18 Eylül 2008 00:00

Adı belli ama...


2008 1 Mayısı’nda yaşanan polis terörü hâlâ zihinlerde. Kenti abluka altına alan, şehri ve İstanbulluları gaz bombalarına boğan polisin icraatlarından birisi de Cumhuriyet gazetesi önünde yere düşen Songül Çiftçi’yi tekmelemek olmuştu. Üç polis sırasıyla, Çiftçi’nin önce saçlarını çekti, sonra başına copla vurdu.
Bununla da yetinmeyen polisler yere düşen Çiftçi’nin kafasına tekme atmaktan da geri kalmadılar. Polis terörünün ardından günlerce şok yaşayan Çiftci, bir süre geçici hafıza kaybı yaşadı. Polis terörünün basına yansımasının ardından gelen tepkiler üzerine açıklama yapan yetkililer, sorumluların cezalandırılacağını söyledi. Ancak kriminal polisleri, M.F.B. isimli polis memurunun, kamera görüntülerindeki tekme atan polis olup olmadığının anlaşılamadığı yönünde karar verdi. Bahçelievler Kaymakamlığı ise bu kararın ardından soruşturma açılmasına izin vermedi. Peki Songül Çiftçi henüz MFB’yi teşhis etmemişken, bu polis memurunun adı neden telaffuz edildi? En ufak bir görüntüden suçlulara ulaşan polisler, nasıl oldu da net bir şekilde görüntülerde belli olan polisi teşhis edemedi!
‘Hukuken kabul edilemez’
Müvekkili Songül Çiftçi’nin yaşadığı olayla ilgili olarak Av. İbrahim Ergün; Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına “Zor kullanma yetki sınırını aşarak, kasten yaralama; sövme suretiyle hakaret” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Polis memurlarının işledikleri suçun görev ve yetkilerini aştığını vurgulayan Av. İbrahim Ergün, bu nedenle suçun 4483 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı için soruşturmanın doğrudan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmesi ve dava açılması gerektiğini, ancak buna rağmen soruşturma için Emniyetten izin verilmediğini söyledi. Bu durumun hukuken kabul edilemez olduğunu anlatan Ergün, kamera kayıtlarından müvekkilinin yaşadığı şiddet olayının bilinçli olarak yaralamaya ve eziyete dönük, keyfi bir saldırı ile yapıldığının çok net ve tartışmasız olarak gözüktüğünü söyledi.
‘İnceleme eksik yürütüldü’
Birçok yetkilinin olayla ilgili gerekli yasal takibin yapılacağını söylemesine rağmen bugüne kadar faillerin hiçbirinin yargı önüne çıkarılmadığını belirten Av. İbrahim Ergün, soruşturma izni verilmemesi kararına itiraz ettiğini söyledi. Soruşturma izni için hazırlanan ön inceleme dosyasında, incelemenin eksik yürütüldüğünü belirten Ergün, şöyle konuştu: “Bazı deliller incelenmemiş, bazı deliller dosyasına konmamış, mevcut deliller ise hukuka ve olağan mantığa aykırı bir yorumla faillerin aklanması yönünde değerlendirilmiş. Dosyadaki mevcut İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün 11.07.2008 olur tarihli Celalettin Cerrah imzalı görevlendirme yazısından anlaşıldığı üzere, disiplin yönünden daha önce işlem başlatılmış. Oysa bizim şikayetimize dair dosyaya buradaki işlemler ve belgeler hiç yansıtılmamış.”
Dosya neden Bahçelievler’e gitti?
Bunun önemli bir eksiklik olduğunu vurgulayan Ergün, idari soruşturmada failin tespit edildiğinin dosyadan kesinlikle anlaşıldığını, adli soruşturmaya esas olan ön incelemenin de sadece bu şüpheli üzerinden yürütüldüğünü vurguladı. Ergün, “Dikkat edilirse dosyanın neden Bahçelievler’e gittiğinin belgeleri dosyada yoktur. Ama anlaşılmaktadır ki suçu işleyenler burada görevli polislerdir ve idari soruşturmada da bu açığa çıkmıştır. Ancak idari soruşturma dosyası, bizim dosyamızdan gizlenmiştir. Nitekim müvekkilimin ifadesine bile başvurmadan önce, faillerin tespit edildiği anlaşılmaktadır” şeklinde konuştu. (İstanbul/EVRENSEL)
Nihat Karadağ

Evrensel'i Takip Et