05 Eylül 2008 00:00
Kapılar sorunlara açılacak
GSMHden eğitime ayrılan pay yüzde 3.2 ile sınırlı kalırken bu miktarın yüzde 65i personel harcamalarına ayrıldı. Yine velillerle öğrenciler zararlı çıktı
Türkiyede eğitime ayrılan bütçenin yetersiz olması, eğitimin en büyük sorunu durumunda. Kamu eğitim harcamalarının GSYİH içindeki payı için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), bütçeden en son ancak yüzde 3.2 civarında pay alabildi. Üstelik eğitimde bütçeden ayrılan payların ortalama yüzde 65i personel harcamalarına ayrılmakta, eğitimin yükü öğrencilerin, dolayısıyla öğrenci velilerinin omuzlarına yıkılmış durumda.
AKP Hükümeti tarafından 2008 yılında 3.1e, 2009 yılında ise 2.9a indirilmesi planlanan bu oran, az gelişmiş ülkelerde yüzde 3.1, orta gelişmiş ülkelerde yüzde 4.4, gelişmiş ülkelerde ise yüzde 5.6. Dünya ortalaması ise yüzde 4.4 iken, AB ortalaması yüzde 5.1 düzeyinde bulunuyor. İktidarı döneminde Türkiyeye çağ atlattığını iddia edenlerin, eğitim politikalarında da sınıfta kaldığı açıkça görülüyor.
Adını bilmediğimiz adalardan bile
Türkiyeden sadece Eğitim Senin üyesi olduğu 30 milyon üyeli Eğitim Enternasyonalinin verilerine göre, Türkiyede GSMH eğitime ayrılan pay, sosyoekonomik yapısı itibariyle ülkemizin çok gerisinde olan ve çoğunun haritadaki yerini bile bilmediğimiz Barbados Adaları (yüzde 7.1), Brunei Sultanlığı (yüzde 4.8), Fildişi Sahilleri (yüzde 4.6), Kiribati (yüzde 11.4), Fiji (yüzde 5.2), Vanuatu (yüzde 7.3), Honduras (yüzde 4) gibi ülkelerin bile gerisinde kalmış durumda.
Özel okul sayısı yüzde 90.5 arttı
Öğrencilerin, eğitim emekçilerinin ve de velilerin zararlı çıktıkları bu maratondan kârlı çıkan bir kesim var ki, o da özel dershaneler. Eğitimin kanayan yarası olan dershane sistemi, her yıl artarak büyüyor. Bu durumun doğal sonucu olarak, eğitim sistemi ve veliler dershanelere çalışmaya başlamış, ekonomik gücü olan veliler astronomik rakamlarla çocuklarını dershaneye gönderirken, ekonomik gücü olmayan velilerin çocukları sistemin dışına itiliyor.
Özel okul sayılarındaki artış da dershanelerden geri kalmadı. 2002-2003 eğitim döneminde bin 235 olan özel okul sayısı 2 bin 353e kadar çıktı. Özel okul sayısında en fazla artış, okulöncesi okullarda yaşanırken bu okullar 6 yılda yüzde 170 artış sağladı. Özel ortaöğretim okullarındaki artış ise yüzde 114 olurken, 2002-2008 yılları arasında tüm özel okullar sayısındaki artış yüzde 90.5i buldu. Özel okullarda okuyan öğrenci sayısı da son 6 yılda yüzde 57.5 artış sağladı.
Özel okullara teşvik
Hükümet özel eğitim kurumlarının artırılması için son 6 yılda önemli adımlar attı. Özel okulların yaygınlaşması ve bu okullarda okuyan öğrenci sayısının artmasını sağlamak üzere Maliye Bakanlığı tarafından bazı mali kolaylıklar uygulamaya konuldu. Bu alanda önemli bir adım 4842 sayılı Kanunla atılırken, 24 Nisan 2003ten itibaren geçerli olmak üzere mükelleflerin kendilerine, eş ve çocuklarına ilişkin eğitim harcamalarının beyan edilen gelirin yüzde 5ini aşmamak şartıyla gelirden indirilebilmesi imkanı getirildi. 5228 sayılı Kanunla da özel okulların teşvik edilmesi politikasına uygun hareket edilerek 1 Ocak 2004ten itibaren faaliyete başlayan eğitim ve öğretim işletmelerinin kazançlarının, belli şartlarla gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulması sağlandı. Ayrıca 2005te yapılan düzenlemeyle de hem dershane, hem de özel okullardan alınan KDV oranları yüzde 18den yüzde 8e çekildi.
Eğitimcilerin ekonomik sorunları
Türkiyede yıllardır öğretmenler ve akademisyenler yoksulluk, idari personel ise açlık sınırının altında maaş alıyor. Türkiyenin dört bir yanında, yaşadıkları tüm olumsuzluklara rağmen fedakarca çalışan eğitim emekçileri, yıllardır insanca yaşayabilecekleri ücretin hayalini kuruyor.
Son on yılda öğretmenlerin aldığı maaşlar, 4 kişilik bir ailenin yapması gereken harcamaların yarısını bile karşılayamayacak düzeye geldi. 2002de bir öğretmen aldığı maaş ile aylık giderlerinin yüzde 52sini karşılayabiliyorken, bu rakam şu an yüzde 40 düzeyine geriledi.
AKPnin ilk iktidara geldiği Aralık 2002de açlık sınırı 337 YTL idi. Aradan geçen 6 yılda, iktidarın ifadesiyle Ekonomi büyüdü, işsizlik ve enflasyon oranları azaldı, kişi başı milli gelir yükseldi. Ancak açlık sınırına yönelik rakamlar AKPyi yalanlıyor. Açlık sınırı 6 yıl öncesine göre yaklaşık yüzde 100 artarken, ortalama öğretmen maaşlarındaki artış, bu artış oranının altında kalarak yaklaşık yüzde 70 ile sınırlı kaldı. (İstanbul/EVRENSEL)
OECD verilerinde sonuncuyuz
Eğitime bütçeden ayrılan payın artıyor gibi görünmesine karşın, eğitime ayrılan kamu kaynaklarının yetersiz olduğunu OECD verileri de doğruluyor. Öğrenci başına yapılan harcamalarda Türkiye, OECD ülkeleri arasında son sırada yer alıyor.
6 yılda 2 kat arttı
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre son 7 yılda dershaneye giden ilk ve ortaöğretim öğrencilerinin sayısında yüzde 152 artış oldu. Çocuğu dershaneye giden veliler sektöre yılda 7 milyar dolar akıttı. Eğitimdeki müfredat değişikliği ve özel eğitim kurumlarına sağlanan teşvikler sonrasında AKP iktidarının son 6 yılı içerisinde dershane ve özel okul sayısı iki kat artarken, bu kurumlarda okuyan öğrenci sayısı da 2 kat arttı.
Nihat Karadağ