1 Ekim 2008 00:00

FORUM - DEMOKRASİ MAHKEMEDE - DTP’nin kapatılma davası tartışılıyor


Türkiye’yi muhalefetsizleştirme davası
Anayasa mahkemesi bugüne değin başta Kürt halkının temsilcilerinin kurmuş olduğu siyasi partiler olmak üzere birçok parti hakkında kapatma istemiyle açılmış davalara baktı. DTP hakkında kapatılma istemiyle açılan dava da siyasi gerekçeleri olan bir davadır; sonucu da siyasi olacaktır. Bu davanın siyasi gerekçeleri, devletin Kürt sorununda yürüttüğü geleneksel, statükocu ve militarist politikalardan başkası değildir. Özellikle, TSK’nin, 21 Şubat’ta başlattığı sınır ötesi operasyonlardan istediği sonuçları alamaması, hatta hiçbir iddiasını yerine getirememesi ve bunun kamuoyunda tartışılır ve görünür bir hal alması, ülkenin siyasi dengelerinde ciddi değişiklikler yarattı. DTP’ye yönelik açılan kapatma davası böyle bir siyasi sürecin içerisine doğdu.
Davanın her boyutuyla siyasi bir dava olduğunu bir kez daha yineledikten sonra, davanın sonucunun da siyasi birçok dengeyi etkileyeceğini söylemek zor olmayacaktır. Anayasa mahkemesinin “kapatma” yönünde vereceği bir karar, herhangi bir “siyasi parti kapatma davası” sonucu olmayacaktır. Özellikle TSK’de ağustos ayında gerçekleşen devir teslimlerin ardından yaşanan gelişmeler, Türkiye devletinin yeni dönem yol haritası hakkında ciddi ipuçları verdi. Üst düzey bir komutanın TSK’nin isteğiyle Ergenekon davası sanığı iki emekli askeri cezaevinde ziyareti, yine kuvvet komutanlarının ve hükümetin Ergenekon davasını gündemden düşürme gayretleri, İlker Başbuğ’un devir teslim töreninde, Kürtlere karşı yürütülen kirli savaşta yeni mücadele araçlarının devreye sokulacağını belirtmesi ve geçtiğimiz günlerde basın kuruluşlarına verdiği brifing bu ipuçlarından belki en görünür olanları. Bu açıklamalar ve gelişmeler gösteriyor ki, zaten askeri vesayetin altında şekillenen Türkiye siyaseti, tüm kurum ve kuruluşlarıyla önümüzdeki dönem “militarizm bayraklarını” daha da saldırganca sallayacaklardır. Buradan hareketle, bu davanın DTP’nin kapatılması kararı ile sonuçlanması halinde, Kürtlerin tüm barış girişimlerinden ve niyetlerinden bağımsız olarak, Kürt sorununda çözümsüzlüğün katsayısı artacaktır ve savaş şiddetlenecektir, demek çok da isabetsiz olmayacaktır. Savaşın ve militarizmin yükselmesinin sonuçlarını geçmişten çok iyi biliyoruz; sokaktaki şovenizm duvarı daha da yükselecek, demokrasinin, temel hak ve özgürlükler yolunda elde edilmiş kazanımlar daha şiddetle tırpanlanmaya çalışılacaktır.
SDP, açılan kapatma davasının ilk gününden bu yana, davanın düşürülmesi talebi ile ilgili olarak bir çok etkinlik gerçekleştirdi. Ve son olarak “ya gerçek demokrasi ya hiç” başlığıyla başlattığı kampanyanın gündemlerinden birini de “DTP’ye açılan kapatma davasına” ayırdı. Çünkü bu davanın gerçek bir demokrasiye ilerleme yolunda ciddi bir sınav olduğunu düşünüyoruz. Bu dava “tek başına, her şeyden soyutlanabilecek” bir kapatma davası değildir. Mecliste bulunan DTP grubu ve vekilleri, son genel seçimlerde SDP’nin de içerisinde olduğu birçok sol siyasetin ve Kürtlerin yapmış olduğu güç birliğinin sonucudur. Ve biliyorsunuz ki onursal genel başkanımız Akın Birdal da Meclis’te DTP grubu içerisinde yer almaktadır. Şu açıklıkla ifade etmem gerekecektir ki, bu dava Türkiye’yi muhalefetsizleştirme, demokrasi güçlerini gözlerden uzaklaştırma amacıyla da açılmış bir davadır. Çünkü Meclisin de tek muhalefeti DTP grubu ve milletvekilleridir. Meclis’teki ve sokaktaki bu demokrasi mevzisini partimiz olanca gücüyle savunmaya devam edecektir. “Ya gerçek demokrasi ya hiç” sloganıyla bir çok ilde gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin, eylemlerin, konferansların, asılan afişlerin ve basın açıklamalarının, en önemli taleplerinden bir tanesi “DTP kapatılamaz, vekillerimize dokunma” olmaya devam edecek.
Yarın: EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel
Filiz Koçali (SDP Genel Başkanı)

Evrensel'i Takip Et