27 Eylül 2008 00:00
EKONOMİK PERSPEKTİF
GÜNÜN YAZILARI
Yazının başlığına dair önerilerimi bugün tamamlıyorum. Dünden devamla:
17- Tarımda toprak mülkiyetini tabana yayacak reformlar gerçekleştirilmelidir.
18- Temel gıda maddeleri üretiminde; tohum, gübre ve sulama giderleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Ürünlere alım garantisi verilmelidir.
19- Hayvancılık sektörü izlenen politikalarla iflasın eşiğine getirilmiştir. Ülke içinde yetiştirilen küçük ve büyükbaş hayvanların ithali yasaklanmalıdır. Besicilik ile ilgili sübvansiyonlar uygulanmalıdır.
20- Kentsel Dönüşüm Projeleri adı altında emekçilerin yaşam alanlarının ellerinden alınmasına yönelik politikalara son verilmeli, 2B yasası durdurulmalıdır.
21- Vergi politikası yeniden düzenlenerek servet vergi oranları artırılmalı, düşük ücret gelirlilerden vergi alınmamalıdır. Dolaylı vergi oranları düşürülmelidir.
22- Kriz dönemi etkileri dağılıncaya kadar küçük esnaf vergilendirilmemeli, stopaj uygulamasına son verilmelidir.
23- IMF borçlarının kalan kısmı ödenmemeli, özellikle 2001 krizinin yaratıcısı olan IMF programları nedeniyle bu kurumdan tazminat talep edilmelidir.
24- Yalın üretim, kalite kontrol çemberleri ve performans değerleme gibi insan haysiyet ve onurunu zedeleyici yöntemlerinin tamamı yasaklanmalıdır.
25- Eğitim ve sağlık alanındaki tüm hizmetler, sınırsız ve koşulsuz olarak bedelsiz biçimde karşılanmalıdır. Meslek liselerinin piyasalaştırılması yönündeki politikalar son bulmalıdır.
26- Teknokent, teknopark projeleri yasaklanmalı, üniversite-sanayi iş birliği adı altında bilim alanları sermayenin kâr araçlarına dönüştürülmemelidir. Üretilen bilimsel bilgi üzerinde tekel oluşturma hakkı hiçbir sermaye grubuna tanınmamalı, tarafı olunan fikri mülkiyet anlaşmalarına son verilmelidir.
27- Nükleer enerji ihaleleri durdurulmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılmalıdır. Siyanürlü maden işletmeciliği yasaklanmalıdır.
28- Mali Disiplin adı altında hazırlanan emekçileri yoksullaştırma programı durdurulmalıdır. Kamu harcamaları kamu yararı gözetilerek plânlanmalıdır. Bütçe gerçekleşmeleri yargı denetimine açılmalıdır.
Ancak 7 yazıda toparlayabildiğim konuya, kapitalist kriz döneminde krizin faturasını ödememek için işçi ve emekçilerin nasıl bir programa ihtiyacı vardır sorusuyla başlamıştım. Öncelikle mevcut programlardan, Emek Platformu programı ve Mustafa Sönmezin kriz döneminde sosyal dayanışma programı önerisini örnek olarak seçip incelemeye çalıştım. Bu inceleme üzerinden, gerçekte nasıl bir program olması gerektiğine ilişkin bazı ipuçlarını sizlerle beraber yakaladığımıza inanıyorum. Bunu yazı devam ederken gelen katkılardan da anlıyorum.
Örnek olarak incelediğim her iki programa ilişkin üzerinde ısrarla durmaya çalıştığım temel sorun, sahip oldukları ulusal-kalkınmacı söylem ve bu söylemin -iyi niyetli bile olunsa- emekçilerin sınıfsal taleplerini bile örtecek bir boyuta taşınması idi. Sınıf ekseninden kopan analizlerin tamamında olduğu gibi bu iki örnekte de sermayeye makro çözümler üretilmiştir. Bunu söylerken bu programlarda hiç doğru bir şey yok demiyorum, fakat bu doğrular genel geçer doğrulardır, şeytan(!) ise ayrıntıda gizlidir.
Burada dile getirdiğim talepler elbette tek başına program olacak niteliğe sahip değildir. Kaldı ki, böyle bir iddiam da yoktur. Gerçek program, ancak işçi ve emekçilerin öz örgütlerinde gerçekleştirdikleri tartışmalardan süzülüp gelebilir. Bu yanıyla bakıldığında, burada sıralı taleplerin her birini öneri olarak alıp ve mümkün olduğunca en acımasız biçimde eleştirerek gerçek taleplere ulaşılabilir. Kendi adıma, sıraladığım önerilere ilişkin kayda değer eleştiriler gelinceye kadar bu konuyu bu yazıyla sonlandırıyorum.
Dostlukla!..
Sinan Alçın
Evrensel'i Takip Et