30 Eylül 2008 00:00
DURUM
Ergenekon operasyonlarının dalga dalga devam etmesi, operasyonların ne için yapıldığı, hangi yöne gittiğine ilişkin tartışmaların devam etmesine neden oluyor. Liberal ve hükümetçi yazarlar, operasyonların neden yapıldığına, ya da tutuklanmaması gerekenlerin tutuklandığına yönelik eleştiri yapanlara, yeni tutuklamaları örnek gösterip, Ergenekon Operasyonunun devam ettiğini ve sonuna kadar gidileceğinin böylece kanıtladığı yanıtını veriyorlar. Bu eleştirilere hükümetin kendine muhalif olanları susturmak için operasyonlara devam ettiği de ekleniyor.
Bu tartışmalar içerisinde dikkat çekici olan ise şu; bu tartışmaya taraf olanlar, Ergenekon Operasyonunun yukarıya doğru gitmesi, emir komuta zincirinin çözülmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir talepte, eleştiri de bulunmuyorlar. Oysa ülkenin karanlık tarihinin açığa çıkarılması, yüzlerce faili meçhul cinayetin, kanlı provokasyonların aydınlatılması ancak asıl komuta merkezinin, en tepedeki karargahın açığa çıkarılması, buranın özellikle CIA ile bağlantılarının deşifre edilmesi ile olanaklı. Ama operasyonun yukarı doğru gitmemesi konusunda hükümet ve askeriye anlaşmış durumda.
Bu durum operasyonun nereye doğru gideceği, açılmış olan dosyanın nasıl kapatılacağı sorularını da gündeme getiriyor. Olup bitenler bu soruların yanıtlarını da açıkça ortaya koyuyor. Operasyonlar yüzeysel olarak yayılacak; ilgili ilgisiz her şey bu operasyonlara dahil edilecek, soruşturma sulandırılacak ve şekilsiz hale getirilecek, virajı alamayanlar temizlenecek, bu arada zaten kamuoyunda deşifre olmuş olan bazı failler ve olaylar cezalandırılacak ve böylece dosya kapatılacak. Bütün bunların içinde devlet hem içe, hem de dışa yönelik olarak yeniden yapılandırılacak. Hükümet ve askeriye tarafından istenen ve işbirlikçi egemen sınıflar tarafından genel olarak arzu edilen çözüm bu.
Buna karşın ülkede operasyonların yukarıya doğru gitmesi, asıl karar vericilerin ve yöneticilerin açığa çıkarılması konusunda güçlü bir hareket var mı? Olduğu söylenemez. Hükümetin ve genel olarak işbirlikçi egemen sınıfların taktikleri, normal olarak demokrasi güçleri saflarında yer alması gerekenlerin kafalarını epeyce karıştırmış durumda. Bu durum giderek olup bitene ilgisizliği, nasıl olsa bir şey çıkmaz, olup biten faso fiso yaklaşımını egemen kılıyor. Halk arasında hem tüm karanlık ilişkilerin ortaya çıkarılmasına yönelik, hem de hükümetle askeriye arasında ortaya çıkan uzlaşmayı teşhir eden etkili bir politik teşhir ve ajitasyon yürütülmüyor, yürütülemiyor.
Halk hareketinin zayıf olması, demokrasi güçlerinin etkisiz kalması gibi koşullarda, hükümetin, diğer egemen sınıf kliklerinin işleri sulandırması, oyuncağa çevirmesi engellenebilir mi? Olup bitenlere bakıldığında engellenemediği açıkça görülüyor. Bu durumda geriye sadece, hükümetin işleri bu yöne doğru götürdüğüne yönelik etkisiz eleştiriler kalıyor. Peki ama zaten hükümetin görevi bu değil mi? Hükümetlerin alttan bir baskı, güçlü bir halk hareketi olmadan demokratik adımlar attığı, karanlık ilişkileri deşifre ettiği nerede görülmüş?
Bütün bunlara karşın şu gerçek inkar edilemez; halk bütün olup bitenleri görmekte, bir yargıya varmakta, politik bilincini geliştirmektedir. Asıl kazanç da budur. Bu durum politik çalışma yapmanın zeminini genişletmekte, krize doğru gidişte emek güçlerinin sorumluluğunu artırmaktadır.
Ahmet Yaşaroğlu
Evrensel'i Takip Et