01 Eylül 2008 00:00

GÜNDÖNÜMÜ

Görünen yanıyla Hitler, “Kuzey Arien Irkı”nın üstün ırk, Yahudi ırkının da aşağı ırk olduğunu iddia ederek tüm Yahudilerin yok edilmesi ve böylece ari ırk yaratılması fikrini savunmakta ve bunun için de Yahudileri kitle halinde katletmeye yönelmekteydi.

Paylaş

Görünen yanıyla Hitler, “Kuzey Arien Irkı”nın üstün ırk, Yahudi ırkının da aşağı ırk olduğunu iddia ederek tüm Yahudilerin yok edilmesi ve böylece ari ırk yaratılması fikrini savunmakta ve bunun için de Yahudileri kitle halinde katletmeye yönelmekteydi. Almanya ve Avusturya’da toplama kamplarında toplanan Yahudiler ve diğerleri, gaz odalarında boğularak ve yakılarak yok edildiler.
Hitler ordularının Polonya, Fransa ve diğer ülkeleri işgal ettikten sonra Sovyetler Birliği’ne yönelmesi üzerine bugün ABD işbirlikçisi yöneticiler tarafından ABD’nin hizmetkarı yapılmaya çalışılan Gürcü halkı başta olmak üzere çeşitli milliyetlerden Sovyet halklarının, milyonlarca can pahasına Hitler ordularını yenilgiye uğratması sonucunda dünya halkları faşizmin egemenliğine girmekten kurtulmuş ve Hitler intihar etmişti.
Hitler’in bu faşist saldırılarının başladığı 1 Eylül, o günlerin unutulmaması ve barışa giden yolda mücadelenin sürdürülmesi amacıyla bütün dünyada “Barış Günü” olarak kutlanıyor.
Hitler yenildi ve intihar etti. Ancak Hitler’in zihniyeti varlığını sürdürüyor.
Özellikle ABD, işbirlikçisi ülke yönetimlerinin de katkılarıyla çeşitli bahaneler altında ülkeleri işgal etmeyi ve halkları köleleştirilmeyi sürdürüyor. Bunun en yakın örnekleri Afganistan ve Irak işgalleridir. Son deneme de Gürcistan’da yapıldı, ancak şimdilik başarısızlıkla sonuçlandı.
Türkiye’de birçok kentte yüz binlerce insan bir araya gelerek barış taleplerini yinelediler. Ancak ülke yöneticilerinin bu konudaki edilgen tutumlarını bilen askeri bürokrasi, barış isteyenleri “silahsız teröristler” olarak tanımlamaya devam ediyor.
Askeri terör örgütü JİTEM’i kuran ve bu örgüt eliyle çok sayıda faili meçhul(!) cinayet işleyen, köyleri yakan, insanlara dışkı yediren subay ve üst subayların yargılanmasını engelleyen askeri bürokrasi, artık inkar edilemez biçimde ortaya çıkan JİTEM ve mensubu subayların eylemlerinin sorumluluğunu birkaç subaya yıkarak, sanki TSK’nın olan bitenden bilgisi yokmuş, JİTEM, TSK’nın bilgisi ve kontrolü dışındaymış gibi bir görüntü yaratmaya çalışıyor. Bu ülke insanlarının, uçan sineğin kanat vızıltısından bile haberi olan, bütün siyasi partiler, dernekler ve sendikalar hakkında fişleme çalışması yapan TSK’nın, kendi bünyesindeki JİTEM’den habersiz olduğuna inanabilecek kadar aptal olmadığı bilinmelidir.
Bu zihniyetin geldiği noktaya iki örnek:
TV’de program konuğu edebiyat öğretmeni şöyle diyor: “İlköğretim okulunda Türkçe öğretmeni iken 6. sınıf öğrencilerine ‘Ülkede veya dünyadaki küçük veya büyük herhangi bir sorunu seçip, bu sorun üzerine bir kompozisyon yazın. Kompozisyonda sorunu tarif edin ve sizce çözümünün ne olduğunu da belirtin’ şeklinde bir ödev verdim. Öğrencilerden biri terör sorunu dediği Kürt sorunu üzerine bir kompozisyon yazmış ve çözüm olarak da ‘Kürtlerin ikiden çok çocuk sahibi olmaları yasaklansın. İkiden çok çocuğu olan Kürtlerin fazla çocukları da öldürülsün’ demiş. Okuyunca kanımın donduğunu hissettim. 6. sınıf öğrencisi çocuğu ne hale getirmişiz?”
“Dünya Türk Olsun” sloganıyla ortaya çıkan Türkçü-Toplumcu Buduncular Derneği de “Kürt nüfus artışı durdurulsun” başlığıyla bir kampanya düzenleyerek Türk kızlarını ve erkeklerini daha çok çocuk yapmaya çağırıyordu. Yoksa Kürtlerin sayısı artacak ve Türkler azınlıkta kalacaklarmış.
Hitler, “Nasyonal Sosyalist”ti. Yani ulusalcı-toplumcu. Bizdekiler de asker veya sivil Türkçü-toplumcu. Nazizmin Türkiye versiyonu. İşte gerçek bölücülük!
Bu durum da gösteriyor ki barışı kazanmak, ırkçılığın yerine tüm halkların eşit ve özgür olarak birlikte yaşamasını sağlamak için daha çok birliğe ve birlikte mücadeleye ihtiyaç var.
***
KESK bünyesindeki Emek Hareketi’nden kamu emekçileri, İzmir Ürkmez’de “Birlikte düşünmek, birlikte üretmek ve birlikte paylaşmak” sloganıyla “Emek Yaz Kampı”nda bir araya geldiler. Yemekten bulaşığa, eğitim çalışmalarından güvenliğe, nimeti de külfeti de paylaşarak yaşadılar kampta. Herkes eşit; Türkler, Kürtler, Araplar, Lazlar, Gürcüler, Çerkezler hep bir arada, zorlukları birlikte aşarak, en zor işleri bile birlikte yorulmadan kısa sürede yaparak yaşadılar. Tüm sorunlar tartışıldı. Barış içinde bir dünyanın küçük bir modeli yaşandı orada. Farklı ırklardan, farklı kültürlerden insanların eşit, özgür ve birlikte yaşayabilmelerinin olanaklı olduğu somutlandı “Emek Yaz Kampı”nda.
Emek harcayanlar sağ olsunlar.
Dünya barışı için mücadele günü tüm dünya halklarına kutlu olsun!
Hasan Hüseyin Evin
ÖNCEKİ HABER

EVRENSEL’den

SONRAKİ HABER

Fakir sofra kuramaz hale geldi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa