7 Ekim 2008 00:00

Piyasalar 850 milyar doları beğenmedi


Mali piyasalardaki mevcut yangının kısa sürede sönmesi beklenmiyor. Kurtarma paketinin geçmesine karşın devam eden küresel kaygılar borsalarda düşüşlere neden oluyor. Avrupa borsalarında yüzde 6’yı Asya’da kayıplar yüzde 4’ü aştı, İMKB yaklaşık yüzde 8.6 düştü. ABD’de Ekim 2004’ten beri ilk defa borsa 10.000’in altına indi. Rus Borsası, yüzde 15 değer kaybetmesi üzerine, gün içerisinde bir kez daha işleme kapatıldı.
Dolar içeride 13 ayın zirvesine çıkarak 1,37’yi gördü.
Finans sektöründe krizin boyutlarının büyümesi üzerine Alman hükümeti, banka mevduat hesaplarının devlet güvencesine alınacağını açıkladı.
11.2 milyar Euro’luk başarısız kurtarma girişiminin ardından en sağlıklı parçası Hollanda birimleri geçen hafta başında bu ülkeye devredilen Fortis’in Belçika ve Lüksemburg birimleri de Fransa’nın en büyük bankası BNP Paribas’nın oldu.
‘Bize birşey olmaz’ demeyin uyarısı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ABD’de henüz resmin net olmadığını ve yeni sürprizlere hazırlıklı olunması gerektiğini belirterek, “Bize birşey olmaz’ demeyin. AB’deki yavaşlama ihracatı olumsuz etkileyebilir. Kredi kanalında daralma ipuçları görülüyor” dedi.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, NTV/CNBC-e ortak yayınında küresel krize ilişkin gelişmeleri ve Türkiye’ye etkisini değerlendirdi.
Finans piyasalarında riskin nerede ve ne boyutta olduğunu bilemediklerini belirten Yılmaz şunları söyledi: “Krizin dibi görüldü mü? Köpük oluşturan varlıkların fiyatları düşmesi gereken seviyeye düşmedi, henüz tabanı görmedi. Bu konuda belirsizlik sürüyor. Özel sektörün kaldıraç oranlarında bir miktar iyileşme sağlandı. Kuruluşların sermaye yapıları güçlendirilmeye çalışıldı ancak henüz yeterli değil. Bütün zararlar muhasebeleştirilmedi, her an için yeni sürprizlerle karşılaşmaya hazır olmamız gerekir. Sistemin bu sorunu halledemeyeceği ortaya çıktı.
Resim henüz net değil
ABD’de resim henüz daha net değil, Avrupa’da da bazı tedbirler alındı, yeni yeni olaylar ortaya çıkıyor. Japonya’da fazla bilgiye sahip değiliz. Japon bankaları fonları nereye yatırdılar. bu konuda bilgi sahibi değiliz. Önümüzdeki günlerde Japon finans sistemine ilişkin sorunlar duymaya başlayacağız.”
Kredi krizinde gelişmekte olan ülkelerde bir ayrışmanın söz konusu olmadığını kaydeden MB Başkanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Az veya çok bütün ülkeler bundan etkilenecek. Belirleyici olan husus mali-hizmet ve mal piyasalarının ne kadar entegre olduğu. Ticaret tarafına bakınca yüzde 60’ı yakını Euro Bölgesi ve AB ile. ABD ile ihracatın oranı yüzde 6 seviyelerine düştü. Bu sorunların ortaya çıkardığı gelişmeler bizim mal sattığımız piyasalarda daralma yaratırsa olumsuz etkileneceğiz. ABD ve AB’de ekonomi yavaşlıyor; büyüme aşağı yönlü revize ediliyor. Bizim ihracatımızda momentum kaybı görünmüyor sadece otomotivde son bir-iki ayda azalma var. Ticaret kanalından olumsuz etki yok ama olmayacağımız anlamına gelmez. Bu konuda ihtiyatlı olmamız gerekiyor. Bölgedeki petrol ülkelerinde pazar payımızı artırmak gerekir. Kredi kanalına gelince, yaşanan sorunlardan dolayı likidite miktarında daralma, bankaların ve şirketlerin yurtdışından alınan borçlarda daralma olursa bu bize içeride talep daralması yaratacak ve büyümeyi olumsuz etkileyecektir.” (EKONOMİ SERVİSİ)

Borsalar sallandı dolar 1.34’ü aştı
Japon Yeni’nin dolar karşısında değer kazanmaya devam etmesinin carry trade adı verilen düşük faizli para birimlerinden borçlanıp yüksek getirili finansal enstrümanlara yatırım yapma eğilimini zayıflatmasıyla dolar, 1,3715 YTL’ye yükselerek son 13 ayın zirvesini gördü.
Avrupa’nın global finansal krize tek sesle cevap verememesinin ve 850 milyar dolar değerindeki ABD banka kurtarma paketinin global resesyonu önleyemeyeceği endişeleriyle Asya borsaları yüzde 4 civarında düştü. Avrupa borsalarında da yüzde 6’lık bir düşüş yaşandı.
Yurtdışındaki olumsuz havayla İMKB de yeni haftaya sert düşüşle başladı. İMKB yüzde 7 değer yitirdi.

Fortis’in krizle dansı kısa sürdü
Küresel finansal kriz, 1 yıl önce 50 milyar doların üzerinde piyasa değeri ve 24 Euro’luk hisse fiyatıyla dünyanın en büyük 20 bankası arasında bulunan Fortis’i parçalayarak yedi.
Üç parçasında biri olan Hollanda birimleri geçen hafta başında bu ülkeye devredilen Fortis’in Belçika ve Lüksemburg birimleri de Fransa’nın en büyük bankası BNP Paribas’nın oldu.
Krizin ayak seslerinin yeni yeni duyulduğu geçen yıl Royal Bank of Scotland ve İspanyol Santander konsorsiyumuyla birlikte Hollanda bankası ABN Amro’yu dünya bankacılık tarihinin rekoru olan 70 milyar Euro’ya satın alan Fortis, payına düşen Hollanda bankacılık birimleri için 24 milyar Euro ödeme taahhüdüne girince, küresel mali krizin de etkisiyle sermaye sıkıntısı yaşamaya başladı. Fortis’in kötüleşen göstergelerini izlemekte olan Belçika, Hollanda ve Lüksemburg hükümetleri, geçen hafta başında 11.2 milyar Euro’luk sermaye aktarımı karşılığında bankayı kısmen kamulaştırdılar. Fakat bu önlemi yeterli görmeyen Hollanda hükümeti, ABN Amro dahil bankanın tüm Hollanda faaliyetlerini 16.8 milyar Euro’ya tamamen kamulaştırdı. Belçika ve Lüksemburg’un da Hollanda örneğini izleyerek Fortis birimlerini tamamen kamulaştırarak BNP Paribas’a satmaları 28 yaşındaki Fortis’in sonunu hazırladı.
Belçikalı AG gurubunun Hollandalı AMEV ve VSP guruplarıyla 1980 yılına birleşmesinden doğan Fortis, Türkiye pazarına 3 yıl önce Dışbank’ı 987 milyon Euro’ya satın alarak girmişti.

Kurtarma paketi piyasalara çare olur mu?
ABD’de kurtarma paketi geçti, gözler piyasalara çevrildi. ABD’de 850 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşan kurtarma paketinin geçmesinin dünya piyasalarına ve Türkiye’ye etkisi tartışılıyor. Piyasalar için paketin yeterli olup olmayacağı konusunda farklı görüşler ortaya atılırken, yeni paketlerin de gündeme gelebileceği belirtenlerin sayısı da bir hayli fazla.
Paketin amacının mali sektördeki depremi durdurmak olmadığını, oluşabilecek resesyonu kontrol etmek olduğunu dile getirenler “Kredi akışı tıkanmıştı, riskli varlıklar nedeniyle kimse birbirine kredi vermiyordu. O kanalı açabilmek için böyle bir paket gerekliydi” diyor.
Paket sayesinde önümüzdeki üç-dört hafta içinde fon akışının bir miktar sağlanabileceğini ifade edenler,
krizin dibin görüldüğünü sanmadıklarını, gelgitlerin süreceğini vurguluyorlar.
‘Çok acildi, bir şey yapılması lazımdı ancak en doğru hamle bu değildi’ tezini savunan Stratejist Murat Gülkan, şöyle diyor; “Harcadığınız paranın bir işe yaraması lazım. Kötü malları değerinin üzerinde bir fiyatla satın almak bu parayı en iyi harcamanın yolu mudur? Kısa vadede bu planın özünde 700 milyar doları kullanarak bankaların elinden daha yüksek bir fiyattan alalım mantığı var. Tüm dünya büyümesinde bir yavaşlama göreceğiz ve kredi hacminin, tüm bilançoların daralma süreci devam edecek. Kimler zombi, kimler değil anlaşılmıyor.”
Türkiye için ise şunlar vurgulanıyor: “Yılın üçüncü çeyreğinde büyüme oranı hızlı düşer; 2009 da elden çıktı gibi görünüyor. 2002-2007 arasında dünyada bir cennet vardı; artık o cennet yok.”

Ortak çözüm çıkmaması hayal kırıklığı yarattı
Analistler, Avrupa Birliği liderlerinin global finansal krizle mücadele konusunda Paris’te yaptıkları toplantıdan çıkan vaatlerin, bankaların dakika dakika boğuştukları zafiyetleri durdurmaya yetmeyeceğini düşünüyor.
Brüksel’deki Avrupa Politika Araştırmaları Merkezi direktörü Daniel Gros durumu “Tren üstünüze gelirken rayların üzerinde durmaya benziyor” şeklinde nitelendirdi. Gros ve diğer ekonomistler Avrupa’nın dört büyük ekonomisinin 1930’lardan beri meydana gelen en büyük finansal kriz karşısında yükümlülüklerini yerine getirme fırsatını, öncelikle sistem çapında bir çözüm getirmeyerek kaçırdığını belirtiyorlar.
Paris’te Cumartesi günü buluşan Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya liderlerinin Avrupa çapında bir banka kurtarma fonunun oluşturulması fikrini önermemeleri hayal kırıklığı yarattı.

Evrensel'i Takip Et