişlerden. Gazze ve Batı Şeria’da yılların gönüllülük deneyimine, ortaklaşa, sahipler. İsrail, geçmişteki insan hakları çalışmaları nedeniyle çoğunun Filistin topraklarına yeniden girişini yasaklamış. Abluka nedeniyle diğerlerinin Gazze’ye girmesi ise neredeyse imkansız.
Danimarka Kopenhag’da film yapımcısı olan 22 yaşındaki öğrenci Adam Ovist Gazze’ye gitmek için denize açılan insan hakları çalışanlarından biri. Projeye katılımını şöyle açıklıyor: Hikayeler anlatmak ve insanların var olan duygularını savunmakla ilgileniyorum. Gazze’ye demir almak çılgınlık gibi ama aynı zamanda doğrudan ve dürüstçe. Filistin’den sürülen sadece bir Filistinlinin bile ülkesine geri dönebilmesi fikri, bu tüm siyonist cüretini yerle bir edebilecek bir şey. Ve bu sadece bir kişi olmalıydı. Eğer bir kişi yapabilirse diğerleri de yapabilir. Bu proje, bu tekne insanlara sorumluluk alma özgürlüğünü vermekle ilgili. Bir şeyi kendiniz yapmıyorsanız, diğerlerinden de beklememelisiniz ve bu sadece kişisel anlamda değil politik anlamda da doğru.
Bu misyon sıkı kilitlenmiş, kalben kilitlenmiş bu kriz üzerinde ciddi bir etki yaratabilmek için olağanüstü bir fırsat. Ben daha önce hiç Gazze’de bulunmadım ama Gazze’nin Ortadoğu’nun unutulmuş küçük kardeşi olduğunu ya da en azından İsrail- Filistin sorununu biliyorum. Bu krizle ilgili her şey Gazze’de daha açık yaşanıyor. İsrail işgal stratejisi Gazze’de daha görünür halde çünkü bu sadece özel olarak daha fazla toprak almakla ilgili değil. Bu daha çok, bir halkı tamamen yok etmekle ilgili.
ABD başkan adayı Barack Obama sık sık ‘umudun cüreti’nden bahsediyor. Ama umut, asla pasif bir duygu olamaz. Yüzyıllar önce Aziz Augustine Umut’un iki güzel kızı olduğunu yazdı: Öfke ve cesaret. Daha iyi bir dünyayı umut etmek aynı zamanda böyle bir dünyanın oluşmasını engelleyen adaletsizliklerine karşı öfke duymaktır ve bu, karşı koymak ve kendimiz için daha yeni dünyalar yaratmak için cesaret gerektirir.”
ABD’nin Oregon eyaletinden bir avukat, Tom Nelson Gazze’ye daha yeni dünyalar aramak için gitti. Tom’a göre: Amerikalılar destekledikleri şeyin insani etkileri konusunda korkunç bir biçimde umursamaz. Bu teknenin Amerikan dış politikasının neden olduğu problemler konusunda -özellikle Amerikan bilinci olmak üzere- bilinç yükseltmenin en etkili araçlarından biri olduğunu düşünüyorum. Amerikalılar bu politikaların sonuçlarını bilmek zorunda… 64 yaşındayım, çocuklarım yetişti, işlerim yolunda. Rachel Corrie’yi (Filistinli bir ailenin yok edilmesini önlemeye çalışırken İsrail buldozeri tarafından ezilen 23 yaşındaki Amerikalı insan hakları çalışanı) düşünüyorum ve İsrail’in bize neler yapabileceğini. Biliyorum riskli, fakat motosiklete binerken de risk alıyorum ve bence bir şeyleri gerçekten değiştirmeye gidiyorsak, bu değişikliğin olması için birinin bir şeyleri riske atması gerekiyor.
Eliza Ernshire Londra’da yaşayan 32 yaşında bir öğretmen. Onun Gazze’ye gidişinin nedenleri de benzer: Yıllardır diğer insanlar ve hükümetler tarafından dünyada tümüyle yerle bir edilmiş yerleri ve halkları görüyoruz- Yapabileceğim hiçbir şey olmadığını düşünürdüm. Fakat küçük yollarla bir şeyleri değiştirebileceğimizin ve bunu yapma sorumluluğumuzun farkına vardım.
Kimse Gazze’de ne olduğuyla ilgilenmiyor. Kimse Filistinlileri dinlemiyor. Onlar İsrail tarafından yavaş yavaş boğuluyorlar ve kimse dinlemiyor bile. Bunun dışında kalamazdım. İnsan olarak bizlerin ayağa kalkma zorunluluğumuz var ve bu konuda pasif olamam. Londra’da ayağa kalkıp sadece aynı fikirde olmadığınızı söyleyerek olmaz. Ortadoğu’daki insanlarla -özellikle gençlerle-, daha gelişmiş ülkelerdeki insanlar ve grupların bağlantı kurmasını sağlayacak yollar bulmaya ihtiyacımız var. Birlikte birbirimize ilham verebilir ve birlikte yalnız olduğumuzdan çok daha fazla olabiliriz.
Carter Merkezi, eski İngiliz Kabine üyesi Clare Short ve Nobel Barış Ödülü almış olan Mairead Maguire ve Desmond Tutu’nun da içinde olduğu 170’den fazla tanınmış kişi ve örgüt çabalarımızı destekliyor.
23 Ağustos Cumartesi günü, Adam, Tom, Eliza ve diğer 39 insan hakları çalışanı Gazze’ye vardı ve İsrail ablukasını deldi. Gazze’ye Özgürlük Hareketi şimdi Filistinli balıkçılar eşliğinde ve İsrail ordusunun ateş açmayacağından emin olarak denizde yol alıyor. Önümüzdeki birkaç hafta içinde Gazze’ye Özgürlük Hareketi Kıbrıs’tan Gazze’ye ve Gazze’den Kıbrıs’a yolculuklar düzenlemeye, daha fazla yardım getirmeye ve Filistinli sivil toplum örgütlerine Gazze’yi İsrail işgalinden barışçıl bir biçimde kurtarma arayışlarında yardımcı olacak daha fazla insan hakları çalışanı taşımaya devam edecek.
Jeff Halper, ‘SS Özgür Gazze’ gemisi ile Gazze’ye giden İsrailli profesör umutlarını şu şekilde açıklıyor: Yaptığımız şey hükümetlerin yapması gereken şeyi insanların yapabileceğini gösterdi. Eğer insanlar haksızlığa karşı durursa, biz gerçekten dünyanın vicdanı olabiliriz.
Huwaida Araf, SS Özgürlük gemisiyle Gazze’ye demir alan Filistinli insan hakları avukatı şöyle dediğinde Gazze’ye Özgürlük Hareketinin temel amacını özetlemiş oldu: İki mütevazı tekne olduğumuzu ancak başardığımız şeyin dünyanın dört bir yanından sıradan insanların bir değişiklik yaratmak üzere harekete geçebileceğini göstermek olduğunu fark ettik. Haksızlığın karşısında sessiz kalmak zorunda değiliz. Bugün Gazze’ye ulaşmak, öyle bir umut duygusu var ki ve umut her yerde insanları seferber eden bir şeydir.
(*)Gazze’ye Özgürlük Hareketi sözcülerinden
Remzi Kyzia*

Evrensel'i Takip Et