08 Eylül 2008 00:00
EVRENSELden
Deniz Feneri dosyası ile ilgili gelişmeler, geçtiğimiz haftanın önemli gelişmelerindendi.
Deniz Feneri dosyası ile ilgili gelişmeler, geçtiğimiz haftanın önemli gelişmelerindendi. Bu konu birçok gazetede haber oldu. Ancak, Doğan Grubuna ait basın kuruluşları, bu habere özel bir önem verdiler. İktidarın denetimindeki gazeteler ise, Doğan Grubunun bu tutumunun, grubun patronu Aydın Doğanın ticari ilişkilerinin bir sonucu olduğunu öne süren yayınlar yaptılar. Örneğin dün, Sabah ve Star gazetelerinin sür manşetlerinde Başbakan Erdoğanın, Doğan Grubu Hilton için bize iftira atıyor sözleri vardı.
Bu gazeteler şu noktaya özel bir dikkat çektiler: Hilton otelinin bulunduğu araziye rezidans ve alışveriş merkezi yapmayı planlayan Aydın Doğan bölgenin Anıtlar Kurulu kararıyla SİT alanı ilan edilmesiyle hayal kırıklığına uğramıştı. Grup 255 milyon dolara edindiği alanda 3 milyar dolarlık bir proje hedefliyordu. Dolayısıyla Doğan Grubu açısından, günlerce sürün bu Deniz Feneri haberleri 3 milyar dolarlık imar kavgasının bir sonucuydu.
Aslında bu olay, günümüz medyasının içinde bulunduğu durumun çıplak bir göstergesini oluşturuyor. Hatırlanacağı gibi Deniz Fenerinin bu ilişkileri bütün belgeleriyle birlikte gazetemiz Evrenselde manşetlere taşınmıştı. Bir dönem günlerce bu haberleri yayımladık. Hatta haberlerimiz kanıt gösterilerek TBMMde soru önergeleri verildi. Ve o zaman AKP iktidarıyla arası bu kadar limoni olmayan Doğan Grubu gazeteleri, bu haberleri bugünkü kadar coşkulu bir biçimde vermiyor, adeta geçiştiriyordu. İktidarın denetiminde olan medya grupları, bu ilişkinin doğal bir sonucu olarak zaten hiç görmüyorlardı. İktidarın doğrudan denetiminde olan ya da kontrolünde bulunan gazeteler, bugün yine Deniz Feneri dosyası etrafında ortaya çıkan gelişmelerle, halka doğru bilgileri ulaştırma gibi bir sorumlulukla vermiyorlar. Dertleri, Aydın Doğan grubunun, bu haberleri neden ortaya çıkardığıyla ilgilenmek. Doğan Grubunun bu haberleri öne çıkarmak konusundaki gayretinin arkasında nasıl bir ticari güdü bulunduğunu bu yayınlar sayesinde herkes öğrendi. Peki, Doğan Grubunun bu kaygısını deşifre etme gayretkeşliğinin bir adım ötesine geçerek, bunun yanında, olayın gerçekliğini vermeyen iktidar yanlısı gazeteler Doğan Grubundan daha masum bir durumdalar mı? Elbette ki, hayır. Her iki grubu yöneten gazeteci baronları, Deniz Feneri gerçeğine içinde bulunulan konjonktür ile kendi patronlarının ticari ve siyasi ilişkileri açısından yaklaşıyorlar. Dolayısıyla Deniz Fenerine yaklaşım biçimleri, medya gruplarının kimin feneri oldukları gerçeğini de somut biçimde ele veriyor. Evrenselin farkı ve Evrenseli ihtiyaç haline getiren gerçek de tam bu noktada ortaya çıkıyor. Halkın ihtiyacı olan gerçeği, hiçbir çıkar grubunun etkisinde kalmadan yalnızca halka karşı bir sorumlulukla haberleştirmek bizim işimizdir.
Evrenselin arşivine geriye dönük olarak bakanlar, bugün yayınlanan belgelerin çok daha fazlasını ve kapsamlısını Evrenselin sayfalarında bulacaklardır. Gazetemizin bu günkü manşeti de bu farkı tüm çıplaklığıyla gösteriyor.
İyi haftalar.